Türkiye'nin en iyi haber sitesi

NAZLI ILICAK

Kan uyuşmazlığı mı?

ABD, Tayyip Erdoğan ile "ılımlı İslâm" çizgisini Türkiye'ye dayatıyor, deniliyor. Oysa, başbakan, ılımlı değil, mutaassıp bir Müslüman. Zaten bu yüzden "ılımlı" tanımına da karşı çıkıyor.
Peki, özel hayatında İslâm'ı bütün şartlarıyla ve özenle yaşayan biri, farklı alışkanlıkları olan bir camiaya nasıl bakar? Ve o camia, başbakanı kolay kolay hazmedebilir mi?
Rahatsızlık burada başlıyor. Çünkü, Batı modeline göre "çağdaşlaşmış" insanlar, giyim kuşam, davranış biçimi, kültür birikimi ve hayat tarzlarıyla kendilerini Tayyip Erdoğan'dan çok uzak hissediyor. Bence Erdoğan da, o dünyada yaşayanları tam anlamıyla benimsemiyor; eksik görüyor; Batı taklitçisi buluyor. Mutlaka, "Bakalım ahirette nasıl hesap verecekler?" diye de düşünüyordur.
Arada, işte böyle bir "kan uyuşmazlığı" var. Başörtüsünün, etrafı bu kadar germesinin altında farklı hayat tarzlarının birbirine bakışındaki sevgisizlik, isteksizlik, kimi zaman küçümseme yatıyor.
"Korkuyoruz bizi ikna et" diyenler için ne yapabilir Erdoğan? Belki neleri yapmamalı, daha doğru bir sual: Gerginliği tırmandırmamalı; sabır taşı çatlasa da basını hedef almamalı. Aksine, mesela Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök'ü çağırıp "Derdiniz ne? Neden korkuyorsunuz? Ne yaparsak endişeleriniz yatışır?" diye onlarla istişare etmeli. "Sizin gazetelerinizde çıplak kadın fotoğrafı var, karışıyor muyuz?" cümlesini ağzından hiç kaçırmamalı. Radyo Televizyon Üst Kurulu, dizilerdeki içki görüntülerini yasaklamamalı.
Kimi zaman, hayali korkular yayarak şahshesaplarını kamufle eden, kimi zaman da, rejimi bunalımda gösterip siyasi rant elde edenler karşısında gerginliği gidermek kolay değil ama, Erdoğan gene de denemeli.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.