Bayram geliyor mezarlıklar ne alemde gerçek merak ediyorum. Geçen bayram perişan olduk Bornova mezarlığında. Bir dolu çoluk çocuk sardı birden bire çevremizi. Kiminde çapa, kiminde toprak, kiminde su, hepsi peşinde insanların. İnanın duaya rahat yok. Hocalar ayrı alem, okuyalım mı diye etrafında dört dönüyorlar.
"Git kardeşim rahat bırak" diyorsun. Anında başkası türüyor. Mantar gibi valla ! Yollar toz toprak içinde. Battı çıktı üst baş. Otlar diz boyu, daha ne yazayım. Örnekköy'de malum kurbanlık bile satılıyor. Doğançay mezarlığı hariç hepsi felaket durumda. Köy mezarlarına haksızlık etmeyelim. Köy mezarları hariç, hepsi pırıl pırıl. İmece ile kendilerinin temizlediğini öğrendim araştırmalarımın sonunda. Eee gelenek, görenek ölmemiş köylerimizde. Biz neden bu işi İzmir olarak başaramıyoruz anlamıyorum. Geçen yıl gittiğim bir ilimizde vefat eden yengemiz vardı. Kardesim,
"Abla yengemizin kimsesi yok gidip bir ziyaret edelim" dedi. Şaşırdım tabii, gönül istiyor da, nasıl olacak diye düşündüm bir an. Sadece isim, soy isim biliyoruz. Neyse gittik mezarlığa , kapıdan girdik içeri. Kardeşim,
"Abla yanlış kapıdan girdik galiba, baksana park burası" dedi. Baktım gerçekten her taraf cennet bahçesi gibi çiçek içinde. Ortada bir fiskiye var ve etrafta kanapeler.
"Bir tuhaflık var bu işte" dedim. Gittik sorduk, kapıya. _
Efendim girişimiz orası, insanlara bir huzur vermek için özel düzenlendi, giriş, çıkışta acısı olanlar acık ferahlasın diye düşünülmüş, yanıtını aldık. Sonra görevli döndü bize,
_Hanımlar yabancısınız galiba dedi.
_Evet maalesef sadece isim biliyoruz dedik.
_Çok basit, buyurun siz bir çay için köşede çay makinesi var, ben bakayım, dedi. Biz beklerken, çay bardakları elimizde, görevli bir kroki ile geldi. İnternet ve bigisayarla harikalar yaratılmış. Yanımıza bir görevli, elimizde kroki başladık yürümeye. Yollar patika, tüm mezarlar çiçek içinde tertemiz. Aralar beton... Tüm etraf çiçek bahçesi, park gibi. Her bir yakadan dualar, dua bitimi ilahiler okunuyor hoparlörlerden. Hem de önce Arapça sonra Türkçe tercümeli. Biz kardeşimizle nefesi tuttuk konuşamıyoruz. İzmir mezarlığı sonrası karşılaştığımız manzara bizi şok etti. Geldik yengemizin baş ucuna sanki her gün bakılmış, sulanmış, çiçekler içinde. 30 yıldır uğranılmayan mezar adeta her gün ziyaret edilmiş gibi.
"Demek olabiliyormuş" dedik bağıra bağıra. Kurban bayramı yaklaşırken küçük bir mesaj vermek istedim. Ahhhh ahhhh! Anlamayana davul zurna az,anlayana sivrisinek saz, demiş büyüklerimiz! Sevgili okurlarım hepinize güzel günler dilerim.