Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Hülya'ya haksızlık

Eskilerin bir lafı vardır; 'Adım çıkmış dokuza, inmez sekize' derler. Hülya Avşar'ın pırıltılı, popüler kimliği ve magazin medyasında sürekli yer alma arzusu onu bir kez daha vurdu.
Anlı şanlı köşe yazarları ve sinema eleştirmenleri, bu yıl gerçekleştirilecek 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne ünlü yönetmenlerin filmlerini göndermemelerini, Hülya Avşar'ın jüri başkanlığını protesto etmelerine bağladı.
Oysa kazın ayağı hiç de öyle değildi. Daha önce 'Başka bir ulusal yarışmada 'En İyi Film' dalında ödül almamış olma' koşulu, bu yıl düzenlenen yeni yönetmelikle 'Yurt içinde yapılan ulusal ve uluslararası hiçbir yarışmaya katılmamış, herhangi bir ulusal TV kanalında gösterilmemiş ve DVD baskıları satışa sunulmamış olma' şeklinde değiştirilmişti.
Yönetmeliğin bu maddesi yüzünden Reis Çelik'in 'Lal Gece', Zeki Demirkubuz'un 'Yeraltı', Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan'ın 'Babamın Sesi', Belmin Söylemez'in 'Şimdiki Zaman' ve Veli Kahraman'ın 'Anadilim Nerede?' filmlerine festival kapıları otomatikman kapanmış oldu.
Ancak kabak, Hülya Avşar'ın başına patladı. Zira popüler olmak, halka yakın durmak; yıllardır Altın Portakal'da şiddetle cezalandırılması gereken en büyük suçlar arasında yer alıyor!
Tabii ki sektörde Hülya Avşar'ın jüri başkanlığına karşı duran ve onu protesto etme eğiliminde olan çok kişi var. Ama festivale önemli film ve yönetmenlerin katılmamasının sorumluluğunu tek başına Hülya Avşar'ın omuzlarına yüklemek de büyük insafsızlık. Nitekim Hülya için darağacı kuranların öncelikle festival yönetmeliğine şöyle bir göz atmaları gerekirdi.

HALKA YAKIN OLMALI
Değişen yönetmelikle ilgili kişisel fikrime gelince...
Bence filmlere 'Yurt içinde yapılan ulusal ve uluslararası hiçbir yarışmaya katılmamış, herhangi bir ulusal TV kanalında gösterilmemiş ve DVD baskıları satışa sunulmamış olma' şeklinde getirilen kısıtlama, festivalin her yıl biraz daha fazla eleştirilen 'snob, burnu havada ve halktan kopuk' görüntüsünü daha da pekiştirecek bir uygulama.
Üstelik bazı festivallerde açıkça hakkı yenilmiş, gerçek sanat yapıtlarının Antalya'da onurlandırılmasının ve hataların düzeltilmesinin de önünü tıkıyor. Ayrıca Altın Portakal eğer sinemaseverler ile sinema sanatının en renkli, en coşkulu buluşma noktası olmak istiyorsa; başka festivale katılsın ya da katılmasın, her güzel filmi izleyici ile buluşturmak zorunda. Bu hakkı özellikle Antalyalı sinemaseverlerin elinden almaya kimin ne hakkı var ki?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA