Bismillahirrahmanirrahim
1.Abese ve tevella.
2.En caihul'a'ma.
3.Ve ma yudriyke le'allehu yezzekka.
4.Ev yezzekkeru fetenfe'ahuzzikra.
5.Emma menistağna.
6.Feente lehu tesadda.
7.Ve ma 'aleyke ella yezzekka.
8.Ve emma men caeke yes'a.
9.Ve huve yahşa.
10.Feente 'anhu telehha.
11.Kella inneha tezkiretun.
12.Femen şae zekerehu.
13.Fiy suhufin mukerremetin.
14.Merfu'atin mutahheretin.
15.Bieydin seferetin.
16.Kiramin bereretin.
17.Kutilel'insanu ma ekferehu.
18.Min eyyi şey'in halekahu.
19.Min nutfetin halekahu fekadderehu.
20.Summessebiyle yesserehu.
21.Summe ematehu feakberehu.
22.Summe iza şea enşerehu.
23.Kella lemma yakdı ma emerehu.
24.Felyenzuril'insanu ila ta'amihi.
25.Enna sabebnelmae sabben.
26.Summe şakaknel'arda şakkan.
27.Feenbetna fiyha habben.
28.Ve 'ineben ve kadben.
29.Ve zeytunen ve nahlen.
30.Ve hadaika ğulben.
31.Ve fakiheten ve ebben.
32.Meta'an lekum ve lien'amikum.
33.Feiza caetissahhatu.
34.Yevme yefirrulmer'u min ehıyhi.
35.Ve ummihi ve ebiyhi.
36.Ve sahıbetihi ve beniyhi.
37.Likullimriin minhum yevmeizin şe'nun yuğniyhi.
38.Vucuhun yevmeizin musfiretun.
39.Dahıketun mustebşiretun.
40.Ve vucuhun yevmeizin 'aleyha ğaberetun.
41.Terhekuha kateretun.
42.Ulaike humulkeferetulfeceretu.
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
1, 2.Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.
3.(Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,
4.Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
5.Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;
6.Sen, ona yöneliyorsun.
7.(İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!
8, 9, 10.Allah'a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
11.Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur'an) bir öğüttür.
12.Dileyen ondan öğüt alır.
13, 14, 15, 16.O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.
17.Kahrolası (inkarcı) insan! Ne nankördür o!
18.Allah onu hangi şeyden yarattı?
19.Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.
20.Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
21.Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.
22.Sonra, dilediği vakit onu diriltir.
23.Hayır hayır o, Allah'ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)
24.Herşeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!
25.Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.
26.Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık!
27, 28, 29, 30, 31, 32.Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
33, 34, 35, 36, 37.Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
38.O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,
39.Gülerler, sevinirler.
40.O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.
41.Onları bir siyahlık bürür.
42.İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.
Abese Suresi, Kur'an-ı Kerîm'in sekseninci suresidir. Müslüman âlemi için mühim bir yere sahip olan bu sure 42 ayettir. Mekke döneminde indirilmiş ve içeriğinde çok önemli bilgiler bulundurmaktadır. Sure, Abdullah İbn Ümmî Mektûm olayını hatırlatan ve bu konuda Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.S) uyarıldığı âyetler ile başlamıştır. Vahiy, öldükten sonra dirilme ve peygamberlik konularına da değinilmiştir.
Abese suresinin tefsiri, 17-23. ayetler arasında belirtilmiştir. Buna göre;
Burada "Kahrolası o insan!" şeklindeki yergi ifadesiyle genel olarak insanlığın değil, Hz. Peygamber'le yaptıkları tartışmalarda yeniden dirilmeyi inkâr eden putperestlerin, bir rivayete göre özellikle Ebû Leheb'in oğlu Utbe'nin kastedildiği belirtilmektedir. Âyetlerde gerek söz konusu kişiye gerekse yeniden dirilme konusunda tereddüdü olan herkese, insanın hiç yokken varlık alanına nasıl çıkarıldığı hatırlatılmakta, böylece insanlar düşünme ve inanmaya teşvik edilmektedir. "Sonra ona yolu kolaylaştırdı" meâlindeki âyeti müfessirler "Ana rahminden çıkmayı kolaylaştırdı" veya "Hayır yahut şer yolunu seçme imkânı verdi" şeklinde yorumlamışlardır. Taberî âyetin bağlamını dikkate alarak birinci yorumu tercih etmiştir (bk. XXIX, 35). Ancak bize göre ikinci anlam, yani insanın iyilik-kötülük, iman-inkâr, doğru-yanlış şeklindeki alternatifler arasında seçim yapma gücüne sahip varlık olarak yaratılması daha çok hatırlatılmaya değer bir lütuftur; dolayısıyla âyetin bağlamına da daha uygundur. Çünkü bu özelliğiyle insan dünyadaki diğer bütün yaratılmışlardan üstün ve seçkin kılınmıştır. Bu gerçek yanında, insanın bir gün ölüp kabre konduktan sonra Allah'ın dilediği bir vakitte tekrar diriltileceğini hatırlatan 21-22. âyetler ile Allah'ın buyruklarına uymayanları kınayan 23. âyetten şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Allah insana iyilik ve kötülük yolları arasında seçim yapma imkânlarını bahşetmiş, dolayısıyla ona ihtiyacı olduğu kadar özgürlük alanı açmıştır. Bu özgürlüğe sahip olması ona Allah'ın buyruklarını yerine getirme sorumluluğu yüklemektedir. Nihayet insan, bir gün bu hayatı terk edecek ve özgürlüğünü doğru kullanarak sorumluluklarını yerine getirip getirmediği konusunda hesap verecek, karşılık görecektir.