Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

"Elim mahkûm destekliyorum!"

'İki şeyi düzeltmenizi rica ediyorum' diyerek başladı sözlerine CHP'nin Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi.
Ve sonra da "Birincisi, Genel Başkanımızın Ekmeleddin İhsanoğlu'nu cumhurbaşkanı adayı olarak kamuoyuna takdim ettiği günün sabahı bir grup Parti Meclisi üyesi ile yaptığı toplantı doğru. Ve o toplantıda Genel Başkan'ın ismini vermeden açıklayacağı adaya tam destek istediği de doğru ama ben o toplantıya çağrılmadım. İkincisi ise Sayın Kılıçdaroğlu'nun Muharrem İnce'ye 'İhsanoğlu konusunda örgütü ikna etmenizi bekliyorum' sözlerine 'Ben böyle bir sorumluluk alamam, örgütü ikna için Akif'i yollayın' şeklinde cevap verdiği meselesidir. Evet. Böyle bir diyalog yaşandı ancak bu diyalog benimle İnce arasında değil, İnce'yle Sinop Milletvekilimiz Engin Altay arasında yaşandı" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
Ve hemen ardından sürpriz yapıp "Detayını Muharrem Bey bizzat anlatsın" deyip telefonu İnce'ye uzattı. Kısa selamlaşmadan sonra konuya girdi İnce ve kıvırmadan, eğmeden, bükmeden dün yazdıklarımı yorumladı: "Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığı konusunda tavrım nettir. Saklayacak bir şey yok. Bu konudaki serzenişlerimi Genel Başkan'ın yüzüne de söyledim zaten. Ha evet. İhsanoğlu'nun aday olması için verilen imzalarda ikinci sıradaki benim imzam ama şu gerçek ki bu gönülden atılan bir imza değildi. Elim mahkûmdu ve benim için artık yapacak hiçbir şey de kalmamıştı.
Kısacası benim bu konudaki tavrım budur ve tıpkı yazıda söylediğiniz gibi asıl tepkim İhsanoğlu'nun ismine ya da adaylığına değil, bunun bize danışılmadan yapılmış olmasınadır. Bu böyle olmamalıydı! Ben 15 yaşından beri bu partinin çatısı altındayım ve partimizin genlerinde asla böyle bir tarz ve üslup yoktur."
Açıkçası şaşırdım İnce'nin bu dümdüz tavrı karşısında. Beklemiyordum Akif Hamzaçebi telefonu ona uzatırken bu türden bir açıklama yapacağını... Yani "destekliyorum" demeyecekti belki ama "Destekliyorum ama elim mahkûm olduğu için" diyebileceğini de kestirememiştim. Şaşırdım o nedenle ve hatta ona da bunu söyledim. "Valla şok oldum şimdi, tavrınızı net biçimde göstermenizden" dedim.
O da bunun üzerine "Niye şok oluyorsunuz ki? Sonuçta gerçek ortada.
Evet ben de sizin gibi televizyondan duydum partimin destekleyeceği Cumhurbaşkanı adayının kim olduğunu. Böyle bir durumda kıvırmanın, gerçeğin üzerini örtmenin bir mantığı var mı! Yakışır mı benim gibi bir pozisyonda olan bir siyasiye böyle bir muamele. Sadece ben değil tabii bu muamele ile karşılaşan, neredeyse bütün arkadaşlarımız" şeklinde tamamladı sözlerini.
Kısa ama öz bir sohbet oldu İnce'yle anlayacağınız.
Tabii kapatmadan önce telefonu Muharrem İnce'ye dünkü yazımın ana fikrini hatırlattım. "Bundan sonra Erdoğan'ın partisinde tek adam olduğu, partisini padişah gibi yönettiği yönündeki eleştirileri de yapamayacağınızı biliyorsunuz herhalde" dedim. Hiç cevap vereceğini sanmıyordum bu soruma da ama verdi vallahi. Ve gülerek aynen şöyle söyledi "Doğru ya! Tıpkı sizin de dediğiniz gibi bu argüman elimizde patladı!"
Ha bu arada bu kulisleri bana aktaran bizim Melahat'a da mesajı var İnce'nin: "Kaynağın kimse iyi kulis alıyor ama bazen şaşkınlığa düşüyor. Grup toplantısından sonra bir araya geldiğimizde 'Örgütü ikna etmek sana düştü' diyen Genel Başkan değil Engin Altay'dı. 'Ben Ankara'da nöbet tutayım sen git örgütü ikna et' dediğim de yine oydu. Akif Bey'in adı bile geçmedi. Bence senin haber kaynağının isimleri doğru anlama ve aktarma ile ilgili hafıza sorunu var. Aman dikkat et!"
Duydun mu Melahat?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA