Bu hafta magazin dünyasının gündeminde Tuba Ünsal vardı. Güncel sanat camiasının "prensi" Murat Pilevneli'yi, iki yaşındaki çocuğuna rağmen "karısından ayıran", "yıktığı" yuvanın üzerine yuva kurmaya hazırlanan Tuba Ünsal... Korunmaya muhtaç bir küçük kız rolüne sıkı sıkıya sarılmış bu yavrucağa hep beraber acısak mı acaba? Yoksa Deniz Seki ve Hüsnü Şenlendirici ilişkisinin hazin sonunu hatırlayıp hatırlatarak, ayıplasak mı cümleten? "Ha bugün ha yarın, oldu olacak, neden olmasın?" dünyasında ne Hollywood'da bir numara olmanın hayali zor, ne de Los Angeles'ın her yanı havuz, yavuz evlerinde yaşamanın hayali... Tuba Ünsal gibi 35'ine koşanların "Hayaller gerçek olabilir, size de çıkabilir" fırsatlar dünyası kapılarını, 1978'de, 20 yaşında New York'a göçmüş Madonna tıklatmış olabilir mi? Olabilir. Yalnız Madonna 28 yaşında
Papa Don't Preach (
Vaazı Kes Baba) şarkısıyla hem babasına hem Katolik Papa'sına okkalı selamlar gönderirken, Tuba Ünsal 2000'li yıllarda, 27 yaşında, evleneceği adamda babasını aradığı demeçleri veren bir genç kız. "Artık bebek değilim" diyen
Papa Don't Preach gibi bir şarkı yerine, sevgililerden biri olan Yalın'a: "Sevgilim sensiz bir sebzeyim, sebzeden öte meyveyim/ Renksizim, kelek karpuz gibi sadeyim/ en yalın hallerdeyim," gibi Dadaist şiirler yazıyor.
İZMİR'DEN İSTANBUL'A
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İşletme bölümünü ilk seneden terk edip, İstanbul'a kıyasla taşra sayılır İzmir'den bavulu kapıp İstanbul'a, akrabalarının yanına gelen Tuba Ünsal'la, dansçı olma sevdasıyla okulunu bırakıp New York'a kaçmış Madonna'nın "büyük şehir" deneyimleri hayli benzer aslında... "New York'a geldiğimde uçağa ilk kez biniyordum, taksilere de. Her şeyin ilkini bu şehirde yaşadım. Cebimde sadece 35 dolar vardı ve New York'a gelmek hayatımda yaptığım en cesurca şeydi!" diyor Madonna. Türkiye'nin New York'u İstanbul'daki ilk ciddi "şöhret" adımını, Neşe Erberk'in ajansıyla atıyor Tuba Ünsal. Diziler, klipler, reklamlar derken ünleniyor. 18 yaşında, rol aldığı
Kıvılcım dizisi sebebiyetiyle Pınar Yılmazerler'le yaptığı söyleşide; "Ajansın organizasyonu olduğunda Neşe ablasının yanından ayrılmayan kızcağız" portresi çiziyor. İzmir'i, evdekileri arayıp dışarı çıktığını bildiriyor, kiminle gittiğinin raporunu veriyor... "İstanbul'a 16 yaşında, daha neyin ne olduğunu bilmeden geldim. Bir sürü yeni arkadaşım oldu. Geceleri dışarı çıkmaya başladım. Çünkü İzmir'de gece dışarı çıkmam söz konusu bile olamazdı," diye anlatıyor o günleri.
İLK EVLİLİK...
