"Bir mümin, aç bir mümini doyurursa, Allah da o kimseyi cennet meyveleriyle doyuracaktır. Yine bir mümin, susuz kalan bir mümine bir şeyler içirip susuzluğunu giderirse, Allah kıyamette ona (misk ile mühürlenmiş lezzetli bir içecek olan) 'Rahîk-ı Mahtûm'dan içirecektir. Yine bir mümin, elbiseye ihtiyacı olan bir mümini giydirirse, Allah da ona cennetin yemyeşil elbiselerinden giydirecektir.
(Tirmizî, Kıyâme, 18)
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ey ademoğlu, sen infak et, ben de sana infak edeyim!"
(Buhari, Nafakât,1)
"Güneşin doğduğu her gün insanın bütün eklemleri için sadaka vermesi gerekir. İki kişinin arasını düzeltmen sadakadır. Bir kimseyi kaldırarak hayvanına binmesine yardımcı olman ve eşyasını ona yüklemen sadakadır. Güzel söz de sadakadır. Namaza giderken attığın her adım sadakadır. Yoldaki rahatsızlık veren şeyi kaldırman sadakadır."
(Müslim, Zekât, 56)
"Kim helal kazancından bir hurma miktarı sadaka verirse -ki Allah sadece helâl olanı kabul
eder- Allah o sadakayı büyük bir hoşnutlukla kabul eder. Sonra onu sahibi için, sizden birinizin tayını yetiştirdiği gibi (özenle) dağ gibi olana kadar büyütür (bereketlendirir).
(Buhari, Zekat, 8)
"Kulların sabaha eriştiği her gün (yeryüzüne) iki melek iner. Bu iki melekten biri, 'Allah'ım, malını hayır yolunda harcayan kişiye (harcadığı malın yerine) yenisini ver.' der. Diğeri de, 'Allah'ım, malını (hayır yollarında harcamayarak) elinde tutan (cimrilik eden) kişinin malını telef et.'der.
(Buhari,Zekat,27)
"Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edene icabet edin, size bir iyilik yapana karşılığını verin. Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsanız, karşılıkta bulunduğunuzu kanaat getirinceye kadar ona dua edin."
(Ebu Dâvud, Zekat, 38)
Resûlullah(s.a.v.) şöyle buyurdu: "Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et." Bunun üzerine birisi, "Ey Allah'ın Resûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?" dedi. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: "Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır."
(Buhari, İkrah, 7)
Hz.Âişe'den rivâyet edildiğine göre, Peygamber hanımları bir koyun kesmişlerdi de Resûlullah(s.a.v): "Koyundan ne kadarı kaldı?" diye sordu. Âişe, dedi ki: "Sadece kürek kemiği
bölgesi kaldı! Gerisini dağıttık" deyince; Resûlullah(s.a.v.) şöyle buyurdu: "Küreğinden başka hepsi bize (sevap olarak) kaldı."
(Tırmizi, Kıyame, 33)
"Müslüman Müslümanın (din) kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu düşman eline vermez (himaye
eder). Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bi ihtiyacını giderir. Her kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah da onun (bu iyiliği) sayesinde kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Her kim dünyada, bir Müslümanın (ayıbını) örterse Allah da kıyamet günü onun (ayıbını) örter."
(Mülim, Birr, 58)
Resûlullah(s.a.v.), "Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle (yan yana) olacağız." buyurdu ve aralarını hafifçe açarak işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi.
(Buhari, Talâk, 25)
"Kim darda kalan borçluya zaman tanırsa yahut (alacağının tamamını veya bir kısmını) borçluya bağışlarsa, Allah onu, başka hiçbir gölgenin (himayenin) olmadığı kıyamet gününde kendi arşının gölgesinde (himayesinde) gölgelendirecektir."
(Tırmizi,Büyü',67)
Peygamber(s.a.v.) bize şu yedi şeyi emretti: "Hastayı ziyaret etmek, cenazeyi (kabre kadar) takip etmek, aksırana Allah'tan rahmet dilemek, zayıfa yardım etmek, mazluma yardım etmek, selâmı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek."
(Buhari,İsti'zan,8)
Size en değerli sadakadan bahsedeyim mi? (Kocasının evinden ayrılarak) senden başka kazancını sağlayacak kimse olmadığı için sana (baba evine) sığınmış kızın (için harcadığın nafaka en faziletli sadakadır)."
(İbn Mace, Edeb,3)
Bir adam Hz.Peygamber'e(s.a.v.), "Ey Allah'ın Resûlü, hangi sadaka en faziletlidir?" diye sordu. Hz.Peygamber şöyle buyurdu: "Sağlıklı olup, fakirlik endişesi ve zengin olma hırsı ile hareket ederken tasaddukta bulunabilmendir. (Sadaka vermeyi) can boğaza gelip de (son nefesini yaşadığın ana kadar) erteleme."
(Buhari,Vesâtâ,7)