Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YEŞİM TABAK

'Saçma bir şey'

Bir 'bekârlığa veda partisi filmi'nde aşağı yukarı neler olacağını biliriz, sadece nasıl olacağı belirsizdir. Görgüsüzce madde kullanımı, striptizci sefası, kumar borcu, polisle nahoş münasebetler, belki bir ceset ve mekân Las Vegas ise herhalde bir de sarhoş düğünü. Bu 'fix mönü' Felekten Bir Gece / Hangover için de geçerli. Kahramanları, filmdeki gangsterlere layık macera yerine 'fix mönü'lü bir şirket yemeğinin 'çok içip sapıtan'ları da olabilecek arkadaşlar. Evlenmek üzere olan Doug, serseriliğe veda ile 'merhaba'yı aynı gecede yaşıyor. Film de, Doug ve arkadaşlarının "Vuhuuu!!.. Vegas'tayız ağbi!" diye bağıran şuursuzluklarının komedisini yapıyor. Las Vegas'ta gönüllü rezilliğin akıl ötesindeki halüsinatif manzarasını Fear and Loathing Las Vegas'ta, hiç şakası olmayan eziyetiyle kara romantizmini Leaving Las Vegas'ta, cinai kara komedi versiyonunu da yine bir bekârlığa veda partisiyle başlayan Very Bad Things'te görmüştük. Felekten Bir Gece'de bir valenin dediği gibi, "Bazı adamlar Vegas'ı kaldıramıyor." Vegas'ta geçen filmlerde, alkol ve kumar aynı kapıya çıkıyor: Sonuçları ya gülme kriziyle ya da kahırlardan kahır beğenerek hatırlanıyor. 90'larda ortalık 70'lerden kalma serseriliğe hâlâ yakındı ve o yüzden 'madde'lerle ilişki biraz daha karanlık biçimde ele alınıyordu. Eroinci punk'ların 'cazip trajedi'sini yapan Trainspotting (1996), Uma Thurman'ın kokain yerine eroini burnundan çekerek komaya girdiği Pulp Fiction (1994), televizyon dahil her türlü bağımlılığın Nuri Alço filmine dönüştüğü Requiem for a Dream (2000) ya da bekârlığa veda partisine gidenlerin katil olarak geri döndüğü Very Bad Things'i (1998) hatırlayın. Bu 'en kral yaşam sağlıklı ve bol çocuklu olandır' devrinde, sinema sektörünün alkolden uyuşturucuya 'madde'cilerle arası başka bir boyuta geçmiş görünüyor. Kurallara uymayanların sonunun ne kadar fena olacağını gösteren çocuk programlarındaki gibi, filmlerde de madde kullanımıyla ilgili durumların en gülünç halleri var. Haliyle, artık filmlerde alkol ve uyuşturucu üzerinden sansür kurullarının canını sıkmak da mümkün değil. Geçen yılın esrar kafası komedisi Üşütük Kafalar / Pineapple Express'in yapımcısı Judd Apatow, filmin herhangi bir ciddi tepki almaması karşısında şaşırıp kaldığını söylüyor. Şaşırmasın; zira sinema esrar konusundaki en serbest konumlarından birini yaşıyor. Artık filmlerde bu tür dumanlı sahnelere yer vermek için filmin isyankâr bir mesaj bile içermesi gerekmiyor. Kader, Made in Europe ya da Abdullah Oğuz'un Sıcak'ı; sinemada her kesimden Türk vatandaşını tüttürürken görüyoruz. Şimdilerin filmlerinde tüm bunlar, ne iyi ne de kötü olmak noktasında, 'küçük serserilik'ler konumunda. Tıpkı Üşütük Kafalar gibi, Felekten Bir Gece'nin kahramanları da, 'madde üzerinden akıl yitimi'nin cefalarıyla karşı karşıyalar. İki filmin en büyük ortak noktası ise, aklın bittiği yerde kurulan dostlukların derin manaları üzerine. Binbir ölüm tehlikesi atlatılan aksiyon filmlerinin finalinde öpüşerek yeni bir aşka atılan esas oğlanla kız gibi, Üşütük Kafalar ile Felekten Bir Gece'nin sonunda da, kahramanlar onca saçmalığı paylaşmış olmanın getirdiği hevesle, neredeyse romantik denebilecek bir arkadaşlığın temellerini atıyor. Bu kahramanların temel derdi şu: "Nooolur saçma bir şey olsun." Ve buldukları da aynen öyle; saçmalık, peşlerini asla bırakmıyor. Akılmantık düşmanı yerli hikâyeleri arayanlara tavsiyem, Öztürk Serengil'in anılarını araştırmaları. Serengil'in Batı Berlin'deki kumar maceraları (kendi otobiyografisine bakılırsa), üç-dört kolej çocuğunun Vegas'ta 'felekten bir gece' çalma girişimlerinden daha da tuhaf. Maksat 'saçma bir şey' olunca, sonuç da garantili ne de olsa.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA