Çarpıcı bir kitap ismi değil mi, Dış Güzellik Yasaklansın Ruh Güzelliğine Geçelim...? Bence öyle. Herkesin dış güzelliğiyle varlık göstermeye çalıştığı bu günlerde sanki bir reçete gibi. Okudukça bizde açılımlar yapacak, zihnimizi aydınlatacak gibi. Birden bire, dış güzelliğimizden vazgeçip içimize dönüş vaadi gibi. Ama yazarı Yasemin Sakallıoğlu'nun, kitabın ismindeki kadar iddialı bir vaadi yok. Bir roman eşliğinde içimizden bir kadını anlatıyor. Kara mizah olarak adlandırıyor romanını Sakallıoğlu. Peki kara mizah tarzındaki bu romana imza atan kadın nasıl biri?
Biraz yazarımızdan söz edelim... Instagram'da beş milyon takipçisi olan, sürekli kapalı gişe satan Doğru Koca Nasıl Seçilir? isimli stand-up gösterisi ile Türkiye'nin, hatta Avrupa'nın dört bir yanını gezen, 16 Eylül 2021'de bu gösteriyle Türkiye'de bir ilki gerçekleştirip Harbiye Cemil Topuzlu Sahnesi'nde stand-up yapan ilk kadın komedyen unvanına sahip olan biri. Yani onun işi güldürmek.
Dış Güzellik Yasaklansın, Ruh Güzelliğine Geçelim adlı kitabı üç yıllık hayalinin ürünü. "Kendi kendine aldığım notlarının birikimi, onların bir kadın hikayesine dönüşmesi" olarak tanımlıyor romanını Yasemin Sakallıoğlu. İsmi olmayan bir kadını, bir anlamda içimizden herhangi birini anlatıyor. Bu kadın, aşık oluyor, evleniyor, eşinin ailesiyle ve kendi ailesiyle hepimizin yaşadığı gibi sıradan şeyler yaşıyor. Ama iç sesi, bu yaşadıklarını yorumlarken kendine karşı mizahi ama biraz acımasız.

Aslında Yasemin Sakallıoğlu'ndan izler taşıyor bu roman kahramanı. Onun gözlemleri, onun yaşadıklarından kesitler var. Dramatik denebilecek bir hayattan bir komedyen yaratan bu kadının anlattığı karakter elbette bir yandan üzüyor ama güldürüyor da... Biz de Sakallıoğlu ile yeni kitabını konuşmak için bir araya geldik:
- Kim bu kadın, ne zamandır içinde senin?
- Bu kadın yıllardır içimde. Etrafımda gözlemlediğim her kadının probleminin yetersizlik olduğunu keşfettim. Yani başka kadınlara bakarak, kadınlar üzerinden kendimizi rekabete sokup, o rekabette devamlı yenildiğimizi anladım. Belki de yenilmeyi seçiyoruz, ya da savaşmayı seçiyoruz? Dış görünüşümüz üzerinden neden savaşıyoruz? İlk bakıştaki güzellik gelip geçicidir, kalıcı olan onun yanına koyduğun süsü püsü, yani halin tavrın, söylediklerin... Güzelliğin paket olduğunu insanlara göstermek istiyorum, bunun içinde karakter, duruş da var.
- Bu anlamda sıkıntı yaşadın mı peki?
- İlkokulda yaşadım. Beşinci sınıfta yaşattıkları için ilkokul öğretmenime selam olsun, kendini hiç affetmesin. İlkokul biterken fotoğraf çektirilir ya, ben de o gün bir taç takmıştım. Çok güzel bir kız çocuğu değildim ama... Sınıfta herkesin karnesi verilirken, başımda tacımla çıktım tahtaya, o öğretmen "Bu arkadaşımız da güzel olmaya çalışmış" demişti. O aşağılama bende o kadar yer etmiş ve travma yaratmış ki, yıllar sonra terapide çıktı bu ortaya. Geçen gün yeğenim, "Hala, ben çok güzel değilim" dedi. Bunu söyleyen kişi dokuz yaşında. Çocuk yaşta bize bunlar hissettiriliyor.

BEN ARABAMLA KONUŞUYORUM
- Çocukken görmediğin değer, seni şekillendiren şey sanki...
- Çocukken değer görmüyorsan, bu değeri hak etmediğini düşünüyor insan. Dikkat çekmek için daha da güzel olmam gerekiyor diye kodluyor. Belli bir süre sonra güzellik bize zehir gibi aslında. Güzel olduğun halde hâlâ değer görmüyorsan, güzelliğine de küsüyorsun. Hayatın bana geç verdiği her şey için çok teşekkür ediyorum çünkü kıymet biliyorum. Mesela ben yurt dışına 34 yaşımda işim sayesinde çıktım. Doymuş olabilirdim bunlara. Bunları çok önceden yaşasaydım bu kadar heyecanlanmazdım her şeye. Geç gelmesi beni çok heyecanlandırıyor. Hayat 'keşke'lerle yaşanmıyor. Şimdi araba kullanmaya başladım, ilk arabamı yeni aldım. Ama o arabayla konuşuyorum. Onu okşuyorum, "Sen ne kadar tatlısın, birbirimize iyi geleceğiz, seni hiç satmayacağım, sen benim ilk arabamsın" diyorum. Çünkü o kadar zor elde ediyorum ki her şeyi. O artık benim için maddeden çıkıyor.
- Herkes her şeyi çabuk elde etmek istiyor...
- Gösteriye çıkmadan salya sümük ağlarım ben. Çünkü duygulanıyorum. Yaşadığım şeyler, dışarıdan bakılınca kolay ama bana sorun. Bir kadın olarak bir şeyi başarmak istiyorum. Elimdekinin kıymetini bilerek yarına bakıyorum. Sürekli bir sorumluluk yüklüyorum kendime. Kendimize hedef belirlersek, güzellik takıntısından kurtuluyor insan.

BU KADIN BENİM, SENSİN, O...
- Günümüzde herkes birbirinin aynısı oldu, güzellik denen şey estetikle eşdeğer artık...
- İşin kötüsü, full makyaj yaptırıyor bu kadınlar, dolgu botoks dolu yüzleri, hâlâ filtreli fotoğraf paylaşıyorlar. Buna ihtiyaç duyduklarına göre bir toplum baskısı altındalar. O kadını bunu yapmaya iten his ne? Bu kitapta sadece tipolojiden söz etmiyorum, her anlamda hayatımızı daha güzel gösterme yarışı içinde değil miyiz? Evimizde yemek yiyeceğiz, her birimiz onun önce sunumunu hazırlıyoruz, sonra fotoğrafını çekiyoruz. İçimizden biri o sunumdan bir parça almaya kalksa, eline vurup, "Dur daha çekmedim fotoğrafını, bozma" diyoruz. Niye bozuyorsun? Bence o sunumu değil, o anın gerçekliğini bozuyoruz. Bunu ben de yapıyorum. Bu yazdığım kadın ben değilim ama bana, sana, ona çok benziyor. Bu kitapta şansını yolda bulmaya çalışan bir kadın var. Beraber yürüleyim diyorum ben.
TRAJİK OLAN HAYATI, MİZAHİ BİR DİLLE ANLATIYORUM
- Ne zamandır bu kadını yazıyorsun?
- Üç senelik bir serüven. Üç senedir düşündüğüm, yer yer not aldığım şeylerin romana dönmüş hali. Bu kitabın yarısı benim notlarım zaten. Ve sonra yeni bir Instagram hesabı açtım, adı "Dış güzellik yasaklansın." Çünkü mizah yaptığım yerde derin derin laflar yazmak istemedim. Hayat zaten kendi içinde çok derin. Benim kendi adresimde insanlar o birkaç dakikalık videolara gülsünler. Bu hesap dertleştiğimiz, sorguladığımız yer olsun. Orası benim sohbet odam. Orada yorumlara yetişebiliyorum. Benimle dertleşiyorlar, ben de onlarla. Benim de dertleşmeye ihtiyacım var! Bu sayfayı kendim için açtım, içimdekileri döküp, benimle aynı hisseden insanlarla temas kurmak için... Çünkü benim gösterim trajik olan hayatımı mizahi dille anlatmak. Eğer gösterim bir seminer olsaydı, hepimiz oturur ağlardık.