Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Öcalan'ın durumu Mandela ile kıyaslanabilir mi?

1918'de Güney Afrika'nın Myezo köyünde babasının şefi olduğu Thembu kabilesinin bir üyesi olarak dünyaya geldiğinde bir gün siyah insanların özgürlük anahtarı olacağını kimse tahmin edemezdi elbette...
Ama sanki Tanrı onu kutsamıştı doğduğu an itibarı ile. Çünkü kabilesinden ilk okula gidebilen o olmuştu.
7 yaşında başladığı eğitim hayatı o yılların ağır, faşizan şartlarına rağmen ağır aksak olsa da devam etmişti.
İleriyi görebilen zekâya ve müthiş bir muhakeme gücüne sahipti. Onlarla mücadeleye girişmeden evvel adeta tomografilerini çekti Batılıların. Mesela 16 yaşında, Clarkebury Boarding adındaki kuruluşa giren Mandela, Batı kültürü alanında, normalde 3 yıllık olan programı 2 yılda bitirerek müthiş bir iş başardı.
İlk siyasal yaşamı Fort Hare Üniversitesi'nde İşletme okurken başladı.
Öğrenci eylemlerine katıldığından dolayı okuldan uzaklaştırıldı. Ama yılmadı...
Bir madende polis memurluğu yaptığı sırada, mektupla okuyarak dışarıdan hukuk bölümünü bitirerek ülkesinin ilk siyah avukatı unvanını aldı.
Sonra ırk ayrımına karşı olan Afrika Ulusal Kongresi'nin üyesi oldu. Önce kongrenin gençlik koluna sekreter sonra da başkan seçildi. Bu arada ırkçılığa karşı silahlı mücadeleyi üstlenen kongrenin askeri kanadını kurarak onun da başkanı oldu.
Fakat başkanı olduğu bu örgütün silahlarını masum insanların, sivil vatandaşların üzerine doğrultmasına asla izin vermedi.
Beyaz ırkçılara karşı, siyah ırkçılığın yükselmemesi adına bütün gücünü devreye soktu.
Hep, "Bizim mücadelemiz ırkçı sistemle! Beyaz insanlarla, sivillerle, masum çocuklarla değil!" dedi.
Bu arada derdini dünyaya anlatabilmek için yurtdışına çıktı. İngiltere ile bütün Afrika ülkelerini dolaştı. Ancak dönüşünde tutuklandı.
Ama ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığı an itibarı ile Afrikalı siyahların simgesi haline geldi. Hapiste bulunduğu süre içinde, özgürlük ve eşit hak isteyen insanların onun ağzından çıkacak her sözü, her talimatı kutsal bir vahiy gibi algılayacaklarının bilinciyle, sorumluluğu ile hareket etti hep.
Yazdığı mektuplarda silahlı mücadelelerden çok, barışçıl yollardan çözümler aradı.
İşte o kullandığı barış dili ve izlediği insan hakkı temelli politika 27 yıl sürse de dünya kamuoyunu arkasına almasını sağladı Mandela'nın.
Dünya kamuoyunun baskısına daha fazla dayanamayan Güney Afrika Cumhuriyeti Yönetimi, yerlilerin Madiba (Büyükbaba) diye seslendiği Mandela'yı 1990'da cezaevinden çıkararak, 71 yaşında özgürlüğüne kavuşmasını sağladı.
Hapisten çıkar çıkmaz yasal zeminde, Afrikalı siyahların beyazlarla eşit hakka sahip olması adına mücadelesine devam etti.
Ve sonunda başardı...
18 Mart 1992'de siyahlara eşit vatandaşlık hakkı tanıyan anayasa değişikliği halkoylamasıyla kabul edildi.
1994'te G. Afrika'nın ilk siyah devlet başkanı olan ve şu anda 93 yaşında olan Mandela, 1993'te aldığı Nobel Barış Ödülü başta olmak üzere 100'den fazla uluslararası ödüle layık görüldü.

Bunu niye yazdım?

Mandela'nın hayatını birçoğunuzun yakından bildiğine eminim. Önceki gün avukatları aracılığı ile ilginç bir açıklama yapan Abdullah Öcalan'ın da!
Söz konusu açıklamada, "Hem Kandil, hem de devlet beni taşeron yaptı! Ben artık yokum!" diyerek rest çeken Öcalan'ın kendi durumunu, Mandela'nın hapisteki durumuna benzeterek devletten serbestlik istemesine birkaç noktada itirazım var!
Bir kere aynı uğurda -halkların eşitliği ve özgürlüğü- konusunda mücadele veriyor olsalar da ikisinin de mücadelelerinde kullandığı yöntemler farklı! Silahlı mücadeleden yana olsa da Mandela o silahların masum insanları, sivilleri hedef almasına asla izin vermedi! Kullandığı dilde her zaman ırkçılığın her türlüsünün bir insan hakkı suçu olduğunu vurguladı. Çok kötü koşullarda cezaevinde tutuklu olmasına, 27 yıl boyunca ona sürekli taş kırdırılmasına rağmen efelenmedi, onu içeride tutan faşizan güçlere. Diklenmedi. Mağrur bir özgürlük savaşçısı olarak hayat sürdü hapishanede. O hiçbir zaman, "Astığım astık! Kestiğim kestik!" demedi yani. İşte bu yüzden de dünya kamuoyunu arkasına aldı Mandela. Onun serbest kalması için sadece Afrikalı siyahlar değil, dünyanın bütün özgürlükçüleri, insan haklarına bütün inananlar mücadele etti. O serbest kaldığında özgürlükçü beyazlar da en az siyahlar kadar sevindi. Bir de tabii onun örgütü ve Afrikalı Siyahlar üzerindeki gücüyle Öcalan'ın bütün Türkiye'nin Kürtleri, PKK'lı gerillalar, Kandil'dekiler üzerindeki etkisi kıyaslanamayacak durumda! Bambaşka! Özellikle Silvan meselesinde de ortaya çıkmıştır ki gerek Kandil, gerekse yasal zeminde uzantısı olan BDP'li siyasiler için Öcalan'ın talimatlarının filan pek bir anlamı yok artık! Buradan da şu sonuca varılabilir ki; Öcalan serbest kalsa dahi onu çok fazla kaale almadığı ayan beyan ortada olan PKK'lılar savaşmaya devam edecektir!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA