Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bunlar spor sayfasıysa..

Fenerbahçe'nin Göztepe önünde sahaya çıkan 11'i..
Altay- Sangare, Serdar Aziz, Szalai, Caner- Ozan, Sosa- Osayi Samuel, Mesut, Valencia- Thiam..
Yedek kulübesindekiler..
Harun, Cisse, Sadık, Gökhan, Sinan, Ferdi, Pelkas, Samatta, Tisserand, Mert Hakan..
Tribünde oturanlar..
İrfan Can, Gustavo, Novak, Perotti..
Bu 25 futbolcudan hangisi ilk 11'de oynasa itiraz edersiniz?. 3 yedeği ile iki 11'i var, Fener'in..
Ama dikkat edin.. Bu 25 kişi arasında, Malatyaspor'un 37 yaşındaki Umut'u ayarında bir santrforu yok..
Fener 22 şut atmış, ancak 5'i isabetli ve hiçbiri gollük değil.
Fener 36 orta yapmış. Palavra...
Peki bu transferleri kim yapmış?.
Takımın başına oyunu okuyamayan Teknik Direktör'ü kim getirmiş ve bu onun getirdiği kaçıncı Teknik Direktör üstelik..
Ali Koç!.
Bu Fenerbahçe kendi sahasında Alanyaspor'a 1-0 mağlup oldu.
"Kendi sahasında" lafına dikkat..
Türkiye'nin borcu en büyük, transfer limiti en küçük kulübü, tam 22 yeni transfer yapmayı her nasılsa kılıfına uydurup başarırken, mesela Thiam'ı Turgay Ciner'in takımı Kasımpaşa'dan bedava(!) alırken, ama adını kimsenin bilmediği bir genci (Adını bilhassa yazmıyorum.
Hatırlayan var mı) tam 1 milyon Euro'ya satarken(!) ve Ali Koç kuklası federasyon bu transferlerin hepsini onaylarken, o Fenerbahçe'nin kendi sahasını gördünüz mü, Pazar gecesi..
Tam bir tarla.. 22 transfer yap..
Eşek yükü ile para harca ama o futbolcuları bu tarlaya çıkar..
Kötü saha hangi takımın lehinedir, ey ahali?. On yaşında çocuklar bile bilir, yanıtını..
Peki o kötü sahanın sorumlusu kim?.
Ali Koç!.
Yanlış transfer, yanlış hoca, yanlış saha ve yanlış yönetim..
Bunların hepsinin sorumlusu Ali Koç..
Bir tek gazetede "Bu oyundan, bu sonuçtan sen sorumlusun Ali Koç" başlığı da değil, satır arası lafı okudunuz mu?.
Okuyamazsınız. Çünkü yürekleri yetmez!.

*

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Cumartesi gecesi, hakem Alanyaspor-Galatasaray maçının bitiş düdüğünü çaldığında, bir Galatasaraylı olarak "Utanç" içindeydim..
Ben Galatasaray'ı 1955'ten beri çıplak gözle izlerim.. 66 sene eder, bakarsanız.. Ben Galatasaray'ın bu kadar ezildiğini, bu kadar rezil, bu kadar utanç futbolu oynadığını görmedim..
Top Galatasaray yarı sahasından değil, Galatasaray 18'inden çıkmadı, desem yeridir. Rakip kaleye sadece 8 şut atabilen Galatasaray sadece birinde isabetli olabildi, o da gol oldu. Alanya'nın tam 20 şutu vardı ama o harika golcüler, Babacar, Davidson, Efecan ve Salih topu kaleden başka her yere atmayı başardılar.
Dışarıdan gelip seyreden birisi "Bu maçta şike var" derdi, öylesi..
Yetmedi.. Gene de bir golü direkler, en az dört tanesini de Muslera önledi..
..Ve Alanya ezerken ve durmadan gol kaçırırken, Fatih Terim, yarısından fazlasının dili dışarı çıkmış, futbolun F'sini oynamayan takımına 80'inci dakikada müdahale etti. Hem de nasıl etti?. Takımın en iyileri Emre Kılınç ve Ömer Bayram'ı kenara alarak..
Bu nasıl "Topu rakibe bırakma" taktiği, bu nasıl "Savunma" oyunudur?. Bu nasıl "Oyun okuma"dır.
Alanya bunca golü kaçırmasa, sonuç hezimet olurdu.
Gören yok mu?.
Var.. Ne yok?. Yürek!.
Bizim tabelacı basının o maç sayfasına attığı manşetlere bakın..
"Aslan 7 bitirdi" (Sabah)
"Cimbom'dan mucize galibiyet" (Hürriyet)
"Tartışmasız 1 numara" (Milliyet)
"7. Zafer Haftası" (Posta)
"Aslan Alanya'yı yedi" (Türkiye)
"Zirve 'Emre' amade" (Cumhuriyet)
"Liderliği Kılınç'la biledi" (Akşam)
"Aslan yıkıp geçiyor" (Sözcü)
"Alanya'yı yıkan Kılınç Aslan" (Yeni Çağ)
"Cimbom'un Harikası" (Takvim)
"Aslan'ın 7. Harikası" (Korkusuz)
Kelime oyunu yapmayı marifet sayıp bu komik manşetleri yazanlar içinde maçı anlatmaya cesaret eden tek "Yürekli" sayfa yok..
"Rezil oyun.. İğrenç futbol..
Ama 3 puan" diyemediler mesela..
Hepsi Büyük Takımcı.. Hepsi spor değil skor yazarı çünkü..
Yazık kere yazıklar olsun..

*

..Ve son söz..
Nihat Özdemir'in Ali Koç'tan aldığı talimatlarla yaptığı hakem atamalarına bakınız..
Merkez Hakem Komitesi mi?.
Özdemir'in yediği fırçadan sonra emir kulu oldu, onlar da..
Alanyaspor-Galatasaray..
Hakem Zorbay Küçük.. VAR Emre Malok.
Fenerbahçe-Göztepe.. Hakem Hüseyin Göçek.. VAR Mete Kalkavan..
Galatasaray'ın hem de deplasman maçına, bir genç, bir de adı duyulmadık iki hakem..
Fener'in kendi saha maçına iki eyyamcı kaşar..
Galatasaray maçında verilmeyen, VAR'a bile çağrılmayan bir penaltı var. Kırmızı kart istemine katılmıyorum. Ben sarı bile vermezdim. Çünkü ayak kafaya değil, kafa ayağa gidiyor.
Hatta kafayı tehlikeye uzatan aleyhine çift vuruş dahi verilebilirdi.
Hakem hocalarımız dahil, herkes "Tehlikeli hareket" kuralını iyi okusun ve pozisyonu iyi izlesin.
Ama penaltı net ki, Galatasaray ezilir ve Alanya durmadan gol kaçırırken ve fark sadece 1 iken verilmeyen penaltı sonucu etkileyebilirdi.
Allah'tan birkaç yürekli yazar çıkmış da, Fatih Terim'in kenardan maçı iyi okuyamadığını ima etmiş ve "Müdahalede geç kaldı" diyebilmiş..
Bunlar Spor Sayfası falan değil..
Üç büyükleri, yendikleri zaman göklere çıkar.. Ama yenildiklerinde "Yürekle, cesaretle" eleştirme..
Mırın kırın, geçiştir.
Fener şampiyon olursa "Ali Koç" manşetleri atmak, "Ali Koç" efsaneleri yazmak için yarışacaksınız..
Peki bu ayıp silsilesinde niye konuşamıyorsunuz, yüreksizler?
Bu kadro, bu futbol, bu hoca ve bu saha rezilliğini göre göre "A" bile diyemeyen sizleri kim, niye okusun, peki?.

***


METİN OKTAY'I HATIRLAMAK..

