Yerel seçimlerin en sıcak gündemi hiç şüphesiz gizli kapaklı yapılan CHP-DEM ittifakı. Güya açık ve şeffaf yapılacaktı. Yapılamayacağı belliydi çünkü DEM'in Kandil siyaseti dışında hareket etme şansı yoktu ve CHP de bunu biliyordu. Biraz açık görüşmelerle kamuoyu oyalandı, sonra da bu ilişkiyi perdeleyecek Kandil'in "kent uzlaşısı" siyaseti devreye sokuldu.
Bu kirli kapaklı ilişkinin tek amacı da İstanbul'da seçimleri Ekrem İmamoğlu'na kazandırmak. Diğer şehirlerde ittifak olmasının veya olmamasının hiçbir önemi yok. Kandil'in küresel ve bölgesel stratejik bir hesabı var. Bu stratejinin içinde küresel güç merkezlerin beklentisi de olan, 2028 seçimleri de var, büyükşehirlerde DEM-CHP ortaklığını tahkim etmek te...
Tabii bu iki partinin buluşmasında "seküler ortaklık" da önemli bir etken.
Tablonun bu kadar açık ve net olmasına rağmen hâlâ şu sorular kafaları karıştırıyor;
Neden o zaman DEM İstanbul'da aday çıkardı?
Ya da şöyle soralım; Mayıs seçimlerinde oy kaybeden DEM, neden şimdi oyunu artırmayı değil de İstanbul'da seçmeni İmamoğlu'na yönlendirerek oy kaybetmeyi göze alıyor? En basiti İstanbul'un 22 ilçesinde aday göstermiyor. DEM'in o oyları kime gidecek?
Bir parti için bu intihar değil mi?
Eğer söz konusu olan küresel güçlerin ve Kandil'in talimatlarıyla hareket eden bir partiyse değil tabii. Hatırlayın benzer bir şeyi CHP'nin bir önceki genel başkanı Kılıçdaroğlu da yapmış, CHP'nin oy kaybetmesini göze alıp o günkü HDP'ye her evden bir oy verdirmişti.
Bu siyasi aklın esas motivasyonu da AK Parti'ye kaybettirmekti.