Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Galata Kulesi “İstanbul’un Eyfeli” olacak!..

1980 sonunda Erkekçe'yi çıkarmak üzere İstanbul'a taşındığımda, gördüğüm ilk yerlerden biriydi, Galata Kulesi.. Milliyet Magazin ve Hey Dergisi Genel Yayın Müdürü ışıklar içinde yatsın, kuzen Doğan Şener "Çok eğleneceksin" diye alıp götürmüştü.. Harika eğlenmiştik gerçekten.. Ondan sonra defalarca gittim. Kule'nin teras katı bir gece kulübüydü. Dünyanın dört bir yanından gelen turistlerle tıka basa doluydu her defasında.. Piyanist Şantör Ercü, rastgele seçtiği turistlere hangi ülkeden geldiğini soruyor, sonra onun diliyle, onun ülkesinden bir şarkıyı söylüyordu. Her dilden yüzlerce, binlerce şarkılık bir repertuar.
Kırk yıllık dost (Lafın gelişi değil, tam sene sayısı) Erol Kaynar'ı orda tanıdım.
Kule'yi işletiyordu. Masalara dünyanın en güzel meze ve yemeklerini servis ederek..

İşte projesi yapılan yeni Galata Kulesi'nin sekizinci katından, yeni seyir terasından bir temsili görüntü. 360 derece dönen hareketli kamera nereye bakıyorsa, ortadaki yuvarlak ekranda orayı görüyorsunuz. Yani ister pencerelerden çıplak gözle bakın, ister dürbün kamerayı kullanın..

Sonra Erol ayrıldı. Kendi işini kurdu. Kule söndü, unutuldu..
Günde bir kaç turist kuleyi arkasına alıp resim çektirdi, o kadar.. Sonra..
Sonra geçen hafta Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, eski Beyoğlu Belediye Başkanı, ama Beyoğlu'nu başından beri canı gibi seven, yakın dostum, kardeşim Ahmet Misbah Demircan bahçeme kahve içmeye gelince "Biliyor musun, Hıncal Ağbi, Galata Kulesi için harika bir proje hazırlıyoruz" deyip, anlatmaya başladı..
Öyle harikulade bir projeydi ki, temsili resimlerini göstererek anlattıkları..
Bittiğinde Galata Kulesi, sadece İstanbul'a Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından gelenlerin değil, İstanbul'da yaşayanların da mutlak ve defalarca gidip görecekleri bir yer olacak..
Tıpkı Paris'in Eyfel Kulesi gibi..

*

Galata Kulesi, son 50 yıldır, Büyükşehir Belediyesi tarafından kiraya verilen bir teras restaurant kafe olarak işletiliyordu.
2008 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü için çıkartılan "Kökeni vakıf malı olan tarihi tescilli yapıların Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne iadesi hakkında kanun" çerçevesinde Kule de Vakıflar'a devredildi.
Kültür Bakanlığı, kuleyi müze yapmaya karar verdi.
528 yılında "Şehir gözlem kulesi" olarak inşa edilen kule, bu proje ile bir bakıma asli görevine dönecek ve ziyaretçilerinin şehri gözlemleyeceği ve gördüğü tarihi yapılarının en son teknolojiyle anlatılacağı bir müze olacak. Kule'nin 8 katının herbirinde başka bir yaklaşım var.
Bu yaklaşım, bazen tarihi perspektifte, gravürler üzerinden, bazen maket üzerinden dijital anlatımla bazen de, Mapping sistemiyle gerçekleştirilecek.
Mapping mi ne?.
Biraz karışık ama müthiş teknoloji..
Doğal dokuya uygun film ve animasyonlarla hazırlanan içeriğin, görünen dokuya tam olarak oturtulması işlemi..
Hazırlanan içerik öncelikle mapping yazılımının yüklü olduğu bilgisayarlara gelir, işlemden geçen bu görüntüler dokuya yansıtılır. Bu teknolojiyle, bakılan tüm yüzeyler, ekrana dönüşebilir.
Kule A'dan Z'ye yeniden projelenirken, 18 ve 19'uncu yüzyıl seyyahlarının İstanbul tasvirleri, anlatımın esin kaynağı oldu.
Hazerfen Ahmed Çelebi'ye gönderme unutulmadı, tabii. Müze/ Kule'nin bir katı bu tarihi uçuşa ayrıldı.
Kutsal Ebabil kuşları da tabii..
Projede onlar da var. Kuran'ın Fil Suresi'nde, Kabe'yi yıkmaya filleriyle gelen kafir ordusunu, gagalarında taşıdıkları taşları tepelerine bırakarak dağıttıkları anlatılan kuşlar bunlar. Galata Kulesi, göçmen kuş ebabillerin yolları üzerinde, her mevsim uğradıkları yerlerden..

