Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Nerede bu 30 milyon Fenerli?.. Nerede?..

Bu ülkede 30 milyon Fenerli varmış.. Pöf.. Nerede bu 30 milyon Fenerli.. Olsa bir, hiç değilse tek bir tanesi ortaya çıkmaz ve Beşiktaş'ı, Fikret Orman'dan aldığı enkaza rağmen çifte kupaya ulaştıran Ahmet Nur Çebi Başkan gibi elini masaya vurup "Fenerbahçe sahipsiz değildir" demez miydi?.
Ali Koç adlı "güya" Başkan, televizyonlara çıkıp bir saat konuştu, perşembe öğleden sonra.. Dişe dokunur tek laf etmeden, bilinen ve beklenenin dışında tek açıklama(!) yapmadan..
Bir, tek bir Fenerli olsa, daha konuşma bitmeden o TV'lere mesajlar yağardı.. Ertesi gün, yani cuma sabahı gazeteler, Ali Koç'tan fazla tepki mesajları, mailleriyle dolar, Ali Koç yeniden aday olduğuna pişman edilirdi.
En ama en önemlisi.. Bir, tek bir kişi çıkar "Bu adama Fenerbahçe 3 yıl daha emanet edilemez. Ben adayım" derdi..
Diyen çıkmadı.. Bana sorarsanız çıkamadı..
Çünkü korktular..
Ali Koç'tan korktular..
Dün lafa güya demokrat, güya gerçekleri bilen ve kabul eden biri gibi giren, bir sürü yaldızlı laf eden Ali Koç'un söylemlerindeki şifreleri benim gibi onlar da anlamışlardı.
Ali Koç, "Ben hatalıyım" demişti. "Ama hatalarımı biliyorum, dersimi aldım.."
Neymiş peki hataları?. Nerede o üç yılın özeleştirisi.. İnsan üç tane sayar, yüzlerce fahiş hatadan üç tane sayar, emsal olarak..
Yok..
Çünkü Ali Koç, "Ben kusursuzum. Kusur benden başka herkeste" dedi, üç yıl boyu eylemleriyle.. Hâlâ ayni yolda devam ettiğini de, basını sadece kukla gibi karşısına dizdiği sözde, komik, o ayıp basın toplantısında söyledi.
Daha konuşmasının başında, "Bugün size soru hakkı yok" dediği halde, koyun gibi orda oturmaya devam eden gazeteci bozuntularında zerre hareket, zerre tepki görülmedi. Gıkları çıkmadı. Çünkü Ali Koç'un medyadaki kuklalarıydılar gerçekten..
Ali Koç, işe İngiltere'den arkadaşı David Dein'e güvenerek başkanlık seçimine girmiş ve 30 yıllık Başkan Aziz Yıldırım'ı, 5 misli oy alarak devirmişti.
İngiliz futbolunun önde gelen isimlerinden David Dein, Ali Koç'a futbol işlerini yönetmesi için Damien Comolli'yi tavsiye etmişti. Comolli geldi, ekibini kurdu, takımın başına da eski ünlü futbolcu, yeni Teknik Direktör Phillip Cocu'yu yerleştirdi.. İşler iyi başlamadı. Ali Koç, sabırsız tribünlere teslim oldu, Cocu'yu değiştirdi. Tribünlerin adını bağırdığı Ersun'u getirdi. Olmadı. Bu defa Damien Comolli de gitti, Emre Belözoğlu geldi. Olmadı, beş kere daha hoca değişti. Toplam 7.. Olmadı.. 3 sezonda 52 transfer yapıldı, sayısız yüzlerce milyon harcanıp.. Bir sezon 6., bir sezon 7. oldular. En büyük başarı bu seneydi. Üçüncülük..
"Değiştirilecek, atılacak, gönderilecek, kovulacak kim kaldı?" diye notlarına baktı. Karar verdi ve o dilini yutmuşların Ahfeş'in keçileri gibi kafa salladığı basın toplantısında "Yönetim Kurulu'nda görevi devredecekler var" dedi.
"Hata bende" diye lafa başlayan Ali Koç, başdanışmanını, futbol direktörünü, teknik direktörleri, futbolcuları değiştirmişti 3 yıl boyu her sıkıntıda.. Ama bir tek kendisini değiştirmeyi aklına getirmemişti. "Hata bende" dediği halde. Elinde sadece yöneticiler kalmıştı, kellesi alınacak..
Lafın en başında "Hatalı Başkan Ali Koç'tur" dediği halde, kendisi dışında herkesi değiştirmişti.
Bunlara şaştık mı?. Şaşan oldu mu?. Daha o toplantıyı yapmadan, hepimiz aynen bunları söyleyeceğini bilmiyor muyduk?.
Hangi sözüne kim şaştı, çıksın söylesin. Yok öyle şey..
Benim lafım Ali Koç'un yoklarına değil zaten..
Benim lafım, koca Fener'de "Fenerbahçe bu Ali Koç'a 3 sene daha emanet edilemez. Ben de adayım" diye ortaya çıkan tek kişinin hâlâ olmayışı..
Korkuyorlar.
Dünkü o güya demokrat konuşmada tehdit şifreleri vardı Ali Koç'un.. "Bu kulübün tarihinde önde gelenlerden biri aday olur veya bir adayı açıkça desteklerse, öyle konuşur, öyle şeyler yaparım ki, onu pişman ederim" dedi, açık seçik..
Aklından Ali Koç'u devirmeyi geçirenlerin de ödü patladı herhalde ki, susup oturdukları, saklandığı köşeden çıkıp konuşan, cuma sabahı ben bu satırları yazana dek "Adayım" diyen yok..
Fenerbahçe camiası bu tabloyu iyi görsün.. İyi okusun!.

***

BAHAR ŞARKILARI-2

Müzik/Can Sayın

Bahar şarkıları-1, 17 Nisan 2021'de bu köşede yayınlanmıştı ve yazımı, "En kısa zamanda ikincisini yayınlamayı umuyorum" diyerek bitirmiştim. Ancak Kovid virüs belasına, hem de İngiliz mutasyonlu olanına yakalandım maalesef. Bu virüsün saldırıları nedeniyle zor bir süreç yaşamam ve bunun uzun sürmesi sebebi ile 1 ay gibi kısa olmayan süreden sonra ancak Bahar şarkıları-2 ile beraber olabiliyoruz.
Türk Top 10 İkinci Listem..
1- Sen Hiç Yorulma - Hadise: Mart ayında bu yılın ilk listemizde "Olsun" şarkısı ile yer alan Hadise, şimdi de "Sen Hiç Yorulma" ile yine listemizde, hem de 1 numarada. Acil klibi çekilmeli.
2- Üsküdar'a Gideriken - Deniz Özçelik: Geçen yılın Altın Güvercin birincisi Deniz Özçelik'in yeni şarkısı, Majnoon'un çok güzel düzenlemesiyle ilk 3'ü hak ediyor bence. Klibin sonunda hikâyenin İngilizce olarak yazılması çok güzel düşünce.
3- Bilmez - Cem Belevi: Söz ve müziği kendisine ait şarkı da, son yılların en başarılı düzenlemecilerinden Deeperise (Gerçek adı Mesut Yılmaz) ile ilk 3'ü hak ediyor.
4- Seninle - Sufle: 2017'de iki kişi olarak ilk albümünü çıkaran grup, sonrasında 4 kişi oluyor ve alternatif pop/rock tarzı müzikleri ile özellikle de son bir yılda çok dikkat çekiyor. Şarkının sözü ve müziği, grubun özel ve güzel sesli kurucusu ve vokalisti Göksu Taşçeviren'in.
5- Kaybolurum Gülüşünde - İkilem: Bu ikiliyi, şu an itibarıyla 75 milyon izleyiciye ulaşan "Bir Sebebi Var" şarkısıyla ocak ayında burada yayınlanan "Türk 2020'nin en iyileri" listemizin zirvesinde olmasından hatırlarsınız. Bir ayda 10 milyon izlenmeye yaklaşan bu yeni şarkılarının da söz/müziği ve düzenlemesi İkilem'e ait.
6- Marlon Brando - Zeynep Bastık: Bu listelerin müdavimlerinden olan Zeynep, bu sene yayınladığım 3 listenin üçünde de birer şarkısıyla vardı ve bugün 4'te 4 oldu. Zeynep Bastık, yine hit olabilecek bu yepyeni şarkısında, son zamanların en başarılı besteci ve şarkıcılarından Emir Can İğrek'in desteğini almış.
7- Sevmek Yüzünden - Simge: Sevenlerini uzun süre bekleten Simge'nin yeni şarkısının, sözleri Sezen Aksu'dan, müziği ve düzenlemesi Simge'nin başarılarında çok emeği olduğuna inandığım Ozan Bayraşa ve son yılların en çok aranan bestecilerinden Ersan Üner'den.
8- Dökünce Gül Dikenlerini - Hakan Kalgıdım: Müzisyen bir babanın oğlu olan Alanyalı genç şarkıcı Hakan, 2020'nin başlarında pop müzik dünyamıza merhaba demişti, sözü ve müziği kendisine ait bu son şarkısı ile beğenimi kazandı.
9- Kaplan - Can Bonomo: Bu listeleri yakından takip edenler birkaç kere listelerde adaşımı görünce, adaş torpili mi var acaba diye düşünmesinler. Çünkü Can'ın şarkıları çok farklı, çok özel ve kendine özgü; kesinlikle ilk 10'u hak ediyor "Kaplan" gibi. Tabii ki söz ve müzik yine Can Bonomo imzalı.
10- Alaz Alaz - Buray: Bahar Şarkıları-1'in 7. sırasında "Rinna Rinna" şarkısıyla yer bulan Buray, iki listede de şarkısı olan iki kişiden biri. (Diğeri Zeynep Bastık). Şu anda Youtube trending'in 1. sırasında olan "Alaz Alaz", hareketli fasıl şarkısı kıvamında. Bu yazın en çok çalınacak ve oynanacak şarkılarından biri olması sürpriz olmaz.
Haziranda Yaz Şarkıları listemizde buluşmak üzere, sağlıkla ve mutlulukla kalın.
cansayintr@yahoo.com

***

ON BİN ADIM!.. BUNLAR SİZİ ÖLDÜRECEKLER!..

10 bin adım deyince, aklıma cep telefonumdaki Gain Uygulaması'nda izlediğim 10 Bin Adım adlı hoşluk geliyor.. Onun ötesinde öfke nefret..
Sağlık için hareket etmenin ne kadar yararlı olduğunu bilmeyen yok.. Peki ama, nasıl?. Ne hızla?. Ne kadar!.
Önce "jogging" denen yavaş tempolu koşuyu icat etti bir Amerikalı doktor.. Dünya koşmaya başladı. "Şu hızla, şu kadar koştum" demek adeta marifet oldu. Ta ki, o sağlık koşusunu icat eden sapasağlam doktor, bir gün koşarken küt diye düşüp ölene dek..
Bilim adamları, orta yaşlılara koşudan vazgeçilmesini ve yürünmesini tavsiye ettiler. Ederken de şöyle dediler..
"Yürüyün ya da koşun.. Ama hangisini yaparsanız yapın, kendinizle yarışmayacaksınız. Ne hız, ne mesafe konusunda bir hedef koymayacaksınız.."
İmam bildiğini okudu tabii..
Hele koşu bandı kullananlar.. Üzerinde hız göstergesi var. Bandı istediğiniz kadar yokuşa, yani tırmanmaya çevirebiliyorsunuz.. Eee. Gittiğiniz mesafeyi ve harcadığınız kaloriyi de yazıyor. Hadi en azından kendinle yarışma bakalım..
Bir de bu yarışçıların tellalları var. Mesela doktorluğundan şüphe etmeye başladığım Osman Müftüoğlu.. Kendi günlük köşesi yetmiyor Hürriyet'te.. Bir de müridi var, neredeyse tam sayfa köşesi olan.. Ertuğrul Özkök..
Bir "10 bin adım" kıyameti kopardılar ki, sonu ne oldu bilmiyoruz.. Ölen öldüğüyle kalmıştır.. "Efendim bir doktora danışın" dediler ya.. Sorumluluk bitti. Ya vicdan?
Dün baktım.. 7 bin 500 adıma indirmişler..
Bakın benim gibi yaşlılar ve orta yaşın üstündekiler için konuşuyorum..
Sakın ha.. Aman sakın ha.. Aniden küt diye düşüp ölebilirsiniz. Mezar taşınıza "Niyazi" bile yazmazlar, "Şunu tamamlayacağım, şunu geçeceğim" diye işe girerseniz..
Bakın!. Ne yaparsanız yapın sağlık için.. Fitness için.. Bir, tek bir ölçünüz olacak?.
Yanınızdaki ile bir şey konuşarak yapacaksınız, sporunuzu.. Hızınızı da, kat ettiğiniz mesafenizi de, konuşma rahatlığınız sınırlayacak. Rahat konuşmaya devam ettiğiniz sürece sorun yok. Nefes nefese kaldığınızda hızı düşüreceksiniz. Hâlâ nefes zorluğu çekiyorsanız, çalışma tamam. O günlük bitti.. O kadar..
Yani herkesin ölçüsü kendi vücut yapısına göre değişir. Ona uyun ve sakın, ama sakın zorlamayın.
Ne demiş eskiler ve niye demiş düşünün..
"Acele giden, ecele gider!."

***

DÜN GECE RÜYAMDA GÖRDÜM SENİ...



Bir bölümü bu köşede yayınlanan yazılarından ilk kitabı Beklenmeyen(e) Yazılar'ı oluşturup kitapçılara dağıtan Zeynep Özyılmazel, hızını kesmedi.. İkincisi için yazılara başladı bile.. İşte bana, pardon bize gelen ilk yazısı ve gene kendi çektiği fotoğrafı..

***

Ben içerdeydim, sen dışarda... Köşeyi döndüğünde göz göze geldik. O an "sen" olduğunu anladım. İlk kez görüyordum seni... ama anladım...
Ve anladığım anda, daha fazla ayakta duramadım. Yapabildiğim tek şey oturmaktı. Sanki artık sensiz bir adım daha atamayacaktım... Ve bence sen de her şeyin farkındaydın.
Öylece kalakaldım. İçimde daha önce hiç hissetmediğim bir tür heyecanla, şaşkınlıkla, sevinçle... kalakaldım...
Uzun süre öylece, hiç kıpırdamadan birbirimize baktık... Ya da bana uzunmuş gibi geldi... Sanki zaman durmuş gibiydi... bizim dışımızda her şey, herkes durmuş gibiydi...
Sonra uyandım... Ama hemen gözlerimi yeniden kapadım... O büyülü ana, o kadersel ana geri dönmeye çalıştım... Yapamadım...
Hatırımda gözlerin kaldı. Yorgun ama dingin, sakin, kendinden emin... Çevresindeki çizgiler... yaşadıklarının izleri... "Tamam! Artık yeter!" der gibi...
Gözlerin... Biraz yeşil, biraz mavi...
Saçların... Saçların ne özenliydi, ne dağınık... biraz kızıl, biraz sarı...
Dün gece rüyamda gördüm seni... Biraz ani, biraz beklediğim gibi...
Bekliyorum seni...
...........
Müzik önerisi: Bekliyorum Seni - Can Güngör

***

TEBESSÜM

İnternette en çok dolaşan tweet'miş. Bana cep mesajıyla geldi. Yazılı medyada da çıkmayı hak ediyordu ama, bunu benden başka yapacak yok, Fener ve Ali Koç medyasında. İş gene başa düştü.
Buyurun..
"Fenerbahçeli insanla evlenin arkadaşlar. 29 sene Türkiye Kupası'nı kazanmayı, 20 sene Aziz Yıldırım'ın gitmesini beklediler. 7 senedir 4. yıldızı, 13 senedir de Şampiyonlar Ligi'ni bekliyorlar ve hiç Fenerbahçe'yi bırakmadılar.
Sizi de ne olursa olsun bırakmazlar!."

***

SEVDİĞİM LAFLAR

"Mutluluğun formülü aptallık, bencillik ve sağlıkta yatar. Ama aptallık eksikse, kalan ikisi bir işe yaramaz."
Gustave Flaubert

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA