Damla KAYAYERLİ Güneydoğu Asya'da bulunan Myanmar'ın Arakan bölgesinde yaşayan Müslümanlara yönelik soykırım sürüyor. Türkiye'ye üniversite eğitimi için gelen ve aileleri hâlâ Arakan'da olan Asgar H. ve Osman K. Arakan'da yaşanan soykırımı anlattı. Güneydoğu Asya'daki, eski adı Burma olan Myanmar'ın Arakan bölgesinde yaşayan bir milyondan fazla Arakanlı Müslümanlara karşı 25 Ağustos'ta Myanmar ordusu ve Budist çeteler tarafından başlatılan soykırım harekatı sürüyor. Müslüman kadınlara tecavüz ediliyor, çocuklar canlı canlı ateşe atılıyor, gençler topluca yakılarak öldürülüyor. Ölümden kaçarak Bangladeş'e sığınmak için yollara düşen Arakanlılar ise ya sınırda açlıktan ölüyor ya da Myanmar ordusu tarafından ağır silahlarla taranıyor. Ölümden kurtulmayı başarıp Bangladeş'e sığınanların sayısı ise 270 bini aşmış durumda. Myanmar'daki Arakan bölgesindeki zulüm ve vahşet ise yıllardır devam ediyor. Biz de öz vatanlarında vatandaşlık hakları dahi olmayan, yaşam hakları ellerinden alınan, yaşadıkları baskı ve zulümden kaçarak Türkiye'ye üniversite eğitimi için gelen Arakanlı Asgar H. ve Osman K. ile bir araya geldik. Aileleri hâlâ Arakan'da olan gençler orada yaşanan soykırımı anlattı. Asgar H. (25) Köyümüz yakıldı, ailemin ölüm tehlikesi sürüyor Arakan'daki köyünüzde hangi şartlarda yaşıyordunuz, hangi koşullarda göç etmek durumunda kaldınız? Arakan'da köylerdeki yaşam berbat. Müslümanların eğitim hakkı yok. Camiler yasak, ezan okunmasına izin verilmiyor. Sağlık olanakları yok. Bir köyden diğer bir köye bile izin almadan geçemiyorsunuz. Müslümanların ticaret yapmasına izin verilmediği gibi vatandaşlık hakkımız dahi yok Myanmar'da. 2012 yılında da Myanmar hükümeti medreseleri ve okulları tümden kapattı. Budist çetelerinin saldırıları başlayınca okuyup aileme hizmet edebilmek için Bangladeş'e göç etmek durumunda kaldım. Birkaç yıl sonra da Türkiye'ye geldim. Ailem hâlâ Arakan'da. Myanmar ordusunun Arakanlı Müslümanlara karşı yaptığı saldırılar sonrası ailenizle iletişim kurabildiniz mi? Annem, babam ve kardeşlerim şu an Arakan'da. Myanmar ordusunun saldırıya başladığı 25 Ağustos'tan birkaç gün sonra bayramda ailemle iletişim kurabildim. Annem ağlayarak 'Korkarak yaşıyorum!' dedi. Babam ise 'Etraftaki köyleri yaktılar. Bize ne zaman sıra gelecek Allah bilir, dua et. Eğer canlı kalırsak görüşürüz. Burası kıyamet gibi!' dedi. Myanmar ordusu köyümüzün etrafındaki tüm köyleri yakıp insanları katletmiş. Bizim köyün de bir kısmını yakmış. Ailem köy yakılmadan önce başka bir yere gittiği için kurtulmuş. Ama ölüm tehlikeleri var. Çünkü Myanmar ordusu köyü tümden yakmayı planlıyor. Bangladeş'e geçme olanakları yok mu? Ailem Bangladeş'e kaçmak istiyor ama kaçarken Myanmar ordusu ya da Budist çeteler görür ve öldürür korkusuyla köyden çıkamıyorlar. Acil müdahale edilmezse yakılarak öldürülme tehlikeleri var. Uzak bir köyde ise akrabalarımız katledilmiş. Arakan'da tam bir soykırım yaşanıyor. Ailenizle bir daha iletişime geçebildiniz mi, kardeşlerinizden haber alabiliyor musunuz? Kardeşlerim ve çocukları da başka bir bölgeye kaçarak kurtulmuşlar. Ailemin anlattığına göre Myanmar ordusu kadınları, çocukları ve yaşlıları özellikle yakarak öldürüyor. Gençlere ise işkence yapılıyor; vücutlarını paramparça ediyorlar; parmaklarını kesip gözlerini çıkararak işkence ede ede öldürüyorlar. Eğer toplu halde bir bölgede Arakanlı Müslümanları kıstırmışlarsa uçakla bombalıyorlar. Ya kadın ve çocukların durumu nasıl? Maalesef Myanmar askerleri ve Budist çeteler tarafından bir hafta içinde 500 kadına tecavüz edildiğini haberi geldi bana. Kadınlara tecavüz ettikten sonra cinsel organından bıçaklayarak öldürüyorlar. Hamile kadınlara da tecavüz edip karınlarını yararak bebeği ve annesini öldürüyorlar. Hamile kadınların göğüslerini özellikle bıçakla kesiyorlar. Yaktıkları köylerde ise çocukları canlı canlı ateşe atıp yakmışlar. Toplu katliamlarda herkesi bir yere toplayıp iple bağladıktan sonra ya ortalarına bomba koyup patlatarak ya da yakarak katlettiklerini anlattı ailem. Annem bir umutla: 'Müslüman ülkeler ne yapıyor, nerede bu Müslümanlar? Budistler daha ne kadar öldürebilir, bunların karşısına çıkacak yok mu?' diye sesleniyor telefonda. Bizim acımızı anlamak için yaşamak lazım. Soykırım yapılıyor, askeri müdahale şart! Türkiye yardıma koştu Asgar H.: 'Myanmar 'Ya Myanmar'ın Arakan bölgesinde yaşayan Müslümanlar burayı boşaltır ya da topyekûn öldürürüz!' diyor. O bölgeyi Arakanlı Müslümanlardan tamamen temizlemek istiyorlar çünkü Arakan doğal zenginlikler ve enerji kaynaklarının çok olduğu bir bölge. Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik, soykırım yapılıyor.' 'Askeri müdahale şart. Myanmar ordusu ve Budist çetelerin karşısında duracak bir güç olmalı. Yoksa bu katliam, bu soykırım bitmez ve tüm Arakanlı Müslümanlar öldürülür!' Osman K. (23) 13 yaşındaki kıza tecavüz ettiler Türkiye'ye eğitim için gelmişsiniz. Ailenizle irtibatınız var mı? Annem-babam ve kardeşlerim Bangladeş'te. Hem aileme hem de Arakanlı Müslüman sığınmacılara daha iyi yardım edebilmek için Türkiye'ye eğitim almaya geldim. Bangladeş'te yaşam çok zor. Arakan'dan ölümden kaçanlar Bangladeş'te açlığa mahkûm oluyor. Bangladeş'teki Arakanlılar ya açık havada kalıyor ya da bir naylon altına sığınıyor. Akrabalarınızdan Arakan'da olanlar var mı? Evet, dayılarım, amcalarım ve diğer akrabalarımın hepsi Arakan'da. Katliam başladıktan sonra akrabalarımla irtibat kuramadım. Bangladeş'teki annemle iletişime geçebildim. Annemden aldığım bilgiye göre dayımların kaldığı köye saldırı oluyor. Myanmar ordusu ve Budist çeteler köyü yakıyor. Askerler köye geldiklerinde akrabalarımızdan bazısı kaçabiliyor. Kaçanlar grup halinde hareket edemedikleri için herkes başka bir tarafa gidiyor; kim yaşıyor, kim ölmüş, hiç kimsenin birbirinden haberi yok. Annem ağlayarak anlattı bunları bana. Öyle bir sınav ki bu, anlatacak kelime bulamıyorum. Son durum nedir peki? Dayılarım ve amcalarımla irtibat kesilmiş durumda. Bir haber gelmediği sürece bir umutla yaşadıklarını düşünüyoruz. Belki ormanda saklanıyorlar, belki de Bangladeş'e geçmek için çabalıyorlar. Babam ve annem de aynı umutla bekliyor. Myanmar'ın iç kesimindeki Arakanlıların akibeti hiç bilinmiyor. Çünkü Myanmar yönetimi Müslümanlara iletişim ağı için yıllardır izin vermiyor. Cep telefonu ve internet yok. Myanmar yönetimi tam bir etnik temizlik yapıyor. Arakanlı Müslümanlar katliamdan kurtulmak için Bangladeş'e sığınsa da orada kalsa da Budistler bölgeyi Müslümanlar'dan temizlemiş oluyor. Çaresiz kaldık. Annem: 'Bu son soykırım hareketinden sonra belki bizim ismimiz kalmayacak, Arakan halkı sadece bir isim olarak kalacak' diyor. SİVİLLERİN KAFASINI KESİP VÜCUTLARINI PARÇALIYORLAR Akrabalarınızdan Bangladeş'e geçerek kurtulanlar oldu mu? Sınırda akrabaları Arakan'dan gelir diye bekleyenler var. Annemin kuzeni de annesinin kaçıp Bangladeş'e sığınacağı bilgisini alınca sınıra gidiyor. Annesini bekliyor. Beş ya da altı tekne nehirde görünüyor. Büyük bir umutla annesini beklerken teknelerden birkaçı batınca birçok Arakanlı boğularak ölüyor. Ulaşan teknelerden annesi inmeyince anlıyor ki, batan teknelerin içinde annesi de varmış. İnsanların eli kolu bağlı... Çoğu akrabam hâlâ Arakan'da, geçen gün duydum. Myanmar askerleri 13 yaşındaki kıza babasının önünde tecavüz etmişler. Bir baba için bundan büyük bir acı olamaz. Hamile kadınlara bile tecavüz ediyorlar, karnını deşip bebekleri öldürüyorlar, elinde hiçbir şey olmayan sivillerin kafasını kesiyor, vücudunu parça parça ediyorlar. Kamplardaki yaşamla ilgili son bilgiler neler? Bangladeş'teki kamplarda durum hiç iç acıcı değil. Kamplarda su çok az. Elektrik yok, her yer çamur, temizlik yok. Yağışlı bir yer olduğu için poşetlerle çadır yapıp içinde kalıyorlar. Temizlik sağlanamadığı için hastalıklar çok fazla. Türkiye'ye geldiğimde Suriye'den gelen mültecilerin kamplarını görünce bizim kaldığımız kampların yaşanacak halde olmadığını daha iyi anladım. Türkiye yardıma koştu Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı'nın eşi Emine Erdoğan Bangladeş'te kamplardaki Arakanlıları ziyaret ederek yardımları ulaştırdı. Türkiye'nin Arakanlı Müslümanlara yönelik yardımları, sivil toplum örgütlerinin yanı sıra Kızılay, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) gibi kuruluşlar aracılığıyla ulaştırılmaya devam ediyor.