- İlk beyin kanaması ne zaman oluyor?
- 26 Ekim 1981'de.
- Sahnede miydiniz, kuliste mi?
- Sahneden indim, kuliste oldu. Ben içki içmem. Aşırı stres, aşırı yoğunluk, fazla düşünme... Cinnet derler ya, bir an yüksek sesle, 'yeter' diye bir bağırmışım... Etraf döndü, sağ gözümdeki bir damarda sanki bir ateş yandı. Biraz sonra da midem bulandı, kusmaya başladım. İlaçlar, iğneler falan derken iyileştim sandım. 31 gün beyin kanaması ile gazino programına devam ettim, haberimiz yok! Bir kere daha kriz geçirince İsviçre'ye uçtum. Sekiz buçuk saat süren bir ameliyat geçirdim. Yedi sene sonra da tekrarladı.
- Bu arada sahneye devam ediyorsunuz...
- Evet, Ebru (Gündeş) gibi...
- Nasıl yaptınız bunu kendinize?
- Yavrum bir çocuğum var! Annelik nedir biliyor musun? Düşman kapısına gönderir seni. Ben hiç yurtdışı turnesine de gitmezken, 90 senesinde bir-iki yurtdışı konseri yaptım, 'Hiç değilse kızımın okulunu bitirmesine kadar dayanacağım,' dedim. Her konserden sonra kusuyordum. Kızım bitirdi, diploma törenine gittim ve kapattım defteri.
- Ebru Gündeş beyin kanaması geçirdiğinde haberiniz olmuş muydu?
- Hemen hastaneye gittim, doktoruyla konuştum, yaşadıklarımı anlattım. Allah korusun, sahipsiz kalmak ne fena şeydir, bilemezsin. Hapşırmamak gerekir mesela ama sen bilmezsin, kara biber koklarsın...
- Nasıl yani?
- O anda hapşırsam rahatlayacağım gibi bir duygu var, kara biberler kokluyorum. Allah'tan hapşıramıyorum bir türlü...
- Allah'ın işine bakar mısınız?
- Tevekkel işte... Sabrın da üstündeki teslimiyet yani. Sizi bir yaratan var, zaten o her şeyi çizmiş durumda. Tam kalple teslim olduğunuzda, her şey onun elinde artık.