- Yeniden bir aşk yaşamaya şaşırmıyor musunuz?
- N.B: Bu aşkı diğerinin yerine koymuş değilim ki. Burada terk etmiş bir sevgiliden bahsetmiyoruz. Sonsuz yolculuğa çıkmış bir sevgiliden bahsediyoruz. Öyle bir sevgiden sonra yalnız kalındığında, onun yerine birini koymak ya da onun aşkının yerine bir aşk bulmak kadar yanlış bir şey olamaz. Gidene de yeni seçilen sevgiliye de çok büyük hakaret olur. O anılarımın baş tacıdır, duygusu kendi içinde oradadır. O ayrı bir zaman dilimindedir. Yeni bir milat başlamıştır.
- 'Güvenilir bir limandı ilişkimiz,' demiştiniz Pamir Bezmen'le olan evliliğinize. Tolga Savacı ile yaşadığınız aşkı nasıl tarif edersiniz?
- N.B: Tolga'ya da çok büyük güvenim var. Daha yeni ilişkimiz. Hayatımızın içine birbirimizi ne kadar alabileceğimizi zaman gösterecek. Ama şu an Tolga'nın dürüstlüğü bana büyük bir güven veriyor. Ayakları yere basan, özgüveni olan bir insan, birbirimizin geçmiş yaşamına çok büyük bir saygımız var. Çünkü Pamir'den sonra beni taşımak da kolay değildir bir erkek için. Hayatında o kadar büyük bir aşk ve sevgiliden sonra hayatıma girecek erkek için hakikaten zordur. Tolga, bana güven aşılayan, dürüst, zarif, centilmen bir insan. Şu an onun tadını çıkarıp, onun verdiği huzurun keyfini almaya bakıyorum.
- Savacı kitabınızı nasıl buldu?
- N.B: Kitabı daha okuyabildiğini sanmıyorum, onun da projesi var, çok yoğun.
-
Kendinizi seven bir kadınsınız. Romanlarınızda hissedilen bir duygu bu. Sizinle olan erkek nasıl bir olmalı?
- N.B: Beni tamamlasın diye erkek seçmem hayatımda, onu çok büyük hata olarak görüyorum. İnsan kendi tamam değilse, onu başka kimse tamamlayamaz. Kendimi çok seviyorum. Sahiplenip ilan edeceğim, mertçe arkasında durabileceğim bir aşkı hissedene kadar önce, yüreğimin yarısı gitmiş gibi hissettiğim evreyle başa çıkıp kendimi kazanmaya çalıştım. İhtiyaç olarak bir erkeği istemekten çok, sadece sevgim ve seviştiğim için bir erkek seçeceğim zamanı bekledim. Yoksa kolumu tamamlasın, kanadımı kaldırsın, uçursun beni, diye bir insan bekleyerek yaşayamam. Hiç bana göre bir şey değil. Allah'a şükür çok büyük zenginliğim çocuklarım, gelinim... O kadar birbirimize kenetlendik ki Pamir'ciğimden sonra. O bambaşka bir şey, hiçbir şeyle kıyaslanmaz. Ama diğer taraftan hayatı paylaşmak adına, bir yanımda elini tutup beraber sarılacağım sevgilim olsun isterim ben.
- Savacı'yla yaş farkı takıntınız oldu mu?
- N.B: Takıntım olsa başlamazdım zaten. Pamir benden 18 yaş büyüktü. Sevdiğimle çok çabuk onun ruh halini de paylaşabilecek, kendi ruh halimi de ona aşılayacak kadar sevgiyi derin hisseden bir insanım
. Birisini hayatımda istiyorsam, onunla her farkın farksız hale gelmesini sağlayabilirim.
- Kitabınızın tabuları kıran bir tarafı da var.
- N.B: Bazı ezberleri bozmak lazım, ona inanıyorum. Yalnız kadının, dul kadının, nasıl yaşaması gerektiği üzerine onun haricindeki insanların karar vermesini hiç anlamıyorum ben. Kadın üzerinde son derece baskı var. Bu kırsal kesime ait falan da değil. Gördüm ki, esas ağırlık şehirli, kültürlü dediğimiz kadınlarda. Şimdi hür iradesiyle yaşamı kendine ait yaşayabilen bir kadını destekleyen kadınlar, kendindeki kuvveti bilen kadınlar. Burada kadının, her şeyiyle kendisine ait olmasından yanayım. Beyniyle, yüreğiyle, ruhuyla, tenselliğiyle, seçimleriyle... Başkaları için yaşayan bir toplum, başkaları üzerinde de bir yönlendirme hakkı olduğunu zannediyor. Bu kitapta özellikle yalnızlığı ve toplumun baskısı altında kendini hisseden kadınlara o mesajı vermek istiyorum. Kendinize ait kalın, kendi kararlarınızı kendiniz verin, sizi kimse yönlendirmesin. Bir de hep söylediğim şu: İstediğiniz kadar âşık olun, istediğiniz kadar sevin ve verin, ama içinizde hep kendinize ait bir şey kalsın. Yalnız kaldığınızda kendinizi taşıyacak bir tarafınız olması lazım.
OKURUM, CESARETİMİ SEVDİ...
- 'Kitabımda anlattığım başıma geldi,' diye şaşırmadınız mı? Amber de kendisinden 10 yaş küçük erkekle aşk yaşıyor..
- N.B: Orada yaş farkını söylemiyorum, çok küçük diye anlatırım. Yaş belirtmem. İnşallah bizimkisi gönderilmeyen aşkın tersi olur. Nitekim bugün yaşadığım şey, onların hiçbirine benzemiyor.
- Siz nasıl buldunuz annenizin son kitabını?
- P.C.B: Henüz okumadım. Ama Bizim Gizli Bahçemiz'i okurken, 20 tuvalet kâğıdı rulo, iki çarşaf falan kirlettik. Öyle ağladık yani... Bazen gözümüzün buğusunu dinlendiriyorduk kitabı koyup, çünkü arka arkaya kuvvetli duyguları yazdığı için, gözümüzü dinlendirip, tekrar ağlıyorduk
- Kitapta çok cesur sevişme sahneleri var. Bir öncekinde de vardı. Tepki alırım, diye tereddüt ettiniz mi?
- N.B: Olmayan bir şeyi anlatmıyorum ki, yüksek sesle okunmayacak tek kelime yoktur benim o sahnelerimde. Otosansürüm hiç yok. Yaşamını da, düşündüğünü de, cesurca söylemekten yanayım. O korkularla zaten bunları yazmam mümkün değil. Okurum cesaretimi sevdi. Eleştirmiyorlar. Erkek okurlarımdan da büyük destek aldım ve sanırım erkek okur sayısını artırdı bu kitap.
- P.C.B: Erkekler diyor ki, 'Okudum, hayata bakışım değişti,' kadınlar diyor ki 'kocam okudu ve bana bakışı değişti.'
- Şaşırtan bir yorum oldu mu?
- N.B: Ben şaşırmayacağım yaşa geldim. 56 yaşındayım. Her yaşımı o kadar güzel aşkla ve dolu dolu yaşadım ki, zorlukları da birbirimize kenetlenerek atlattık. Bizim ailemizde sevgi adeta organik, aramızda dolaşan canlı gibidir yani. O hep oradadır. Hissederiz onu. Dolayısıyla ben bu kadar seneyi her bir yaşımın hakkını vererek, her birinin içinden en güzelini çıkararak, yaşadım.
TOLGA DA BEN DE OLGUN, BAĞIMSIZ İKİ İNSANIZ
- Siz şanslı kadınlardan birisiniz. Hem çok sevilmişsiniz hem çok destek olunmuş size...
- N.B: Pamir hep yolumu açık tuttu. Kendimi geliştirmem konusunda bana hep müsaade etti. Kendimi ispat etmeme izin verdi.
- P.C.B: Ki buna yazarlık konusu da dahildi. Annem ilk kitabını yazdığı zamanlar... Kitap yazınca ne yaparsın? Bunu yayımlayacak birilerine bakarsın ve kimse bunu yayımlamaya yaklaşmadı.
- N.B: Nermin Bezmen diye bir kadın roman yazmış, okumadılar bile...
- Kim yayımladı ilk kitabınızı?
- P.C.B: Biz, kendimiz. Babam yayınevi kurdu. Ve hâlâ o kitapları çıkarmaya devam ediyoruz. Nermin Bezmen'den yazar olacağını, sosyeteden yazar olacağını kimse pek ihtimal vermedi. 'Aman,' dedi babam 'kendi işimizi kendimiz yaparız.'
- N.B: İlk kitap, tecrübe yok, dağıtımcı tanımıyoruz. Hepsi bize yabancı... Ona rağmen o kitap bestseller oldu. Yani böyle ezber bozmak istedik. Bugün 'Benim özel hayatımla kitap üst üste geldi,' dedim ya. Çekinmeden, özellikle sorulduğu zaman tekrarlıyorum. Çünkü yazdığım ve anlattığım kadınlarla durduğum yer aynı. Neye inanıyorsam, onu yazıyorum. İnandığım gibi yaşıyorum ve inandığım gibi bir şeyi de ayıpmış gibi saklamak bana çok ağır geliyor. Dolayısıyla benim bugün yaşadığım şeyde tabu olan bir durum da görmüyorum: Burada tabu olan tek şey, benim çok sevdiğim bir erkeğin sonsuza yolculuğundan sonra tekrar sevebileceğimi ilan etmiş olmam. Toplum için tek tabu olan şey bu. Yoksa benim bugün hayatımdaki kişi de, ben de bağımsız, olgun yaşta, kimseyle ilişkisi olmayan insanlarız...
- Geçen yaz TRT 2'de yaptığım Boğaziçinden programına, ağustos ayında birer gün arayla konuğum olmuştunuz. Bu ilişki yok muydu o zaman?
- N.B: Hayır, o tarihten aylar sonra tanıştık biz... O da hayatında yepyeni bir kapı açıp, sıfırdan başladığı bir dönemde benimle karşılaştı. Tolga'yı kabullendiğim dönem kimseyi içime almayı düşünmediğim bir dönemdi. Benim defalarca düşünüp, sonunda gitmeye karar verdiğim bir davetti. Tamamen sürpriz bir şekilde ikimizin de yeni birine hazır olmadığı bir zamanda girdik birbirimizin hayatına. Bu da bizim kendi dışımızda bir kurgu demek. Tolga ile beraber olduğumu ilk günden beri çocuklarıma anlattım.