Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Dersimlinin, Dersimlilikle imtihanı...

"Güneşin kutsal olduğu, ateşin suyla söndürülemediği Dersim'de doğdu. Çocukluğu ve ilk gençliği, rüzgârın, karın ve baharın bile asi olduğu bu kentte geçti. Mağrur bir kentti Dersim. İşte o bu kentte, mağrurluklar içinde biriktirdiği 'gelecek kaygısı'nı daha ilkokul yıllarında müziğe tahvil etti. Kâh hüzünlendiriyor, kâh coşturuyordu sazıyla. Zorunlu olarak doğduğu kenti terk edip Almanya'ya ailesinin yanına yerleşti. 1985'te, 12 Eylül'ün rüzgârlarının henüz sert estiği bir dönemde Türkiye'ye döndü ve kendisini bir anda toplumsal muhalefetin içinde buldu. O, o dönemi şöyle özetliyor: Toplumsal hareketin bastırıldığı, hak ve özgürlüklerin geri alındığı bir dönemde halkımın yanında yerimi aldım..."
Herhalde bir zamanların, "Dersim'in Küçük Ozanı" olarak bilinen Dersimli Ferhat Tunç'tan bahsettiğimi anlamışsınızdır yukarıdaki satırlarımda...
Ferhat Tunç bu seçimlerde Tunceli'den bağımsız aday. Doğduğu, havasını soluduğu, ana rahmine düştüğü anda o soğuk rüzgârlarını yediği Dersim'den...
Aday olduğunu ilk duyduğumda tebrik için aradığımda kendine oldukça güvenen bir edayla konuşmuştu. "Kazanır mısın?" diye sorduğumda ise, "Bu toprakların ve topraklar üzerinde yaşayan insanların vicdanına çok güveniyorum. Beni mahcup etmeyeceklerini biliyorum" demişti.
Tunç'a destek olmak amacıyla Tunceli'ye doğru yola çıkan eşiyle tesadüfi karşılaşmamızda da benzer bir ifadeyle karşılaşmıştım yaklaşık 2 ay önce.
"Ferhat kesin alır seçimi. Aksi mümkün değil!"
Ancak son aldığım duyumlara göre Ferhat Tunç 12 Haziran akşamı hiç hoşlaşmayacağı bir sonuçla karşı karşıya kalabilirmiş.
Henüz Tunceli'den gelen bir arkadaşım; "Kendine çok güveniyor ama bence yanılıyor. Çünkü hava ondan yana değil... Dersimliler, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendi hemşehrileri olmasını daha fazla önemsiyor. CHP Tunceli'den yine tulum çekecek!" deyiverince, neye yalan söyleyeyim, "Eehh pes o zaman o Dersimlilere!" dedim.
Hakikaten de öyle.
Çünkü Ferhat Tunç bu vefasızlığı hak etmiyor.
Niye böyle söylediğimi anlamanız için lütfen filmi biraz geri sarın...
Ferhat Tunç'un Dersim halkı, halkları için nasıl bir mücadele verdiğini bir de siz sorgulayın arşivlerde.
Hatırlarsınız herhalde. Çoğu kimsenin, Kürtçe şarkılar çalıp söyleyemediği zamanlarda Dersimli Ferhat meydanlardaydı. Özgürlük ve haklar mücadelesinde o hep en öndeydi. Birileri sadece cebini doldururken sazıyla, sözüyle, Ferhat bölge halkının mücadelesi için sokaklardaydı. Ve doğup büyüdüğü toprakların ona kazandırdığı o asi ruhla yıkanmış olmanın kendisine kazandırdığı duruşla var olmayı yeğlediği için de sanatından ve toplumsal yaşamından taviz vermeden yürüdü hep o sokaklarda. Dersim Katliamı'nı ilk gündeme getiren ve sorgulayanlardan biri oldu.
Haykırdı kaç bin kez;
"1938'deki yönetim Dersimliyi yok etmeye çalışmıştır. Sorumlusu da o dönemin yöneticileridir!"
İşte sırf bu yüzden de zaman zaman dışlandı sanat camiasından.
Kıytırık bir sanatçı 500 kişiye konser verdiğinde manşetlerine, ana haberlerine taşıyan medya onun yüz binlere söylediği şarkıları görmezden geldi.
Yok saydılar.
Notlar düştüler adının üzerine;
"Kendisi Dersimlidir ve bunun için de çok tehlikelidir" diye.
Dahası verdiği her konserde sorun yaşadı.
Konsere çağıran organizatörler; "Dersimli olduğu için bölücülüğe teşvik eden şarkılar söylüyor.
Çıkarmayın bu adamı!"
diyerek tehdit edildi.
Çıkacağı televizyon programlarına son anda çıkarılmadı. "Ambargolusun sen!" denildi. "Neden?" diye sorguladığında, "Ee çünkü Dersimlisin!" cevabı aldı.
Özetle sevgili okurlar.
Dersim denilince aklan ilk gelen isim hep Ferhat Tunç oldu. Ama şimdi duyuyoruz ki o Ferhat Tunç bu aralar kendi topraklarında bir "yabancı" muamelesi görüyor.
"Ferhat seni çok severiz, sen bizim canımızsın, bir parçamızsın ama..." denilip gerisi boş bırakılıyor.
Trajikomik biliyorum ama Kemal Kılıçdaroğlu'nun Tunceliliği üzerinden mağdur edebiyatı yapılıp, 1938'te yapılan katliamın hesabını bile vermek istemeyen CHP bir kez daha şaha kaldırılıyor Dersim'de.
Sizi bilmem ama şahsen benim kanım donuyor bu tablo karşısında.
Bunun için de ister istemez diyorum ki; "Yoksa Dersimli zamanında Kemal Burkay'a yaptığının aynısı mı yapacak Ferhat Tunç'a? Yine pencerelerini kapatıp, perdelerini çekip, 'Hayır biz onu bilmeyiz!
Tanımayız! O bizden değil' mi' diyecekler?"
Bekleyip göreceğiz...
Dersimlinin, Dersimlilikle imtihanının sonuçlarını hep beraber izleyeceğiz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA