Son gelişmelerde en flaş isim, emekli Tuğgeneral Veli Küçük. Meclis'in kurduğu Susurluk Komisyonu'na bile gelmeyi reddetmiş ve ifade vermemişti. Oysa, Abdullah Çatlı ile telefon konuşmaları açığa çıkmıştı. Nedense o tarihte (1997) kimse, onu konuşması için zorlayamadı. 2004'te, sessizliğini bozdu ve Sabah gazetesine verdiği demeçte, "Devlet bana 'İstihbarattansın' dedi. Kabul ettim, görevimi yaptım. Pişman mıyım? Hayır, gene aynı şeyi yaparım. Ben vatanı için kendini feda etmiş bir insanım."
Veli Küçük'ün, Ergenekon operasyonunda, önde gelen herkesle ilişkisi var. Meselâ, organize suç örgütü lideri olduğu öne sürülen ve halen cezaevinde bulunan Sedat Peker'in internet sitesi Öztürkler.com'un açılışına katıldı. Hrant Dink ölmeden 5-6 ay önce, Veli Küçük tarafından tehdit edildiğini yakınlarına söylemişti. Dink, Şişli Adliyesi'nde yargılanırken, Hukukçular Birliği Başkanı Kemal Kerinçsiz ekibiyle birlikte, Veli Küçük de mahkeme salonundaydı. Çeşitli gösterilerde Kerinçsiz ile beraber hareket etti. 3 Nisan 2006'da, Türk ordusuna destek eylemine katıldı. 1'inci Dünya Savaşı sırasında, Ermenilerin öldürülmesinden sorumlu tutularak asılan Boğazlayan Kaymakamı'na destek yürüyüşünde de, Kerinçsiz'le birlikte yer aldı. (9 Nisan 2005) Bu eylemlerde, emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin de vardı.
Küçük, Dünya Azerbaycanlılar Kongresi'nin İsveç'in Stockholm kentinde yapılan toplantısına katıldı. Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan da aynı toplantıdaydı. Daha sonra Azadiya Welat adlı haftalık Kürtçe gazetede yayınlanan bir fotoğraf, bu beraberliğin delili olarak medyaya yansıdı. Kısacası Küçük, "Vatansever kuvvetlerin organizasyonunda" öne çıkan bir isimdi. Ama, yapılan işler, vatanını seven bir kişinin yapması gereken işler miydi? O başka...