Söylemiştim "Bu işin peşini bırakmayacağım!" diye. Fransa'nın Amiens kentinde 13-20 Kasım tarihlerinde yapılan, Türkiye'nin benim seçtiğim Yeşilçam Sineması ve de Türkân Şoray filmlerinden oluşan iki toplu gösteriyle temsil edildiği festivalde gösterilen kimi Türk filmleri, son derece kötü basılmış, çamur renkli kopyaları ve son derece yetersiz altyazılarıyla bizi mahcup ettiler. Türkân Şoray'la birlikte onun o güzelim filmlerini,
Dönüş,
Selvi Boylum Al Yazmalım ve
Hazal'ı izlerken, yerin dibine girdik. Bunun hesabını bir kez daha soruyorum. Kopyaları basan, adını yine vermeyeceğim (ama galiba yakında zorunlu olarak vereceğim) ünlü firmanın genç temsilcisiyle Sinema- Tarih Festivali'nin açılışında karşılaştığımda, önce bana kopyaların henüz yurtdışından gelmediğini, gelince bakıp yanıt vereceğini söyledi. Sonra "Abi, kopya başı 1800 dolara daha iyisi mi olur?" dedi. Daha sonra da negatiflerin kötü durumundan söz etti, "Ancak bu kadar çıkar," mealinde bir şeyler söyledi. Görüldüğü gibi yanıt net değil: Negatifler kötü olduğu için mi sonuç kötü oldu? Yoksa 'ne kadar ekmek, o kadar köfte' hikâyesi mi? Türkiye'nin dışarıdaki görünümünü bu lümpen tavırlı tüccar zihniyeti mi belirleyecek? Yineliyorum: Sayın bakandan ve Telif Hakları ve Sinema Dairesi Başkanı Abdurrahman Çelik dostumuzdan mutlaka bir açıklama bekliyorum.