- Zeyno olmasa, yine böyle olur muydunuz?
- T.K: Olabilir, çünkü Arzu'yla iki sene önce tanıştık da evlendik, sonra da boşandık gibi bir durum yok ki. Neredeyse hayatımızın yarısı birlikte geçti. Aynı okulda okuduk. Ankara'da aynı mahallede büyüdük, aynı stüdyoda yıllarca birlikte seslendirme yaptık. Ortak bir sürü dostumuz var. Aynı yıl birlikte İstanbul'a geldik. Arzu neredeyse hayatımın yarısında var. Hâlâ benim en önemli parçam, bir kolum gibi.
- Ama o kolu fena kırdınız...
- T.K: Ben beş kere elimi kırdım biliyor musunuz?
- Niye?
- T.K: Sinirlendim, kapıya yumruk attım. Elimi kırdım, kapıyı da kırdım. Elim benim bir uzvum. Bazen insanlar böyle krizlerle sınanabiliyor. Hani iyi günde kötü günde denir ya. Kötü gün nedir? Sadece işleriniz kötüye gittiğinde, hastalandığımız zaman mıdır? Kötü günler bazen ilişkiler içindeki krizlerdir aynı zamanda...