Kanserden kalp-damar hastalıklarına, cilt bakımından kozmetiğe kadar her alanda kullanılan zeytin ve zeytinyağını abartmadan tüketmeniz sağlığınız için çok önemli.
En eski zeytin ağaçlarının Türkiye'de olduğunu biliyor muydunuz? Benim edindiğim bilgi bu yönde. Akdeniz medeniyetlerindeki zeytin ağacı etkisi, 4 bin yıldan fazla süredir devam ediyor. Bunca yıl boyunca insanlar, zeytini gıda olarak tüketmenin dışında tedavi amaçlı ve krem içeriği olarak da kullanmışlar.
Tutankamon'un mezarında zeytin ağacı yapraklarının bulunduğunu öğrendiğimde oldukça şaşırdım. Antik Yunan'da Hipokrat zeytinyağını 'büyük terapötik' olarak tanımlamış. Aynı dönemlerde zeytinyağı, kadınlar tarafından kozmetik nedenlerle de kullanılıyormuş.
Antik Yunan kadınları, zeytin yağını banyodan sonra cilt ve saçlarına uygulayarak kalıcı ve hoş bir koku elde ediyorlarmış. Ayrıca zeytinyağını, sönmüş köz ile karıştırarak göz farı da elde ediyorlarmış.
Tarih boyunca zeytin ağacı ya da yaprağı Akdeniz insanı için barış, zafer ve dayanıklılık simgesi olarak görülmüş. Bu simge; birlik, yaşama (dayanma) gücü ve sağlık duygularını uyandırıyor.
Dinler tarihine bakıldığında zeytin ağacı dal ve yapraklarının iman ve arınma anlamında güçlü figürler olarak kullanıldığını da görürüz. Dahası dini ritüellerde zeytin dalının tanrıya sunulduğunu gösteren arşiv bilgilerine rastlamak da mümkün.
Zeytin ağaçlarında bir mucize olduğu kesin. Antik Yunan'da zeytinyağı, kral ve atletlere masaj yapmak için kullanılan oldukça pahalı bir yağ imiş. Yunanlılar kurutulmuş dalları, olimpiyat oyunlarının sembolü haline gelen, 'ebedi alev' olarak da bilinen tapınakların kutsal lambalarında yakmak için kullanmışlar.
Günümüzde dünya topraklarının yaklaşık 10 milyon hektarında zeytin ağacı dikili; buna benim bahçemdekiler de dahil. Zeytin ağacı Türkiye orijinli olmasına rağmen, İspanya her yıl 6 milyon tondan fazla zeytin üreterek dünyanın en büyük üreticisidir. İkincilik, yılda 3.5 milyon tonla İtalya'ya, üçüncülük ise yılda 2.5 milyon tonla Yunanistan'a ait.
1950'li yıllarda Minnesota Üniversitesi'nde görev yapan Angels Keys, Akdeniz coğrafyasında özel bir şeyler olduğunu fark etti ve Yunan adaları, İtalya, Yugoslavya, Hollanda, Finlandiya, Japonya ve ABD'de yaşayan 12 milyon erkeğin beslenme alışkanlıkları ve bu ülkelerde görülen kardiyovasküler hastalıklar arasındaki korelasyonu 20 yıl boyunca inceleyerek elde ettiği verilerden bir araştırma yayınladı. Sonuçlar, Yunan adalarında ikamet eden kişilerin yüksek miktarda yağ tüketmesine rağmen koroner kalp hastalığına yakalanmadığını ve yaşam beklentilerinin daha uzun olduğunu gösterdi. Keys, sağlığı bölgesel yeme alışkanlığıyla ilişkilendiren ilk araştırmacıydı ve 'Akdeniz diyeti' ifadesini ilk o kullandı.
Yapılan bazı çalışmalar, zeytinyağının kalp hastalıklarından korunmaya yardımcı olduğunu söylüyor. Mesela, trigliseritlerin, enflomasyona yardımcı olduğu ve kan pıhtılaşmasını önleyerek toplar damarların fonksiyonlarını iyileştirdiği gösterilmiştir.
Natürel sızma zeytinyağının iyi huylu kolesterol seviyesini yükselttiği de kanıtlanmıştır. Bizler, soğuk pres yöntemiyle sıkılmış natürel sızma zeytinyağını tavsiye ediyoruz.
Zeytin ve zeytinyağının içinde bulunan antioksidan fenollerin, hidroksitrezol antimikrobik etki, kan inceltme ve damar genişletme etkisi var.
Gıdaların antienflamatuar etkileri şimdilerde araştırmacılar açısından oldukça popüler. Yakın geçmişte zeytinyağında oleocant-hal isminde yeni bir fenol bileşiği bulundu. Araştırmalarda, oleocanthalın nan-steroit antienflomatuar ilaçlarla bilimsel olarak karşılaştırılabilir seviyede antienflomatuar etki gösterdiği tespit edilmiştir.