Türkiye'nin en iyi haber sitesi

ATİLLA DORSAY

Bir cami, tek namaz, üç cenaze

Pazartesi günü kederli bir gündü. Üç dost insanı ebedî âleme uğurlamak için buluştuk: Elbette aydınların (kimileri buna küçük burjuvaların diyecektir!) matem yeri olan Teşvikiye camiinde... Üç ayrı ama komşu dünyanın seçkin insanlarının cenaze töreni yapılacaktı. Önce giden, tiyatromuzun yiğit, yürekli, siyasal angajmanı olduğu kadar sanatçı özelliği de son derece gelişmiş adamı, Ali Taygun... Bir gün sonra onu izleyen, bir kuşağın önde gelen sinemacısı, sevgili dostum Zeki Ökten... Ve onlara katılan, yine iki dostumun, Safa Önal ve Sezen Cumhur Önal'ın anneleri Nihal hanım... Cami avlusu hıncahınç doluydu. Cenaze namazını kılanlar, bir duvardan öbürüne uzadı. Ali Taygun'un eşi, sevgili Yekta Kara, çok perişan gözüküyordu. Tiyatrocular kalabalığın çoğunluğunu oluşturuyordu: Demek ki sadık bir cemaat... Sinemacılar da çoktu ama medyanın başını döndürecek düzeyde değil. Yine de starlar vardı: Hülya Koçyiğit, Tarık Akan, Kadir İnanır... En çok Zeki'nin yol gösterdiği, örnek olduğu genç sinemacılar kuşağı göze çarpıyordu. Ökten'in eşi Güler Ökten, görece olarak sakindi. Kimileri bunu bu ani ölümün şokuna bağladı, 'acısı sonra çıkar' dedi. Umarım öyle olmaz. Ve daha sakin bir köşede Safa ve Sezen Cumhur kardeşler, birbirlerine pek yaklaşmaksızın (hep dargın oldukları söylenirdi), tam 99 yaşında ölen anneleri için taziyeleri kabul ediyorlardı. Sezen Cumhur nedeniyle çok müzisyen bekledim ama Ali Rıza Binboğa ve Berkant'tan başkasını göremedim. Böylece iki değerli evlat yetiştirmiş Nihal hanım, öbür âleme geçiş yolculuğunda, kendisinden çok daha genç iki sanatçıyla, 68 yaşındaki Zeki Ökten ve 66 yaşındaki Ali Taygun'la buluştu. Kader işte...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.