2006'da, Cem Cantaş'la yaptığı 1.5 senelik evliliği bittiğinde de aynı dertten musdarip. "16 yaşındaki kaç tane kız, hangi cesaretle her şeyi geride bırakarak İstanbul'a gelebilir ki?" diye soruyor röportajcıya. Karşıdan "Çok insan," cevabını alınca da; "Peki kaç tanesi bu kadar zorluğun içinde çabalamaya çalışır ve başarılı olur? Kaç tanesi 'Kardeşim ben artık evleniyorum' ve 'Bitti artık, ben boşanıyorum' der?" diye ekliyor. Britney Spears'ın ilk kocasından 24 saat sonra boşandığı düşünülürse, Tüba Ünsal'ın 1.5 senesi bir ömür gibi geliyor kulağa. Boşanmanın bunca büyük bir cesaret olarak adledilmesi de 'biz'le ilgili bir şey olsa gerek. Ünsal "Cem Cantaş'la hamile olduğu için evlendi" haberlerini, hakkındaki pek çok iddia gibi bir reddedip bir kabul edince ortalık epey karışmıştı. Bu durumda yine
Papa Don't Preach demek istiyoruz. Keza şarkının temel derdi, bir bebeği aldırıp aldırmamak. "Bunun için evlenmek mi gerekli?" sorusunu soruyor Madonna. Bu soruyu "Ben çocuk yapmayacağımı bilsem evlenmezdim. Çünkü bu ülkede çocuk yapmak için mutlaka evlenmek gerekiyor. Aksi takdirde neden belediyeden onay almak durumunda olayım ki?" diye Tuba Ünsal da sordu aslında. Belki de en büyük hatası, derdini röportajlarda dile getirmesi...
Plajda, Küçük Hanım şurda burda kıvamında gençlik filmlerinden fırsat bulamadı belki. Belki de bilakis o 'müebbet çocukluğa' hapsedildi. Elbirliğiyle büyütmedik Tuba'yı. Bu büyümeme hali onun da işine gelmiştir belki. Tuba Ünsal, Madonna olamasa da, dört sene önce Los Angeles'ta ön görüşmesini yaptığı
The Nativity Story filminde Meryem Ana rolüne çok yaklaşmıştı. Bildiğiniz gibi Madonna, Meryem Ana'nın İtalyancası. Ünsal'ın tabiriyle "ekibin hoşuna giden yüzü ve masumiyeti" yetmemiş olacak ki, rolü Keisha Castle'a kaptırdı. Castle, 11 yaşında cast ajansına yazılmış. İlk filmi, 12 yaşındayken oynadığı
Whale Rider. Tuba Ünsal, 17 yaşında katıldığı Elite Model Look yarışmasında derece alamasa da, ilk 20 kontenjanından Fransaları görmüş, şöhret sevdasına düşmüş bir güzel kız.
KURTULUŞU GÜZELLİK YARIŞMALARINDA BULDU
Ünsal'ın tüm bu hallerinden, başrollerden birinde oynadığı
Bu Kalp Seni Unutur mu? dizisinin de derdi olan 1980 darbesi sorumlu olabilir mi? Dizide çok tartışılan işkence sahneleri gerçekte yaşanırken, Tuba Ünsal Denizli'de bir yaşındaydı. Büyüdüğünde her şey unutulmuş, herkes sessiz, yeni bir hayata koyulmuştu... Kurtuluşu güzellik yarışmalarında bulmuş bir yeni orta sınıf bireyi Tuba Ünsal da, olanı biteni ünlü olduktan sonra rol aldığı
Bu Kalp Seni Unutur mu? gibi dizilerden öğrensin varsın. Başrolünde yer aldığı, bir Tuba Ünsal ex'i Yılmaz Erdoğan filmi
Vizontele Tuuba'dan öğrensin... (Tam da burada !f İstanbul'da gösterilmiş
An Education filmini izlemenizi tavsiye ederiz. Orta sınıf ahlakının ne menem bir şey olduğuna ve mutaassıp Tuba'nın dönüşümüne dair fikir verebilir...) Sarı saçları, mavi gözleriyle "biz" dediğimiz şeye pek de benzemiyor Tuba Ünsal aslında.
Vizontele Tuuba filminin tanıtımındaki o cümle; "Şehre bir güzellik gelir!" gibi geliyor aramıza. Filmde, 1980'lerde Türkiye'nin güneydoğusunda bir uzak şehrine sürgün edilmiş memur Güner Serikli'nin kızı Tuuba... Tuba Ünsal da gerçek hayatta, Şanlıurfa'larda dahi bulunmuş bir asker kızı. Subay baba ve el-işi öğretmeni annenin, özenle yetiştirilmiş iki kızından küçüğü. Evli ve çocuklu, ve de mutlu ablasına zaman zaman özenen mutsuz "ünlü".