Türkiye'nin en iyi haber sitesi

METİN SEVER

Köln karşı duruyor, ya siz!

"Annem oyun oynamak istediğimizde bizi oraya yollardı. Duvarın dibine. Çünkü hem güvenliydi hem de orada kimseyi rahatsız edemezdik. Bazen topumuz duvarın öbür yanına kaçardı. Beklerdik. Top geri gelmezdi. Bir gün 'Duvar yıkıldı' dediler. Ortalık ana baba günüydü. O gün annemin çok sayıda insana sarıldığını görünce 'Ne kadar çok arkadaşı varmış' diye şaşırmıştım."
Bu cümleler, yaklaşık 50 bin Türkiyeli göçmenin yaşadığı Kreuzberg'i bize gezdiren rehberimiz Gökçen Demirağlı'ya ait. Bir çocuğun duvara ve yıkılışa dair anıları. Bir çocuğun gözünde farklı anlamları olsa da bir duvar nedir ki?
Bir yüzünde saklama, gizleme, hapsetme varsa; diğer yüzünde, tutsaklık, özlem, acı vardır. Ve sonuçta insana dair değildir. Utançtır.
Peki duvarla göçmenin yan yana gelmesi? Bu ise bir başka utanç hikayesidir. Türkiyeli göçmenler Berlin'e ilk geldiklerinde Kreuzberg'e yerleştirilmişler. Kreuzberg o tarihlerde Doğu Berlin sınırında.

Duvarın dibinde, gönülden hayli ırak bir bölge. Çünkü göçmenler gözden de uzak olsun istenmiş.

***
Çünkü dünyanın her yerinde egemenler, yani 'sarışınlar', yani 'berikiler'; 'karaşınları', yani 'kara kafalıları', yani 'ötekileri' pek fazla ortalıkta görmek istemez. 'Berikiler' veya kendini 'beriki' zannedenler için en 'makbul öteki' görünmeyendir. Ruhunuzu kaybetmenizi, dilinizi unutmanızı, hayatın içinde bir gölge gibi silik dolaşmanızı isterler. Türbanı, Kürtleri, azınlıkları, eşcinselleri düşünürseniz ne demek istediğim anlaşılır.
Lakin hayat cilvelidir. Rüzgarı her zaman muktedirden yana esmez. Biz de hayatın bu cilvesine mecnun değil miyiz?
Gün gelmiş, duvar yıkılmış. Doğu Berlin'le Batı Berlin birleşince 'itilmiş kakılmış' Kreuzberg, yeni kentin tam ortasında kalmış. Tabii ki kıymete binmiş. Şimdi ise bölgeyi göçmenlerden temizlemek için ince oyun peşindeler. Bölgede son yıllarda kiralar yüzde 200 artmış.
***

'Berikinin', 'ötekinin' görünür olmasından hazzetmemesinin ikinci örneği ise Köln'deki cami tartışması.
Hatırlayacaksınız, Köln'de merkeze yakın bir cami yapma talebi ortalığı karıştırmıştı. Pro-Köln adlı ırkçılar kıyameti kopardı. Oysa Almanya'da irili ufaklı, yüzün üzerinde cami var. Peki neden Köln sorun oldu? Çünkü bu cami büyük, merkeze yakın ve fazlasıyla 'görünür.' Çünkü bu cami, Almanları 'misafir işçilerin' artık 'ev sahibi' olduğu gerçeğiyle yüzleşmeye çağırıyor. Sarı saçlı mavi gözlü Almanların sayısı azalıyor. Artık üç kişiden biri 'kara kafalı'. 80 milyonun 16 milyonu göçmen. Milliyetçi Almanlar bu gerçeği kabul etmekte zorlanıyor. Bu gerçekle yüzleşmek yerine ırkçılığın ipine sarılıyorlar. Ancak bu gerçekle yüzleşen çok sayıda Alman da var. Almanya'nın demokratik geleneği, tarihiyle belirli düzeyde de olsa yüzleşmeyi başarmış olması topluma, yeni utanca karşı durma cesareti veriyor. Köln'de ırkçıların karşısına yine Kölnlüler dikilmiş. Sloganları ise "Köln karşı duruyor!"
Peki biz utanç verici şeylere karşı durabiliyor muyuz? Durabildik mi?

NOT: Bazı problemlerimize çok benziyor. görünen o ki, Almanya meselesi haftaya da devam edecek.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.