*

Demircan dostum, "Hummalı bir çalışma içindeyiz. Dışı aynen kalacak, ama içi, çağın en son teknolojileri kullanılarak, çağdaş insan için bir Galata Kulesi Müzesi olacak ve en kısa zamanda ziyaretlere açılacak" dedi.
Müthiş.. Müthiş.. Bu kuleyi böyle açın, sizin de adınız 528'de inşa ettiren Bizans İmparatoru Anastasius gibi tarihe geçsin..
Galata Kulesi Müzesi'nin her katını dolaşmak ve seyir terasından, dört bir yan İstanbul'u gözlemek için sabırsızlıktan ölüyorum.

***


Telaş!..

Arda Turan'a, bu ülkenin yetiştirdiği en büyük ve en ünlü futbolcu Arda Turan'a, hocası Fatih Terim ve canı kadar sevdiği kulübü Galatasaray ikinci şans verdi ya, Fenerli medyayı aldı bir telaş..
Ya başarılı olursa.. Onun için şimdiden zehirlerini saçmaya başladılar..
Adı bu köşede çoktandır geçmez olan bir sözüm ona tarafsız (!) biri ne yazdı inanmazsınız.
Arda ya başarılı olur, ya olmaz.
Başarılı olursa "Madem öyle o zaman neden Euro 2016'da guruptan çıkmamıza engel oldunuz" diye Arda ve Terim'den hesap soracakmış. Başarılı olamazsa, Arda ve Terim'i yerin dibine sokan tefrikalara başlayacakmış.
Kötü niyetin böyle kusulmasına hiç rastladınız mı?.
Her insanın hak ettiği bir "İkinci Şans" için böyle "Utanma yoksunu", böyle peşin hükümlü, böyle yok edici, faşist yazı okudunuz mu, hiç?.
Adam bir de kötü temennili düşüncesini dile getiriyor ve "Arda operasyonu her koşulda tatsız bitecek" diye yol döşüyor, şimdiden..

***


Orman!..

Beşiktaş'ın dünyaya el açmasının baş sorumlusu, kulübü fiilen batırıp, sonra çekip giden Başkan bozuntusu Fikret Orman, televizyonda düzenlenen "Yardım Gecesi"ne de katılmadı.
Utandığından değil. Onda bu duygu yok.. Parası olmadığından hiç değil. Çünkü yaz boyu nerelere para harcadığını hep gördük.
Neden?.
Beşiktaşlı olmadığından..
Merakı olan tek şey, şöhret.
Adının, resminin gazete ve televizyonlarda çıkması.
Yıllarca Beşiktaş'ı kullandı, spor sayfalarında görünmek için.
Şimdi genç kızları kullanıyor, magazin sayfalarına girsin diye..
Merakı olan tek şey, şöhret.
Adının, resminin gazete ve televizyonlarda çıkması.
Öyle olmasa, genç bir kızla paparazzilerin fink attığı Emirgan'a giderek, orada, açıkta sarmaş dolaş öpüşme resmi çektirir mi?.
Tekne sefalarına para dayanmayınca, Emirgan Çay Bahçelerine düşülüyor, demek!.

***


Şişli Etfal mi?.. Şişti Etfal mi?..

Şehrin tam göbeğinde olduğu için öncelikle acil durumlarda çok işe yarayan, benim de çok sevdiğim bir tarihi hastane vardı. Mecburi bir durum olursa, oraya koşardım mutlak. Zamanın baş hekimiyle de ahbap olmuştuk. Bir gün, o tarihi binanın ihtiyaca yetmediğini anlattı ve Seyrantepe'de, Ali Sami Yen Stadı'nın arkasına yapılacak modern hastanenin proje ve maketini gösterdi. Bayıldım.
Hastane iki sene evvel bitti. Ama gidip görmedim. Çünkü açılmadı. Bitti ama açılmadı.
Salı günü Korkusuz gazetesinde Can Ataklı'da (O da eski SABAH'çılardandır) okudum.
Diyor ki Can..
"Bu hastane zemin etütleri düzgün yapılmadığı için açılmıyor. Hastane boşken bile aşağı, Ali Sami Yen'e doğru kayıyor. Açılırsa oluşacak yoğunluk dolayısı ile kayma hızlanacak.
Stadyum da tehlikeye girecek."
Sağlık Bakanı'mıza da, İstanbul İl Sağlık Müdürü'ne de soruyorum.
"Bu korkunç ithama karşı susacak ya da, bitmiş hastanenin iki yıldır neden açılmadığını açıklayacak mısınız?..

***


SEVDİĞİM LAFLAR
Sonsuza dek yaşayacakmış gibi hayal kur. Bugün ölecekmiş gibi yaşa!. James Dean (24 yaşında trafik kazasında ölen dünyaca ünlü sinema yıldızı)

TEBESSÜM
Kadın- Beni sözlerinle soy!.
Erkek- Yakandan içeri sutyenine doğru bir örümcek iniyor!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA