NAZLIM DUMLU: Etgar Keret'in
Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü kapağı en sevdiğim işlerimdendir. Keret öykülerinin kendine has, sıradan anların barındırdığı türlü çelişkiyi harmanlayan benzersiz bir niteliği var; tüm Keret kapaklarında ben de bu öykülerin ruhunu yansıtmak, buna dair bir estetik oluşturmak için çabaladım. Kitap kapağı tasarlama süreci tersten bir okuma gibi. Kitabı okumamış olana, kitabı okuyanın perspektifiyle kitap hakkında usturuplu tüyolar vermek, yazarın derdine paralel bir denge oturtmak ve kapağın, okur için bir yol işareti görevi üstlenmesini sağlamaya çalışmak.
HAKKI MISIRLIOĞLU: Gündüz Vassaf'tan, Enis Batur'a, Ece Ayhan'dan, Murathan Mungan'a az sayıda yazarın kapak tasarımlarını yaptım, benim için hepsi değerli, içlerinden bir seçim yapmam zor. Ama tasarladığım ilk kitap kapağının ayrı bir yeri var; o da Bertold Brecht'in
Arturo Ui'nin Önlenebilir Yükselişi oyununun kapak tasarımı. 1982 yılı Abdi İpekçi Ödülü'nü aldı. Bu tasarımın önemi sadece aldığı ödül değil, aynı zamanda tasarıma bakışımın temel değişmezlerini de yansıtması: Yalınlık, basitlik ve izleyene küçük bir keşif payı.
GERAY GENÇER: Bir yayınevi için ilk kez çalışmaya başlamıştım. İlk işlerimden biri Can Yücel şiirleri serisi kitap kapaklarıydı. Kısa sürede serinin bütün kapaklarını tasarlamam gerekiyordu; bu serinin gençlere dokunabilmesi için naif, sade ve modern tarzda denemeler yaptım. Yayın sektörüne yeni girmenin getirdiği taze bakış açımı kitap kapaklarına yansıtabildim diye düşünüyorum.
BEGÜM ÇİÇEKÇİ: Beni en çok heyecanlandıran Umberto Eco'nun editörlüğünü yaptığı Ortaçağ dizisinin ilk kitabının kapağı oldu. Bu kapakta hem dizinin karakterini belirleyecektim hem de dizinin ilk cildini tasarlayacaktım. Eco, Ortaçağ'ın bin yıllık bir süreç olduğunu anlatır, bu dönem asla yekpare bir süreç değildir. Zeminin beyaz olması tasarımın sadeliği açısından önemliydi, fakat vurucu bir tarafı da olmalıydı. Bu yüzden Ortaçağ yazısını parçaladım. Kırıklar hem Ortaçağ'ın yekpare olmadığını hem de içinde birçok şey barındırdığını gösteriyordu.
RAVZA KIZILTUĞ: Kapak arşivine tekrar tekrar baktıktan sonra en sevdiğim kitap kapağımın
Milena'ya Mektuplar olduğuna karar verdim. Dünya edebiyatı ile ilgili pek çok kapak tasarlandığından bir farklılık olsun istedim. Özellikle büyük ve bold tipografiyle ilk bakışta yazar ve kitap isminin ön planda olması tasarımın ilk adımıydı. Daha sonra kitapların birbirinden ayrılmasını renk ve belli belirsiz kullandığım resimlerle oluşturmaya çalıştım.
Milena'ya Mektuplar'da resim kullanımını çok düşündüm ama Kafka'nın o muhteşem el yazısı seçimimi kolaylaştırdı. Mektuplardaki aşk ve hüzün bana kapağın sarı olması gerektiğini hissettirdi.
VAAT TAŞIR, OKURUN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRIR
NERMİN YILDIRIM
1. Kapak, kitapla ilgili bir vaat taşır. Okura biraz sonra neyle karşılaşacağını fısıldar. Kapak-içerik uyumu anlamında doğru bir çalışma yapıldıysa, kapaklar seçim yaparken okurun işini kolaylaştırır.
2. Hayır. Bu ikilinin her zaman uyumlu olmayabileceği, kimi kapakların kitabın ruhunu doğru yansıtmayı beceremediği bilgisiyle hareket ederim. Ama öte yandan bir kitap kolaylıkla kapağından dolayı dikkatimi çekebilir.
3. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığım halde sadece adına vurulup kitap aldığım çok olmuştur ama sırf kapağı için alıp almadığımı hatırlamıyorum. Ne dersek diyelim, bazı kapakların insanı baştan çıkardığı bir gerçek.
4. Remzi Kitabevi'nin kahverengi karton kapaklı eski bir serisi var.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün Dergah ve Yapı Kredi kapaklarını da severim ama 61'de Remzi'den çıkan o ilk edisyonun kapağına bayılıyorum. Tam bir klasik. Son derece sade, ağır ve hakikaten insanın içini titretiyor.
5. Cem Yayınevi'nin tüm Kafka serisini, kapağından ayrı düşünemediğim kitaplara örnek verebilirim. Sonradan çok farklı kapaklar görmeme rağmen, Kafka bende hep gri zemin üzerine kendi imzası ile kalmıştır. Son derece sade ve stil sahibi olan, zaman zaman da minik kara bir imajın ilave edildiği bu kapakları kitaplara çok yakıştırıyorum.
6. Satın alma alışkanlığıyla ilgili araştırmalar, ortalama okurun bir kitabı satın alıp almamaya 10-20 saniye içinde karar verdiğini söylüyor. Kapakların ilk etapta satışı etkilediği bir gerçek ama kötü bir kitabın da sadece kapağından dolayı sonsuza kadar satacağını düşünmüyorum.
Eski dönem tasarımları beğeniyorum
BAŞAR BAŞARIR
1. Kitap yazarın işidir, kapaksa yayıncının kitaba taktığı fiyonk. Aralarında illa ki bir bütünlük yoktur, olamaz. Bu yüzden kapağın kitap hakkında vaat ettikleri her zaman tam doğru çıkmayabilir. Okur, kapağa bakıp kendi içinde bir dünya kurar. Bu tercihinin sonucunda hayal kırıklığı da çıkabilir karşısına, ne gam. Aslında tamamen şekilden ibaret olan kapak, sadece yazarın işinin bittiğini söyler bize. O noktada okur devralır emaneti. Sonuçta kapak, yolu açandır, heyecanı yaratandır.
2. Yapmadığımı düşünürüm. Ama kitapları kapaklarıyla hatırladığımı itiraf etmem lazım.
3. Bunu da yapmadığımı düşünürüm. Şurası kesin, beğendim kapaklar var, beğenmedim kapaklar var. Eski dönemlerin tasarımlarına büyük bir sempati duyuyorum. Ama bunun sebebi bizatihi o kapaklar değil de, sanırım o günlere duyduğum ilgi.
4. Okumaya ilk başladığım günlerden zihnime kazınan birkaç kapak sayabilirim:
Çocuk Kalbi (Edmondo de Amicis),
Kurt Kanı (Jack London),
Şimdiki Çocuklar Harika (Aziz Nesin),
Üç Arkadaş (Kemalettin Tuğcu). Yetişkin hayatımda görüp de vurulduğumu hatırladığım ilk kitap kapağı ise Nâzım Hikmet'in 1929 tarihli ilk Türkçe şiir kitabı olan
835 Satır'dır. O kapak bir ikona gibidir. Günümüze gelirsek geçtiğimiz yıl basılan Kavabata'nın
Dağın Sesi ve Paula McLain'in
Paris'teki Eş kapakları başarılı bulduğum örnekler oldu.
5. Her başarılı kitap kapağıyla özdeşleşir bir kere. Okurun zihnine o kapakla yer eder. Örneğin ben Oktay Rifat'ın
Elleri Var Özgürlüğün kitabının kapağını içinden ayıramam. Dergah baskısı
Saatleri Ayarlama Enstitüsü kapağı da öyledir. Martı'dan çıkan Kemal Tahir'in
Göl İnsanları, İletişim'in Ümit Kıvanç'ın
Aşkım Bana Resimaltı baskısı da öyle. Kısaca kitap sizi sararsa, siz de onu kapağından tutarsınız. En azından zihniniz tutar ve asla bırakmaz.
6. Başlangıçta, sadece yeni çıktığında kapak çok etkilidir. Maalesef bu böyledir. Kapak ve isim (başlık) ilk satışın neredeyse yarısıdır. Ama iyi bir kapak, okurun tutmayacağı kitabı sonsuza dek sattıramaz.