- 75 yaşında setler sizi yormuyor mu?
- Ben dizilerde oynamak istemiyorum, sadece bu dizide çok mutluyum. Çok ağır iş. Dünyada çok önemli diziler var, diziyi küçümsemiyorum tabii. Peter Brook'un bir lafı vardır, dizide oynayan büyük oyuncular için der ki: "Tok aktör aç aktörden daha iyidir!" Gayet basit. Bir de şu var; gerek
Alacakaranlık'ta, gerek
Hacı'da, gerekse
Ezel'de bir sinema ve tiyatro zevki tadıyorum. Ama bu son dizim. Yapmak istediğim başka şeyler var.
- Ne gibi şeyler?
- Mesela
Şeyh Bedrettin Destanı'nı film yapmak istiyorum, senaryo çalışıyorum şu anda. Dağdaki evimi yeni bitirdim daha, orada oturmak ve çalışmak istiyorum, köpeğimle gezmek istiyorum.
- Dünyanın en önemli şehirlerinde yaşamış, gezmiş, dolaşmış, çalışmış biri olarak gidip Kaz Dağları'na yerleşmek niye?
- O benim idealimdi. Çünkü her gittiğim şehirde mücadele vermek zorundaydım, kendimi kanıtlamak zorundaydım 'ben Tuncel Kurtiz'im' diye. O dağdan daha rahat hissettiğim bir yer olmadı. Dünyanın neresinde olursam olayım, hep orasını düşündüm. Bu emeklilik değil, her gün çalışacağım, zıplayacağım, koşturacağım orada...
- Bildiğim kadarıyla eşiniz sizden 15 yaş küçük. Genç eş mi insanı gençleştiriyor?
- Yok canım, 21 yaş genç benden!
- Öyle mi, maşallah!
- Maşallahı yok bunun; aşk bu! Ben kendimden yaşlı bir insanla da beraber olup gençleşebilirdim. Yaşa falan inanmam, aşka inanırım ben. Her aşkın harikulade güzel olduğuna inanıyorum ve beraber olduğum her kadına hayranlıkla bakıyorum çünkü beni onlar yetiştirdi. Onlar olmasa bugünkü Tuncel Kurtiz olmazdı, hepsine çok şey borçluyum.