Son dakika haberi: İsrail'in 17 Eylül'de Hizbullah üyelerinin çağrı cihazlarını patlatarak başlattığı saldırılarda iki haftada 104'ü çocuk ve 194'ü kadın olmak üzere toplam 1208 kişi öldü. SABAH ve AHaber ekibi saldırıların ilk gününden bu yana Lübnan'da dünyaya göz olmaya devam ediyor. A Haber muhabiri Ata Gündüz Kurşun, Beyrut'un kalbinde yaşananları canlı yayında milyonlara aktarıyor.
Lübnan'ın güney kentleri Bekaa ve Baalbek bölgelerine 23 Eylül'den bu yana yüzlerce hava saldırısı düzenleyen İsrail önceki gün Lübnan'ın başkenti Beyrut'un Kola Mahallesi'nde bir binaya hava saldırısı düzenledi. Beyrut'taki bu saldırı Hizbullah'ın güçlü olduğu Dahiye Mahallesi dışında bir yere 2006'dan beri düzenlenen ilk saldırı oldu.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), sünni nüfusun ağırlıklı olduğu Kola mahallesindeki bu saldırıda üç liderlerinin öldürüldüğünü duyurdu. Saldırı İsrail'in bölgede sadece Hizbullah'ı yok etme amacının dışında daha büyük planları uygulamaya koyduğuna işaret ediyor.
Nitekim İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun, BM Genel Kurulu'undaki konuşmasında 'Yeni Ortadoğu' diye gösterdiği haritalar da bu şeytani plana işaret ediyor. Ahaber kamerası dün yine gün boyunca Beyrut'un kalbinde savaşın nabzını tuttu. İsrail'in drone'ları Beyrut semalarında dolaşarak halkı paniğe sevk etti.
Binlerce araçlık konvoy 'saldırı olacak' paniğiyle Beyrut'u terk etmeye başladı. Son saldıralarda Lübnan'da 1 milyon kişi yerlerinden edildi. Lübnan'ın güneyindeki köylerin ve diğer yerleşim yerlerinin neredeyse tamamı boşaltıldı. Kimisi başka ülkelere kaçtı, kimisi de başkent Beyrut başta olmak üzere şimdilik güvenli olarak gördükleri kentlerdeki yakınlarının yanına yerleşti.
Lübnan'ın kuzeyinde Suriye sınırında bulunan Bekaa Vadisi ve Baalbek bölgesinde yaşayanların çoğunluğu da Suriye'ye göç etti. Ata Gündüz Kurşun o anları "Yaklaşık 2-3 saattir İsrail'e ait insansız hava araçları bizim üzerimizde dolaşıyor, Beyrut semalarında. 3 ayrı mahalleye uyarı gönderdi İsrail. Boşaltın oraları vuracağız şeklinde. O nedenle de İsrail'e ait İHA'lar şu anda Beyrut semalarında vızır vızır dolaşmaya devam ediyor.
Birçok insan da onu izliyor. Herkesin kafası gökyüzünde. O drone'u takip ediyorlar. Drone'lar önce görüntü alıyor., sonra bazı bölgeelrde yaşayan Lübnanlılar'ın telefonlarına 'Bulunduğunuz yer vurulacak,boşaltın" diye mesaj gidiyor. Ardından nokta atışlarla hedefler vuruluyor. İsrail'in oluşturduğu korku ortamı zorunla göçe dönüşüyor" sözleriyle anlattı.
GOLAN TEPELERİ SALDIRISI
İsrail'in 7 Ekim 2023'te Gazze'ye yönelik başlattığı katliamla birlikte Hizbullah - İsrail gerginliği yeni bir boyut kazandı. Gazze'de akıtılan kanın durmasını isteyen Hizbullah, İsrail'in kuzeyini sınırlı ve kısıtlı şekilde vurmaya başladı. Bir Suriye toprağı olan ve İsrail'in 1967 yılında işgal ettiği Golan Tepeleri'nde 27 Temmuz'da patlayan bir bomba Orta Doğu'da yeni ve kanlı bir savaşın fitilini ateşledi.
