- Kim kimi diğerinin dünyasına daha çok yaklaştırıyor? Sizi eğlendiren tarafı ne programın?
- M.A: Çok fazla insan profili görmek beni mutlu ediyor. Yani orada kendi dünyalarındaki insanları, ben panayır yerindeki insan kalabalığı olarak görüyorum. Olması gereken nitelikten uzak olanların aşırı gayretleri, bazı şeyleri örtmeye çalışma çabaları vs.
- Birlikte en çok ağırlamak istediğiniz konuk kim?
- M.A: Kim bize çağrılmak için can atıyorsa onu.
- İ.T: Ben daha çok siyasi liderleri merak ediyorum. Ve onların eşlerini. Daha çağırmadık ama... Önemli olan bizim için bizim yaratacağımız o enerjide, 'Aa şu konuk var' değil, İpek Tuzcuoğlu ve Mehmet Altan bugün konuklarına neler yapacaklar diye merak edilmeli.
- Bu bir ayda Mehmet Altan'dan siz ne öğrendiniz?
- İ.T: Benim tanıdığım birçok insanla ilgili, mesela hocanın ilk kez gördüğü kişiler de geldi... Hoca, beş cümle ile o insanı size özetleyebilir. Bence hoca insan tahlilleri konusunda MİT'e danışmanlık yapmalı! Beş dakikalık mülakat yapacak hoca, ondan sonra da raporu verecek MİT'e...
- Eşiniz izliyor mu programı?
- M.A: İzliyor. Eşim, hayatımda bir şekilde eksik gedik birinci sınıf danışman düzeyinde.
- İlk aşkınızmış eşiniz. Onunla de evlenmişsiniz. Ne güzel...
- M.A: Çok büyük bir mutluluk ve büyük bir şanstı. Yaşam, erişebilme üzerine kuruludur. İktidar da buna dahildir, özel yaşam da... Erişenler, erişemeyenler. Bu hayatı erişmek üzerinden tahlil edersen, ilk aşka hem de bu kadar şanslı olarak erişebilmek dünyanın en büyük mutluluklarından biri. Çünkü bu erişememe, hele böyle bir ilk aşka erişememe, çok büyük hayal kırıklığı oluşturur... Ve bazen de bu bir ömür boyu silinemez.
- Aşka eriştikten sonra, 40 yıl devam edebiliyor mu peki?
- M.A: Beni, 40 yıllık bir yaşam aşkı olarak, dostu ve tanığı olarak, onun dışında bu kadar yakın izleyen başka bir kişi yok.
- 40 yılda tek bir kadınla mı oldunuz yani?
- M.A: İlk aşkım ve hâlâ da ilk aşkım. Çok güzel bir kadındır.
- Kıskanç mısınız?
- M.A: Her zaman.
- En önemli şey nedir şu an hayatınızda?
- M.A: Hayatımın tümünü Türkiye'nin bu dönüşmesine adamak.
- Program sırasında dünya görüşlerinize göre takıştığınız oluyor mu?
- İ.T: Yok ben hümanist bir kadınım. Benim çok ideolojilerle derdim yok, çok fazla içerisinde de değilim. Sadece Türk olduğum için Türkiye'de neler oluyor, neler bitiyor, ne kararlar alınıyor, bu beni çok ilgilendiriyor. Mesela ben Mehmet Altan'ı okuduğum zaman o gün hiçbir haber okumasam bile Türkiye'de neler olmuş anlıyorum.
- M.A: Türk medyası, yeryüzünde olup biten gelişmelerden çok kopuk. İkincisi, duyarsızlaştı. Mesela dün (Bursa'daki maden faciası) 19 kişi, bir özen olsa ölmeyecekti. Aslında biz öldürdük 19 maden işçisini. 19 general, 19 bakan, 19 başbakan, 19 emniyet genel müdürü olmadığı için hiç aldırmadık. Hep siyasi işler konuşuluyor. 130 tersane işçisi öldü Tuzla'da. Kimse dönüp bakmadı.