Yüzde 100 bursla Harvard Üniversitesi psikoloji bölümüne kabul edildiğinde yaptığımız röportaj sırasında tanıdım Ece Hakim'i. Yetenekli oyuncu psikoloji eğitimi alacağı için heyecanlıydı. Aradan yıllar geçti, üniversiteyi bitirdi, tezini yazdı. Bu kez kendisiyle mail üzerinden röportaj yaptık.
- Boston'da, dünyanın en saygın üniversitelerinden birinde eğitim görüyorsunuz. Öğrencilik nasıl gidiyor?
- Ben çok küçük yaşta oyunculuğa başladığım ve ailemden uzakta tek başıma vakit geçirmeyi öğrendiğim için, yabancı bir ülkeye alışmam çok da zor olmadı. Dört yıl boyunca hayal edebileceğimden çok daha fazla şey öğrendim, hem okuduğum alanlara, hem de kendime ve hayata dair.
- Pandemide kendinizi çaresiz hissettiğiniz, bunaldığınız zamanlar oldu mu?
- Özellikle hem Türkiye'nin hem de Amerika'nın sınırları kapattığı dönem oldukça zordu. Tüm Amerikalı arkadaşlarım ailelerine, evlerine dönerken ben Amerika'da ailemden ve evimden uzakta tek başımaydım. Neyse ki, başka uluslararası öğrenciler de vardı. Onlarla arkadaşlık kurduk, birbirimize aile olduk, diyebilirim. Ayaklarım üzerinde durmayı öğrenmek açısından önemli bir deneyimdi benim için.
- Böyle zamanlarda kendinizi motive etmeyi nasıl başardınız?
- Ben çok optimist bir insanımdır. Bu yüzden bir şeylerin yoluna gireceğine olan inancım hep çok yüksektir. Girmiyorsa da bundan öğrenmem gerekenler olduğuna çok inanırım. Amerika'da yalnız kaldığım bu süreci, yetişkin olmayı öğrendiğim bir dönem olarak gördüm. Yemek yapmayı, yabancı bir ülkede bir eve çıkmayı, kira ve fatura ödemeyi öğrendim.
- Yüksek lisans tezi olarak seçtiğiniz konu önemli bir sorun. Bu konuda tez hazırlamaya nasıl karar verdin?
- Ben uzun zamandır dilin insan zihnini nasıl şekillendirdiği konusuna ilgi duyuyordum. Harvard'a başvururken yazdığım kompozisyonlardan biri İngilizce ve Türkçe oyunculuk yapmak arasındaki fark üzerineydi ve insanların bazı duyguları yalnızca ana dillerinde tam anlamıyla hissedebildiklerine inandığımı yazmıştım. Amerika'ya geldiğimde hayatımı yabancı bir dilde yaşamaya başladığımda dilin günlük hayatımdaki etkisine olan duyarlılığım arttı. Instagram'da tezimi paylaştığımda bu kadar ilgi gösterileceğini tahmin etmemiştim. Paylaşma sebebim bunun bir gelenek olmasıydı. Harvard'da tez yazan her öğrenci Harvard'ın en büyük kütüphanesi olan Widener önünde fotoğraf çektirir.

OYUNCULUĞA DEVAM
- ABD'de oyunculuğunuzu geliştirme fırsatı bulabildiniz mi?
- Evet, Harvard'da oyunculuk yapmaya devam ettim. Toplamda yedi oyunda rol aldım. Hatta arkadaşlarımla beraber ikinci yılımın sonunda bir Avrupa turnesi organize edip İstanbul'da Sofokles'in Elektra adlı oyununu sergiledik. İnanılmaz keyifli bir deneyimdi, arkadaşlarıma ülkemi ve kültürümü tanıtma fırsatı elde etmiş olmak beni çok mutlu etti.
- Bundan sonrası için kariyer planlarınız neler?
- Bundan sonrasında vaktimi Türkiye ve Amerika arasında ayırıp her iki yerde de oyunculuk yapmak istiyorum. Amerika'daki oyunculuk sektöründeki rekabet Türkiye'dekinden çok daha yüksek, bu yüzden benim için zorlu bir süreç olacak. Ancak menajerim Gaye Sökmen'le de bu konuyu konuştuk. Her ikimiz de ne kadar zorlu olursa olsun Amerika'da şansımı denemem gerektiği kanaatindeyiz. Psikoloji okumak çok keyifliydi, araştırma yapmak da keza öyle. Ancak şu an için bu alanda çalışmak gibi bir planım yok.