Herkes Beyrut'un 5 kilometre güneyinde "Hizbullah'ın kalesi" konumundaki Dahiye'de İsrail'in yaptığı bu suikastı anlamaya çalışırken, ertesi gün Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, İran'ın başkenti Tahran'da yine İsrail saldırıyla şehit edildi.
İNTİKAM ALINDI, AMA...
Orta Doğu'yu yeni bir savaş senaryoları kasıp kavurmaya başladı. Hizbullah, İran, Suriye ve Irak'taki milisler ve Yemen'deki Husiler'den İsrail'e yönelik art arda tehditler geldi.
Tüm dünya İsrail'e yönelik yapılacak topyekûn bir saldırıya kilitlenmişti. Ama Fuat Şükür'ün intikamını almak yine Hizbullah'a kaldı. 340 katyuşa roketi ve kamikaze İHA'larla İsrail'e saldıran Hizbullah, iki numaralı ismin intikamını kısmen de olsa aldığını duyurdu.
SON HEDEF HASAN NASRALLAH OLDU
Her can yakıcı saldırının ardından "İsrail kırmızı çizgileri aştı" diyen Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah da İsrail'in hedef tahtasındaydı.
Nasrallah, diğer komutanlarla birlikte Dahiye'de bir toplantı sırasında tonlarca patlayıcıyla yapılan bir İsrail hava saldırısı sonucu öldürüldü. Böylece Hizbullah'ta 32 yıllık Nasrallah dönemi sona ermiş oldu.
LÜBNAN GÜN YÜZÜ GÖRMEDİ
Peki bundan sonra Lübnan'ı ve Hizbullah'ı ne bekliyor? Lübnan savaş yorgunu bir ülke. 1975-1990 yılları arasında 15 yıl süren iç savaşta 200 binden fazla kişi hayatını kaybetti, yüzbinlerce kişi yaralandı, bir milyon kişi de ülkeyi terk etti.
Yıllarca İsrail ve Suriye'nin işgali altında kaldı. 2000'li yıllarda İsrail, 2005'teki Refik Hariri suikastından sonra da Suriye, Lübnan topraklarından çekildi. 2006 yılında ise ülkenin güneyinde Hizbullah'ın iki İsrail askerini kaçırmasıyla yeni bir savaş patlak verdi. 33 gün süren savaşın ardından İsrail geri çekilmek zorunda kaldı.
CUMHURBAŞKANI SEÇEMEYEN ÜLKE
Ülkede mezhebe dayalı bir yönetim sistemi var. Öyle ki cumhurbaşkanı Hristiyan, başbakan Sünni Müslüman, meclis başkanı da Şii Müslüman olmak zorunda. Üç yıldır cumhurbaşkanı seçemeyen ülke, başbakanlığını Necip Mikati'nin yaptığı geçici bir hükümet tarafından yönetiliyor.
Lübnan'ın hava savunma sistemi de bulunmuyor. Ordusu ise çok güçsüz. Lübnan askeri ve polisi Beyrut'un cadde ve sokaklarında sadece kimlik kontrolü yapıyor. Adli bir olayda bile "aracımızda yakıt yok" diyerek olay yerine gidemiyor.
GÖÇ DALGASI BAŞLADI
Son dönemlerdeki İsrail saldırıları nedeniyle yaklaşık bir milyon kişi yerinden edildi. Lübnan'ın güneyindeki köylerin ve diğer yerleşim yerlerinin neredeyse tamamı boşaltıldı.
Kimisi başka ülkelere kaçtı, kimisi de başkent Beyrut başta olmak üzere şimdilik güvenli olarak gördükleri kentlerdeki yakınlarının yanına yerleşti. Lübnan'ın kuzeyinde Suriye sınırında bulunan Bekaa Vadisi ve Baalbek bölgesinde yaşayanların çoğunluğu da Suriye'ye göç etti.
İNSANLIK DRAMI YAŞANIYOR
Göç dalgasında gidecek yeri olmayanlar da var. Onlar ise Beyrut'ta insanlık dramının yaşanmasına neden oluyor. Binlerce kişi Şehitler Meydanı başta olmak üzere sahil kesimindeki parklarda, bahçelerde ve kaldırım kenarlarında konaklıyor.