Cumhurbaşkanı Erdoğan çarşamba günü AK Parti grup toplantısında İsrail- Filistin çatışması konusunda uzun ve tarihi bir konuşma yaptı. "Akıl ve vicdan sahibi" tüm ülkeleri İsrail devletinin "aklıselime dönmesi için" Netanyahu hükümetine baskı kurmaya davet etti.
Elbette Erdoğan'ın konuşmasında çok önemli mesajlar vardı. Batı ülkelerinin ikiyüzlülüğünü, Gazze'deki katliamı ve çocukların öldürülmesini umursamamalarını ve ateşkes için çabalamamalarını eleştirdi.
Batı'nın İsrail katliamına verdikleri desteğin hiçbir insani ya da dini değer ile bağdaşmadığını belirterek en yüksek sesle insanlığı harekete geçirmeye çağırdı. Ancak bu mesajlar arasından en çok şu kritik uyarısı dikkatimi çekti: "Barışın egemen olduğu dünya istiyorsak haçlı hilal anlayışı bir kenara konmalı.
Aksi halde insanlığa yazık olur." Bu uyarıyı önemsememin nedeni İsrail'in Hamas'ı yok etmek olarak belirlediği politikasının tehlikeli sonuçlarına farklı bir pencereden işaret etmesi. İsrail ordusunun Gazze'yi imha eden, Filistinlileri ölmek ile sürülmek arasında çaresiz bırakan ağır bombardımanının dünyada ve Ortadoğu'da teo-politiği kışkırtıyor olması.
Dini inançların kimliğin değerli bir parçası olması sebebiyle kimi zaman devletlerin politikalarına etki etmesine tanıklık ediyoruz. Ancak yayılmacı, işgalci ve savaş odaklı söylemlerin ve ideolojilerin devletlerin temel belirleyici tercihi olması durumunda işte o tehlikeli teo-politik durumuna geliniyor.