Robert Kolej'i anılarından takip edeceğimiz bir diğer isim de Kaya Kaynar... Bankacılık sektörünün duayenlerinden Halis Kaynar'ın oğlu, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün efsane hocası Oya Başak'ın kardeşi, Açık Radyo'nun Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra'nın kuzeni Kaya Kaynar'ın adını duymamış olmanız normal. Çünkü Kaynar, 1960'ta henüz 18 yaşındayken çocuk felcinden vefat etmiş, geriye üstün niteliklere sahip, zeki ve yaratıcı biri olan Kaynar'ın anı defteri ve çeşitli notları kalmış. Ölümünün 50. yılında yazar Gülten Uğurlu tarafından ailesinin isteği üzerine anılarından ve tanıklıklardan özel bir biyografi çalışması hazırlanan Kaynar'ın koleje dair hatıralarını da Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan
Hayat Dersi adlı bu son derece ilginç kitaptan izliyoruz. Bu kez '50'li yıllardayız... Kaya'nın, 1954'te hazırlık sınıfına başladığı Robert Kolej'deki anılarında, okul gazetesi ve gazetenin kurucusu sınıf arkadaşı Nuri Çolakoğlu öne çıkıyor. Kaya'nın sınıf arkadaşları arasında kimler yok ki! Nuri Akgerman, Ömer Bilgin, Nuri Çolakoğlu, Şerif Egeli, Tuluy Ergörül, İzzet İncekara, Ahmet Kerimoğlu..." Okul gazetesi, bu arkadaşların hayatında önemli bir yer tutar: "Şerif Egeli, okul gazetesi için de çok çalıştıklarını hatırlıyor bugün. Egeli'nin anlattığına göre, günümüzün birçok özel televizyon kanalının kuruluşunda yer almış deneyimli televizyoncu Nuri Çolakoğlu da okul gazetesinin çıkarılması işinde onlarla birliktedir. Hiç konu sıkıntısı çekmezler gazeteleri için; her seferinde yeni bir içerikle haberlerini hazırlarlar. Kimi zaman okulda yemekhane değişir, onu yazarlar, kimi zaman da Amerikan Koleji'nden gelen kızlarla yapılan çay partisini haberleştirirler. Ömer Bilgin'in de içinde yer aldığı gazete kadrosunda asıl işlerin takipçisi ise Nuri Çolakoğlu'dur. Çolakoğlu'nun, 1957-59 dönemindeki okul gazetesinde görev tanımı 'genellikle editör' olarak geçer. Çolakoğlu, 1959'da ise
The Bosphorus adıyla bir okul gazetesi kurar. Bu günümüzün duayeni Çolakoğlu'nun kurduğu ilk yayın organıdır." Çolakoğlu bu süreci şöyle anlatıyor kitapta: "
The Bosphorus, ilk kurduğum gazetedir. Hatta onun başlığını da kendi elimle çini mürekkebi ile çizmiştim. O zaman başka okullarda 'duvar' gazetesi vardı. Bizim okulda ise çoğaltma makinesini kolla çevirerek bayağı gazete çıkarıyorduk. Son derece düzenli bir şekilde, iki haftada bir, bayağı dolu dolu, 8-10 sayfa gazete çıkarırdık. Gazetenin logosu şehirde matbaada basılırdı, kalanı da biz mumlu kâğıda basardık, takardık."