Ajanlık veya ispiyonlama işi, tehlikesinden dolayı hep erkeklerle özdeşleştirilir. Ama tarihte erkeklerden çok daha başarılı olmuş kadın casuslar da vardır.
Ajanlık yaptığı ülkelerin kaderini değiştiren kadın casuslar gerçekten güçlü ve tehlikeli yapılarıyla dikkat çekiyor.
Erkeklerin kullandığı tüm metotlara ek olarak, kadın casuslar cazibe ve güzelliklerini kullanarak da kurbanlarını yok edebiliyorlar.
İşte dünya tarihinin efsane olmuş 10 kadın casusu…
MATA HARİ
Gerçek adı Margareta Zelle olan Mata Hari, I. Dünya Savaşı yıllarında, dansçı kimliği altında Almanya hesabına çalıştı.
Mata Hari'nin ismi Malay dilinde şafağın gözü anlamına geliyor.
Birinci Dünya Savaşı sırasında başta Almanlar için çalıştı. Fransa casusluk teşkilatı bir süre sonra onun Almanlar hesabına çalıştığını anladı.
Kraliçe Stephanie Julianna von Hohenlohe
Doğum yeri: Avusturya
Hangi ülkenin casusu: Almanya, ABD
1930'da Almanya aristokrasisinin iyi eğitimli, varlıklı ve güzel kraliçesi, Londra elitleri arasında geçirdiği süre boyunca İngiliz kabinesinden kendine iyi bir çevre edindi.
Çekiciliğini ve cinsel cazibesini cömertçe kullanan kraliçe, bir süre sonra bu cazibesini Hitler için kullanmaya başladı ve Hitler için casusluk yaptı.
İkinci Dünya Savaşı sona erince Londra’da Alman ajanı olmak işe yaramaz duruma geldi. Kendini İngiltere’de güvende hissetmeyen Stephanie Julianna, ABD’ye yerleşti. ABD’ye yerleştikten sonra hükümet tarafından Hitler’in psikolojik profilini anlatan bir kitaba referans sağlaması için görevlendirildi.
Elizabeth Bentley
Doğum yeri: ABD
Hangi ülkenin casusu: Sovyetler Birliği, ABD
İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD’deki en başarılı kadın Sovyet casuslarındandır. Naziler hakkındaki gizli bilgileri Sovyet yandaşlarına geçirmiştir.
Ajanlığı İngilizler tarafından fark edilince 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İki ülke arasındaki casus değişimi sayesinde ülkesine döndü ve ülkesi tarafından onur madalyasına layık görüldü.
Szabo’nun zekası, güzelliği ve kısa ömrü onu efsane yapmaya yetti. Paris’te doğan ama sonra İngiltere’ye yerleşen Szabo, kocasının ölümünden sonra İngiliz Gizli Servisi SOE’ye giriyor.
Polonya, Fransa, Mısır ve Macaristan’da sayısız başarıya imza attı. Esas ününü de iki SOE ajanını Alman Gizli Servisi Gestapo’dan kurtarınca elde etti.
Savaş sonrasında Skarbek hem kendi ülkesi tarafından hem de hizmet ettiği diğer ülkeler tarafından terk edilmiş bir şekilde buldu.