
18 yaşındaki İzmirli Vahap Şanal anaokulunda başladığı satrançta başarı basamaklarını hızla tırmandı. 6 yaşından şimdiki zamana kadar hayatı başarı hikayeleri ile dolu. Satrancı bir tutku olarak gören Vahap, 2006'da 8 yaş dünya şampiyonasında dördüncü oldu. Oyununu geliştirmeye devam eden Vahap, 9 yaşında Dünya Okullar Arası Şampiyonası'nda üçüncü, 10 yaşında ise dünya şampiyonluğunu elde etti. Bu süreçte de birçok ulusal derece yaptı, milli takımda oynamayı hak kazandı. Hocaları ve en önemlisi ailesinin desteğini alan Vahap, 14 yaşında "Uluslararası Usta" unvanını kazanarak "Türkiye'nin En Genç Uluslararası Ustası" oldu. Ülkemizi en iyi şekilde temsil eden İzmirli sporcu, 18 yaşında ise "Türkiye'nin 9. Büyük Ustası" olarak bu unvana da en erken yaşta ulaşan satranççı oldu. Büyükler kategorisinde de milli formayı giymek için çalıştığını ifade eden Vahap, "Hedefim dünyada ilk 30'a girmek" diye konuştu. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye Şampiyonu olarak sayısız kupalarına yenisini ekleyen Vahap Şanal ile bu baş döndürücü başarı hikayesini ve hedeflerini dinlemek için bir araya geldik.
Satrançla tanışman nasıl oldu?
- 6 yaşımdayken anaokulunda başladım. Bir şekilde iyi oynuyordum. Bu yeteneğimi hocalarım katkısıyla devam ettirdim. Sonra da hayatımın vazgeçilmez parçası oldu.
İlk önemli başarın ne zamandı? Neler hissettin?
- 2008 Dünya Okullarası Şampiyonası benim aklımda yer edinen ilk başarı. Turnuva Singapur'da olmuştu ve ilk defa yurtdışında turnuva kazanmıştım. Fakat yetenekli olduğumu hissettiğim anlar kupalarla değil, kuvvetli satranççılardan küçük yaşta puan almamla oldu.
Satranç hayatının neresinde? Satrancı hayatında ayrı kılan nokta ne oldu?
- Lisede satranç kadar başka şeyleri de tatma şansım oldu. Şu an bütün günlerim satranç ve biraz okul ile geçiyor. Hayatta en iyi yaptığım şey satranç oynamak. Satranç, hayatla tamamen aynı bence. Bir kere oyunu çözmek diye bir şey yok, hayat da öyle. Hep yeni sürprizlerle karşı karşıya kalıyorsun. Sürekli kendini geliştirebiliyorsun. Rus Dünya Şampiyonu Garri Kasparov, bir demecinde "İki sene önce zayıf oynuyordum!" diyor. Bunu söyleyen adam, iki sene önce beşinci kez dünya şampiyonluğunu kazanmıştı. Kendimi bu yönde tartıyorum. Geleceğimi merak ederek yaşıyorum. Hedeflerim olduğu için benden ileride ne olacak diye düşünüyorum.
Kendini nasıl geliştirdin?
- Seviyem arttıkça daha kuvvetli turnuvalara katılma imkanı elde ettim. Daha iyi antrenörlerle çalıştım. Yurtdışındaki oyuncularla oynamak hızlı yükselmeme yardımcı oldu. Bu yolda her şeyinize dikkat etmelisiniz. Fedakarlık ve tam bir profesyonellik gerektiriyor. İyi uyumalısınız, iyi beslenmelisiniz. En ufak hastalık veya etrafınızda olan olumsuzluklar beynimizin hızını düşürebilir. Üst düzey turnuvalarda oynadığımız için sabah kalktığımız saatten, tükettiğimiz yemeklere kadar özen gösteriyorum. Örneğin maça yemek yiyip çıkarsanız, beyninizden çok mideniz çalışır. Sevinç ve üzüntü anlık duygular, mutluluktan farklı. O yüzden turnuvada onları kullanmamaya çalışıyorum.
Peki satranç rüyalarına giriyor mu?
- Oluyor. Bazen rüyamda turnuvalara geç kalıp gidemiyorum. Bazen de iyi oynadığım ya da hata yaptığım oyunlar rüyalarımdan eksik olmuyor. Bir kere küçük yaştayken, "Şah mat" diye bağırmışım.
Türkiye'nin en genç ve 9. büyük ustası oldun.. Bu nasıl bir duygu? Sana neler kattı?
- GM ünvanının geleceği bir kaç sene öncesinden belli olmaya başlamıştı. Son dönemlerde akılda kalan tek soru hangi ay olacağımdı. Geçen yaz unvanı elde ettim. Artık daha rahat bir kafayla satranç oynayabiliyorum. Umarım daha da ileri götürebilirim.
Kimlerin desteğini gördün?
- Ailemin desteği her zaman diğer desteklere kıyaslanamayacak şekilde fazla oldu. Ailemin biliçli olması yeteneklerimi daha çok ortaya çıkardı. Babam hep bir arayış içindeydi. Baskıda bulunmadan desteklerini almak çok önemliydi. Katıldığım seminerlerde bundan muhakkak söz ediyorum. Başarıya ulaşmamda onların katkısını fazlasıyla yaşıyorum. Federasyonumuz da her zaman destekte bulundu.
Bundan sonraki hedeflerin neler?
- Artık üst seviye turnuvalara katılmaya başladım. Kısa süreli hedefim yurtdışında turnuvalar kazanmak. Uzun süreli hedefim ise ilk 30'a girmek. Şimdi Avusturya'da Lienz ve Graz'da olmak üzere iki turnuvaya gidiyorum. İkisinden bir tanesini kazanarak seneye güzel devam etmek istiyorum.
BOBY FISCHER'I ÖRNEK ALIYOR
Kimleri örnek alıyorsun?
- Örnek aldığım ve en beğendiğim
sporcu satranç efsanesi
Bobby Fischer... Dünyada gelmiş
geçmiş en büyük satranç efsanelerinden
biri. Onunla ilgili yazıları
takip ediyorum. Onun için söylenen
bir yazı her zaman aklımda..
Yazıda, 'tüm dünyaya, satrancın
en az futbol kadar rekabetçi,
ölümüne bir düello kadar heyecanlı,
güzel sanatlar kadar estetik
değerleri olan bir aktivite
olduğunu kanıtladığı' anlatılıyor.
Bir kere çözülemeyecek
ve bitmeyecek bir oyun.
Hamle olasılıklarını çarpınca,
milyardan çok
hamle var. Toplam
500 milyona yakın
oyun oynanmış
tarihte. Hiçbiri
de aynı olmaması
satrancı
özel kılıyor.
FEDAKARLIK, SABIR VE DİSİPLİN BU İŞİN SIRRI
Okul hayatın nasıl gidiyor?
- Yaşar Üniversitesi Uluslararası
Lojistik Yönetimi Bölümü'nde
bu yıl hazırlık sınıfında okuyorum.
Yoğun turnuva programları
ve okulu elimden geldiğince birlikte
yürütmeye çalışıyorum.
Bunun zorluğunu yaşıyor musun?
- Tabiki kolay olmuyor. Zorluğunu
hissettiğim anlar çok
oldu. Özellikle çok zorlu turnuvalar
sonrası eve gelip ertesi sabah
okula gittiğimde adaptasyon
sorunları çektim.
Satranç ve okul harici neler yapıyorsun?
- Üniversite'ye başladıktan
sonra boş vakitlerimde arkadaşlarımla
İzmir'in daha sakin bölgelerine
gidip biraz kafa dinliyorum.
Fakat o da kısa bir süre
oluyor.
Bir büyük usta olarak genç kuşaklara satranç ile ilgili neler söylemek istersin?
- Kısa bir yol değil. Kuvvetli
eğitim alıp sabretmeleri gerekiyor.
Velilerin bilinçi hareket etmeleri
lazım. Umarım 3-5 seneye bizde
de altyapı sistemi diğer ülkeler
gibi oturur.
Eğer iyi bir satrançı yetiştirmek
isteyen aileler varsa, çoğu turnuvadan
hüzünlü dönmeyi hazmetmeleri
ve satranç hataları dışında
çoçuklarını rahat bırakmalarını
öneriyorum. Hangi branş olursa
olsun yetenekli sporcu kendini
gösterir.
Serhan ÇİFDALÖZ