Aralık ayının ortasında, dört günde dört şehirlik Almanya gözlemimden çıkan sonuç şu: Noel Baba mutlaka Alman olmalı! Ve bir daha hayata gelirsek, Almanya’da çocuk olalım. Çünkü yeni yıla girmeye hazırlanırken, bir ay boyunca sokaklara kurulan Noel pazarlarının (Christkindlmarkt) Avrupa’da tadını en çok Almanlar çıkartıyor olmalı... Üstelik her yer karlarla kaplı ve ısı gece -10, gündüz de -6 dereceye kadar inerken...\n\nRengarenk tezgahların kepenkleri sabah 09.00’dan itibaren aheste aheste açılıyor. Bu ritüel sırasında ne satıcılar ne de alıcılar acele ediyor. Çünkü bu görülmeye değer şenlik, karlı havalarda bile bir ay boyunca bütün canlılığıyla devam ediyor. Bazı şehirlerde kepenkler saat 20.00, bazılarında da tam 21.00’de indiriliyor. Almanlar özellikle kepenk kapatma konusunda öylesine dakik ki, eğer tezgahlardaki hediyelik eşyalar, yılbaşı süsleri ya da sıcak şarabın cazibesine dalıp giderseniz, kepenğin altında kalma riski yaşayabilirsiniz. 26 Kasım-24 Aralık arasında gerçekleştirilen bu sürprizlerle dolu ve eğlenceli Noel pazarlarının tadını çıkarmak için ABD’den Çin’e, Japonya’dan Italya’ya kadar dünyanın her ülkesinden turist Almanya’ya akın ediyor. Doğrusu Münihliler “En eski Noel pazarları bizim şehrimizde kurulur,” deseler de Nürnbergliler de “Ama en ünlüsü de bizim şehrimizde,” diyecek kadar iddialı. Bilinen bir gerçek var ki Noel pazarları geleneği, Avrupa’nın diğer ülkelerine Almanya ve Avusturya’dan yayılmış.\n\n
ROTHENBURG’DA MÜZESİ DE VAR\n\nAlmanya’da Ortaçağ’dan kalan en güzel ve ‘romantik yol’un en popüler şehirlerinden Rothenburg, surlarla çevrili. Nüfusu 12 bin olan bu küçük şehirde meydandaki saat kulesinin önündeki Noel pazarı da bir avuç kadar... Ama birkaç hediyelik eşya standı, sosis ve sıcak sarap tezgahının sadeliğine aldanmamak lazım. Çünkü hemen meydanın yanındaki sokakta, yılın 12 ayı açık olan Noel Müzesi (Kathe Wohlfahrt) yer alıyor. Müzeden içeriye adım atar atmaz sizi önce 5 metre yüksekliğinde, ışıl ışıl bir Noel ağacı karşılıyor. Müzenin bir bölümünü, oyuncak ve hediyelik eşyaların zaman içindeki değişimini anlatan örnekler oluşturuyor. Binanın diğer bölümlerinde ise binlerce hediyelik eşya sergileniyor. Gerçekten aralarından seçim yapıp, almak da kolay değil, Japon turistlerle yarışmak da... Zaten Almanlar arasında da “Noel Baba bile buradan alışveris yapıyor!” şeklinde eğlenceli bir inanış var.\n\n
AUGSBURG’UN SEMBOLÜ KOZALAK\n\nBir şehrin kurucusu Sezar, sembolü de kozalak olursa, hakkında ne kadar çok efsane yaratılabileceğini bir düşünün. Roma döneminden sonra Hıristiyanların hakimiyetine giren Augsburg, küçük ama bir o kadar etkileyici bir Ortaçağ şehri... Klasik müziğin dahi bestecisi Mozart’ın babasının doğduğu ve 18 yaşına kadar yaşadığı şehir olduğu için Mozart da konserden konsere koşturup dururken sık sık Augsburg’a uğrarmıs. Şair, oyun yazarı ve yönetmen Bertolt Brecht de yine bu şehirde doğmuş. Tarihi belediye binasının önünde kurulan Noel pazarı, öğle saatlerinden itibaren yerel yemeklere eşlik eden tarçınlı sıcak şarap (Glühwein) kokuyor.\n\n
NÜRNBERG’DE ZENCEFİLLİ KURABİYE YENİR\n\nNeo Rönesans dönemi ressamı Albrecht Dürer’in 500 yıllık müze evi, ne de Hitler’in Nazi soykırımının yargılandığı ünlü Nürnberg mahkemeleri anıları... Yılın bu döneminde Nürnberg’in kalbi adeta Noel pazarları için atıyor. Şehirde 17. yüzyılın başlarına tarihlenen Noel pazarları, bugün artık birden fazla yerde kuruluyor. Tarihi şehrin başlangıç noktasındaki en büyük pazar yerinin çevresindeki dükkanları da Noel heyecanı sarmış durumda. Bu pazarlar arasında en orijinal olanlarından biri Nürnberg’in dünyanın çeşitli ülkelerindeki kardeş şehirlerine ait tezgahlar... Alaska’dan İtalya’ya, İskoçya’dan Polonya’ya kadar birçok ülkeden seçilen kardeş şehirlerden bize en tanıdık geleni tabii ki Antalya oldu. Çeşitli el yapımı hediyelikler, nazar boncukları tezgahta sıralanmış. Nürnberg’de yaşayan iki kızkardeş de dönüşümlü olarak bu tezgahta nöbet tutuyor. Nürnberg’e gidip de 14. yüzyıldan beri aynı formülle yapıldığı bilinen harika zencefilli kurabiye (Lebkuchen ya da diğer adıyla gingerbread) yemeden dönülmez. İçinde zencefil, tarçın, badem ve balın yanı sıra birçok baharat var. İsteyen kahve, isteyen de sıcak şarapla yiyor.\n\n
En romantik pazar İngiliz Bahçesi’nde\n\nBavyera Eyaleti’nin başkenti Münih’te Noel pazarları geleneği 14. yüzyıla kadar uzanıyor. O tarihlerde tuz ve yiyecek satmak amacıyla kurulan sokak pazarları, daha sonra hediyelik eşyalar, yiyecek ve içeceklerin satıldığı Noel pazarlarına dönüşmüş. Münih’te, en büyüğü eski belediye binasının önü olmak üzere birden fazla Noel pazarı kuruluyor. Meydana (Marienplatz) yerleştirilen 30 metre yüksekliğindeki görkemli çam ağacı, daha uzaktan fark ediliyor. Saat tam 17.30’da belediye binasının balkonuna çıkan koro ve orkestra, Noel şarkılarını seslendiriyor. Meydanda biriken kalabalık, sıcak şarap ve sosisli sandviçleriyle bu resitalin tadını çıkartıyor. Soğukta üşüyüp, bir restoranda yemek yemek isteyenler için Ratskeller’in mutfağında, balkabaklı ya da patatesli çorbalar her daim hazır.\n\nMünih’teki en romantik Noel pazarı, 200 yıl önce yapılan İngiliz Bahçesi’ndeki olmalı. Romantik dönem sairi Rainer Maria Rilke ve Nobelli yazar Thomas Mann’ın da ağaçlarının altında oturduğu bilinen İngiliz Bahçesi, şehir merkezinden kuzeye doğru uzanan 4.5 kilometrelik bir alana yayılmış durumda. 200 yıl önce Avrupa’da Çin modası varken, burada da önce bir Çin kulesi inşa edilmiş, sonra da etrafında Noel pazarı kurulmaya başlanmıs. Yazın yemyeşil çimlerle kaplı haldeyken yürüyüş ve piknik alanı olarak kullanılırken, kışın bu aylarında karlarla kaplı olunca neredeyse güzel bir dağ atmosferi oluşmuş.\n\n \n\n
Figen YANIK