Türkiye Süper Ligi, Süper Sahtekârlar Ligi olarak oynanır ve "Süper Seyirci" bir Federasyon Başkanı "Gık" demeden, zerre önlem almadan bu rezilliğe sadece ama sadece "Bakarken.." Melih Aşık hafta sonu bana Metin Oktay'ı hatırlattı.
Okumuyorsanız, yazık ediyorsunuz..
Tıklayın Melih'i ve geçmiş yazılarına bakın. "Anılar..
Anılar" yazanların hepsini okuyun.. Muh-te-şem!. Melih bunları kitap yap, üşenme..
Bir resim vardı bu hafta sonu..
Bedri (Koraman), Metin, Melih ve Aydın Boysan bir köşede demleniyorlar. Melih anlatıyor..
Gece bitince Metin Oktay, saz ekibindeki kemancıya yüklü bir para vermiş, çağırdığı taksiye Aydın Boysan ağabey ile bindirmiş ve ağabeyini evine keman müziği eşliğinde göndermiş..
Şimdi bu "İnsan"ın maçta hakemi aldatması, geçiniz, aldatmayı düşünmesi mümkün mü?.
Hep yazdım ya.. Hem de Fener'i yendikleri bir maçtan sonra soyunma odasına gittiğimde tozluklarını indirmiş, yara bere içindeki bacağını göstermiş ve bana "Hayatım" demişti, sevdiklerine hep "Hayatım" derdi, "Şimdi Fener soyunma odasına git, bak Can'ın ayakları da aynen böyledir, kesin.. İyi futbol oynamak suç bu ülkede!." Utanmaz, rezil, temas bile olmadan yüzünü ya da ayak bileğini tutarak kendini hem de kancık k...lar gibi çığlık atarak yere fırlatan, yerde üç tur döndükten sonra bir eli ile çime vurarak "Yetişin ölüyorum" rolünü oynayanlar.. Ve de hemen her defasında "Neme lazım" diyen hakeme yutturup faul alan ve rakibe kart çıkaranlar, keşke Metin'leri, Can'ları izleyebilseydiniz..
Gene de utanmazdınız ya?.

***


TEŞEKKÜRLER MELİH!.

Melih Altınok kardeşim, Hande Sarıoğlu ile ilgili fikrime karşı çıkmış. "Ne oldu sana Hıncal Abi" diye bir yazı yazmış, köşesinde.. Pazar günkü Sabah'ta bu yazıyı okumadıysanız, internete yazarın adı ve yazının başlığı ile girin ve mutlak okuyun..
Karşısındakine sövmeden, aşağılamadan, incitmeden eleştiri nasıl yapılır, nasıl tartışılırın örneğini vermiş Melih..
Alkışım ondan..
Yanıldığın bir nokta var Sevgili Melih..
Ana Haber Spikeri, kurumu temsil eder. Kurumun güvenirliği ve saygınlığının simgesidir..
Bana isim verdirme, ne kadın spikerler işlerini bu sebeple kaybettiler, yakın geçmişte..
Herkesin tanıdığı dünya çapında bir kadın spiker var, CNN'de..
Amanpour.. Onun göbek atarkenki videosunu kendi sosyal medya hesabına koyduğunu düşünebiliyor musun?.
Ben köşe yazarıyım Melih Kardeş.. Sadece kendimi bağlar yazdıklarım. Adı üstünde "Hıncal'ın Yeri.."
1990'da başladım bu köşeye.. Bugüne dek kimse ne yazacağım şeyi söyledi, ne de yazmayacağımı.. Ben, benden sorumluyum. Eğrisi, doğrusu ne yapsam, "Hıncal" adı ile yargılanır, Sabah'ı bağlamaz.
Ana Haber Spikeri ile Köşe Yazarı mukayese edilmez.

***


50 METREKARE!.

Eş, dost pek çok kişi izlemiş.. Sözleşmiş gibi hemen hepsi "Çok güzel ama.." diyordu.. Sonunda Necati telefon etti. BKM Yöneticisi Necati Akpınar dostum..
"İzledin mi" dedi.. Israr etti görmem için.. Vakit bol ya.. Birkaç günde tüm bölümleri izledim. Son bölümde ekran kararınca herkesteki ortak "Ama"nın sebebini anladım.
O müthiş gerilim ve polisiye dizisi, bir yığın sorun yaratıyor ve hiçbirini çözüme ulaştırmadan bitiyordu.
Hemen Necati'yi aradım.. "Bu nedir böyle" diye..
"Sen sevdin mi onu söyle" dedi.. "Sevdim ama o final olmayan final ne" dedim.
"Dizinin yapımcısı Netflix..
Bu birinci bölümün rakamlarına bakarak İkinci Sezon için karar verecek.. Yani senin gibi sevenlerin sayısının fazla olması gerek.." Netflix, 50 Metrekare'yi sadece bizde değil, dünyada gösteriyor, unutmayın ve dünya, aynen bizim gibi reyting alamadığı için apar topar yayından kaldırılan yüzlerce diziyle dolu..
Tamam Necati de.. Netflix vazgeçerse Türkiye için bir final bölümü çekmek ve bir kanalda yayınlatmak da BKM'nin borcu, bilesin!.

***


SEVDİĞİM LAFLAR
"İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için uyandırmak gerekir." Tolstoy

TEBESSÜM
Kadın- Akşam yemeği istiyor musun?.
Koca- Tabii.. Ne tercihim var?.
Kadın- Evet ya da hayır!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA