Fenerbahçe, çok kötü gününde yakaladığı ve az sayıdaki seyircisinin protesto ettiği Celta Vigo karşısında rahatlıkla kazanabileceği bir maçı kaybederek UEFA Kupası'ndaki şansını son maça bıraktı.
İlk yarıda Fenerbahçe oyunu istediği şekilde götürdü. Kontrollü anlayışla rakibine tempoyu yükseltme ve baskı kurma şansı vermedi. Alex'in kritik anda kaçırdığı penaltı da moral bozukluğu yaratmadı. Orta sahadaki dört oyuncunun da karşı ataklarda savunma yapması ve defans bloğuyla yakın bağlantı sağlaması Celta'ya istediği genişliği bırakmadı.
İlk yarıda kalede az sayıda yaşanan tehlikeler gereksiz yapılan faullerden ve Uğur Boral'ın defansif yönünün yetersizliğinden kaynaklandı.
Fenerbahçe ilk yarıda sık sık hücumu düşündü. Tuncay, çabukluğuyla hücum girişimlerinin odak noktasıydı. Ama Kezman'ın fiziki yetersizliği ve Alex'in alışılmış ağır çekim hareketleri ofansif gücü sınırlandırdı.

TEK EKSİĞİ GOLDÜ
İkinci yarıya Fenerbahçe daha etkili ve gole yakın başladı. Ancak çok elverişli ortamdan bir türlü yararlanamadı. Bu devrenin ortasına kadar Celta ne top yapabildi ne de hücuma çıkabildi.
Bu arada ani bir atakta ev sahibi ekip çok net bir pozisyon yakaladı, ancak Volkan inanılmaz bir kurtarışla golü önledi. Bu pozisyonun ardından kontrol Celta'ya geçti.
Tehlikeli ataklar başladı. Ve bir duran topta Fenerbahçe yenik duruma düştü. Ondan sonraki oyuncu değişiklikleri ve yapılan ataklar sonucu değiştirmedi. Ve iş Kadıköy'e kaldı.
Aslında Fenerbahçe, maçın genelinde başarılı bir mücadele sergiledi. Tek eksiği goldü. Ancak iki oyuncunun beklendiği gibi hiçbir katkıları olmaması büyük handikap teşkil etti. Bunlar da günün futbolunun istediği fizik güçten yoksun olan Kezman ve Alex'ti.
Zaten Fenerbahçe'de en önemli sorun da ileri uçta yaşanıyor. İsimler önemli değil, yapacakları katkılar önemli. Koşmadan, mücadele etmeden bu iş olmuyor. Belçikalı hakem zaman zaman ev sahibi lehine kolay düdükler çaldı. Ama genelde iyi yönetim gösterdi.