Eğitim
hayatı boyunca yabancı dil öğrenebilmenin en önemli şartlarından biri aslında o dili işitip, konuşabilmektir. İstediğiniz kadar öğrendiğinizi zannedin, eğer her gün pratik yapamazsanız, kâğıt üstünde öğrendiğiniz bir yabancı dille, yurtdışında zorlanırsınız. Uzun yıllar basın sektöründe çalışan, daha sonra kitap editörlüğü yapmaya başlayan Mürsel Sezen de bu eksikliği kendi hayatında hissedince, bir grup oluşturup, bir türlü istediği düzeye getiremediği İngilizcesini, sıkıcı olmayan bir yöntemle ilerletmeye karar verir. Haftada bir akşam, isteyenin katılabileceği bir grup kurmanın akılcı olacağını düşünerek, 'İngilizce geyik sınıfı' adını verdiği etkinliği kimlerle paylaşabileceğini araştırmaya başlar. Daha önce yürüyüş programlarına katıldığı Rotam grubunun üyelerine gönderdiği bir mail'le de bu amacını duyurur. Katılımcı sayısı her hafta değişse de çarşamba buluşmalarına gelenlerin hem yedikleri yemekten zevk aldıkları hem de eğlendikleri belli oluyor. Üstelik yemekten sonra da Scrabble oynayarak kelime bilgilerini artırırken ifade konusunda da rahatlık yaşıyorlar. Yanlış yapma ve zayıf not alma korkusu yaşamadan İngilizce konuşmanın, unuttuklarını hatırlamanın keyfini çıkartan grubu bir araya getiren Mürsel Sezen, çok dil bilenlere her zaman hayranlık duyduğunu anlatıyor: "Dil bilme konusunda şanslı bir aileden geliyorum. Bulgaristan göçmeniyiz. Annem beş, babam yedi dil biliyor. Ben sekiz yaşındayken Türkiye'ye geldiğimizde annem geçerli dilin İngilizce olduğunu düşünüp, iki yıl boyunca öğrendi. Günde 12 saat kendi işinde çalıştığı halde bir de İngilizce öğreniyordu. Evin her yerinde kâğıtların üstünde İngilizce sözcükler yazılıydı. Ama ben İngilizceyi hiç sevmedim. Sonra İspanyolcaya merak sardım ama onu da tam sevemedim. İngilizcenin kolay bir dil olduğuna karar verdim. İngilizceyi öğrenme konusunda içimde hep bir mücadele vardı. Neden konuşma grupları oluşturmuyoruz, diye düşündüm. Çünkü çevremde de istediği halde İngilizceyi beceremeyen çok kişi vardı."
HER DÜZEYDE OLAN KATILABİLİR
Sezen önce bir arkadaşıyla Rotam grubunun doğa yürüyüşlerine katılıp, yürüyüş sırasında da kendi aralarında İngilizce konuşmayı dener. Sonra bu grubu genişletmeye karar verip, 'İngilizce geyik sınıfı' etkinliklerini başlatır. Şimdi de bu renkli sınıfın bir başka benzeri olmadığını düşünüyor: "Bu gruptakiler, aktiviteleri çok seven insanlar. O yüzden yemekli buluşmalara katılımın çok olacağını düşündüm. İstanbul'da da hep yeni açılan yerleri merak ederiz ama tembellikten gitmeyiz. Ben de hem değişik mekânları ve tatları keşfedelim hem de birlikte İngilizce pratik yapalım istedim. İngilizceleri hangi düzeyde olursa olsun isteyen herkes katılabilir. Amacımız İngilizceyi gündelik hayatın içine sokmak. 'Ben gelmek istiyorum, ama acaba konuşabilir miyim?' diyenler oluyor. Hiç önemli değil. Zaten konuşabilmek için bir araya geliyoruz. Herkesin İngilizce öğrenmek konusunda farklı yöntemleri var. Ben yabancı dizileri izlemeyi tercih ediyorum, bir başkası kelime ezberliyor. Ama hayatın her alanında kullanabilmemiz gerekiyor. Boş şeylerden konuşmaktansa bilgimizi artırıyoruz." Amaç İngilizce, yemek bahane gibi görünse de bir hafta Japon bir hafta Hatay lokantasına giderek, gurme meraklarını da geliştiriyorlar. Sezen, gruba İngiliz ve Amerikan katılımcılar da beklediklerini söylüyor: "Yabancı arkadaşlar sayesinde hem İngilizcenin farklı telaffuzlarını hem de düzgün şekilde kullanışını öğrenebiliriz."
SERAP ALTIN (Ekonomist)
"Aslında İngilizcem iyi düzeyde. Çünkü üniversiteden sonra bir yıl İngiltere'de kaldım. Ama Türkiye'ye döndükten sonra kullanmadıkça unutuluyor. Bu grupla da hem yeni arkadaşlar edindim hem de İngilizce konuşma imkânı buldum. Değişik tatlar da deneyeceğim."
AHMET OLGUN (İnşaat mühendisi)
"İstanbul Teknik Üniversitesi'nden mezunum. İngilizcem iyi olduğu için de muaf oldum ve üniversitede İngilizce eğitimi almadım. İş hayatında ise İngilizceyi çok fazla kullanmayınca giderek unutmaya başladım. Bu grubu duyunca her toplantısına katıldım. Yararlı olacağından eminim."
MUSTAFA UZYARDOĞAN (İnşaat mühendisi)
"İngilizcem ileri düzeyde, ama günlük hayatta da kullanmak istedim. Bütün toplantılara katılıyorum. Hem değişik yemeklere de meraklıyım. Kelime oyunlarının da dil öğrenirken çok etkili olduğunu düşünüyorum."