BAŞLARININ ÜZERİNDE DÜNYAYI DÖNDÜRENLER
Onlar, hiperaktifler. Güç gerektiren zor hareketler yapıyor, tehlikeli şovlar gerçekleştiriyor.
Onlara 'B-Boy' deniyor. Sokağın ortasında oldukları yerde geriye takla atabiliyorlar. Ya da ellerini değdirmeden kafalarının üzerinde dakikalarca dönebiliyorlar.
Bu bir ifade tarzı, bir yaşam tarzı ve isyan... Bu kültürü Türkiye'de de yaşatmayı görev edinen, Türkiye'nin breakdance akımını başlatanlardan biri olan Bora Günebakan'la dansı üzerine konuştuk.
- Breakdance alanında Türkiye'de en eskilerden, ilklerden birisiniz. Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?
- Dansa 1989 yılında başladım.
Breakdance'a bir yıl sonra geçtim.
O yıllarda Türkiye'de biz bunu breakdance adı altında yapmıyorduk. Vanila Ice'ın kliplerinde gördüğümüz bir danstı daha çok. Öyle başladık; şimdi 2010 yılında bu işte 20. yılımı dolduracağım. Türkiye'de ilklerden biriyim ve hâlâ aktif olarak dansçıyım.
- Hayatınız bunun üzerine kurulmuş artık. Mesleğiniz bu olmuş diyebilir miyiz?
- 2000'den beri bu işten para kazanıyorum. 2000'den önce düzenli bir işim vardı. Ama sonradan tamamen bu sektöre geçtim. Yaz sezonu boyunca grubumla tatil köylerinde çalıştım.
Antalya'da yaz mevsimi çok yoğun geçiyor. Şu anda İstanbul'da çalışıyoruz. Burada işler daha iyi.
Klip çekimleri olsun, konserler olsun, grubumuz devamlı koşturmaca halinde.
- Grubunuzdan bahseder misiniz?
- Beş kişilik bir grubuz. Benim takma adım Borisrock. Serdar Karaman, Lexx; Yavuz Topuz, Risk-One; Ozan Karabağ, Lilozzy; Ferhat Düz, Fero ismini kullanıyor.
Hem sağlam kişilikli hem de bu işi gerçekten iyi yapan yetenekli dansçı arkadaşlarla çalışıyoruz.
Grubumuzda hiçbir zaman 'oldu!' demeyiz. Hâlâ kendimizi geliştiriyoruz. 33 yaşındayım ve hâlâ yurtdışına gittiğim zaman workshop'lara gidiyorum ki bu kapasiteyi daha da yükseltebileyim.
- Peki grup olarak yarışmalara gidiyor musunuz?
- Tabii ki. En son 2007 yılında Türkiye Şampiyonu olduk.
Marmaris'te, Underground Base Vol 1 ismiyle bir yarışma düzenlenmişti. Ondan sonraki yarışmalara girmedik. Ama devamlı bu ortamların içerisindeyiz.
ZOR OLDUĞU İÇİN YAPIYORUM
- Breakdance zor bir dans türü... Neden tercihinizi bu yönde kullandınız?
- Zor olduğu için seçtim. İnsanların kolayca yapamayacağı bir danstır bu. 1984 yapımı
Breakin' filmi vardı. TRT'de yayınlandığında çok ilgimi çekmişti. Ama ilk izlediğimde bu şekilde dans edeceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. Şaşırıyor, "Ya bu adam fizik kurallarına aykırı hareket ediyor!" diyordum. Olayın mantığını anlayamamıştım. Sonradan nasıl olduysa, kendimi dansın içinde buldum. Zor bir dans olduğu için onun verdiği haz başka bir şey.
Mesela başınızın üstünde döndüğünüz zaman onun verdiği duygu bambaşka bir şey.
- Hep merak etmişimdir. O baş üzerinde dönme hareketini yaparken sizin de başınız dönüyor mu?
- Hayır, hayır. İnsan zamanla alışıyor. Çok hızlandığımız zaman hafif bir baş dönmesi oluyor. Onu da ayağa kalktığımız zaman hemen üzerimizden atıp normale dönüyoruz. Başımızın dönmesini kendimiz durdurabiliyoruz yani.
- Breakdance'ın öğrenim süresi uzun ve zor aşamalar, sıkı kurslar gerektiriyor sanırım... - Bu iş aslında sokakta öğreniliyor.
Amerika'da da, her yerde böyledir.
Ama artık dans kurslarında da bunun eğitimi veriliyor dünyada.
- Peki ya Türkiye'de?
- Ben bu sezon, öğrenci azlığı yüzünden kursa ara verdim. Ama bir dans akademisinde iki yıl üst üste breakdance öğretmenliği yaptım.
Breakdance, azim isteyen bir şey. Çok uzun zaman çalışmayı gerektiriyor. İnsanlar diğer danslar gibi kolay zannediyor. Kimileri, "Ben bir ay eğitim alsam bu işi hallederim!" düşüncesiyle geliyor.
Ama bunun olmayacağını anlayınca hemen dersi bırakıp gidiyorlar. Türkiye'de hiphop ortamlarında breakdance dersleri pek tutulmuyor. İzmir'de var, Ankara ve İstanbul'da, Bursa'da var ama katılımlar çok düşük...
Ama bu kurs hiphop dans kursu olunca ilgi artıyor.
AMAÇ, EN İYİ OLMAK!
- Hiphop dansıyla breakdance farklı şeyler mi?
- Hiphop dansı, son yıllarda çıktı. Bu dansın adını böyle koydular. Artık dünyada da bu böyle sanırım. Bu iki dans arasındaki fark şu: Hiphop dansı güce dayalı değil. Oysa breakdance, daha çok akrobasi demek.
- Breakdance açısından dünyanın en iyi ülkesi hangisi?
- Bu iş Amerika'dan çıktı, kökü onlarda. Almanya'da düzenlenen büyük bir yarışmada gruplar geliyor, marifetlerini gösteriyor.
Finalde en iyi dört ülkeyi yarıştırıyorlar. Bu kapışmadan son yıllarda en çok Kore galip çıkmaya başladı. Geçen sene nasıl olduysa Ruslar kazandı. Genel olarak dünyanın en iyilerini sayacak olursak: ABD, Kore, Fransa, Rusya derim.
- Siz o yarışmalara katılabiliyor musunuz?
- Bizim seviyemiz henüz o yarışmalara katılacak kadar gelişmiş değil. Aslında iyiyiz, tamam... Ama o yarışmaya katılmanın da belli prosedürleri var. Ön elemelerden geçiyorsunuz. Kafanıza göre olmuyor yani.
- Grupların birlikte çalışmaları zor olsa gerek.
- Evet, herkes farklı illerde yaşadığı için bir araya gelmek zor.
Bireysel düşünen de çok var. İyi yapılan şeyleri insanlar devamlı kıskanır. Bunların yanında tabii ki iyi gruplar da var. Yurtdışında yarışmaya bir Koreli grup geldiyse ve bunlar sekiz kişiyse, sekizi de çok iyidir, hiç hatasız dans ederler.
Ülkemizde ise henüz durum bu değil. Mesela bir Türk breakdance grubu var diyelim. Bu grupta mutlaka hareketlerini hatalı yapan biri çıkar. Altı kişiyse grup, mutlaka iki kişide problem vardır. Bizim amacımız ise grupta herkesin en iyi olması.