"TÜRKİYE'NİN OLMADIĞI BİR ENERJİ PROJESİ DÜŞÜNÜLEMEZ"
Başkan Erdoğan'ın gündeminde Doğu Akdeniz'de oluşturulması planlanan yeni enerji rotası da vardı. Türkiye'nin bulunmadığı bir denklemin mümkün olmadığını ifade eden Başkan Erdoğan, dünyaya net mesajı yolladı: Bizim için enerji bir çatışma alanı değil, iş birliği alanıdır. Bunun için konuya olumlu açıdan yaklaşmak fazlasıyla yeterli. Türkiye sürekli olarak hidrokarbon kaynaklarının adil ve kapsayıcı dağıtımını savunmuş ve sürekli çağrıda bulunmuştur. Her konuda olduğu gibi, kıyı ülkelerinin hak ve ilkelerine saygı gösterdiğimiz gibi, egemenlik hak ve yetkilerimize de saygı gösterilmesini istiyoruz. Türkiye'nin yer almadığı bir enerji platformunun bölgede, özellikle de Doğu Akdeniz'de başarılı olmasının zor olduğunu herkes bilmelidir.
YUNANİSTAN İLE KITA SAHANLIĞI VE ADALAR SORUNU
Türkiye ile Yunanistan arasından uzun yıllardır en büyük problemlerin başında gelen kıta sahanlığı ve adalar meselesine de değinen Başkan Erdoğan, çözümün anahtarı olarak uluslararası hukuk kurallarını işaret etti. Türkiye'nin bu konudaki tavrının net olduğunu ifade eden Erdoğan, "Egemenlik konularının gündeme getirilmesi diyalog zeminini zedeleyen, ilerlemesini engelleyen bir durum değildir. Bu zemini her koşulda koruyabilir ve ilerlemeyi sağlayabiliriz. Burada çözüm belli, çözüm uluslararası hukuka uymak ve bunu sürdürülebilir kılmak. Biz kaçınmadığımız sürece birlikte aşamayacağımız hiçbir engel olmamalıdır. Gerekirse BM Şartı'nda yazılı çözümleri de göz ardı etmiyoruz. Uluslararası hukuka uygun, barışçıl yollarla çözüm bulma yaklaşımımız, sorunların ortadan kaldırılmasının anahtarıdır" dedi.
"YUNANİSTAN'IN BÖYLE BİR TAVIR SERGİLEMESİ HAYAL KIRIKLIĞI OLDU"
Başkan Erdoğan "İktidarda olduğunuz 20 yılı aşkın süre içinde Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin hangi anını en iyi, hangi anını en kötü anı olarak seçerdiniz?" sorusuna şöyle yanıt verdi: Burada olumlu konulara değinmek ve bunları dile getirmek isterim... Ama sorunuza cevap vermek gerekirse FETÖ'nün hain isyanı ve 15 Temmuz 2016'da ülkemizde yaşanan darbe girişimi sonrasında. Teröristler komşumuz Yunanistan'a sığındı ve Yunanistan da aramızdaki hem komşuluk bağına hem de ittifak bağına rağmen sözde askeri darbecileri korudu ve kolladı. Bu ilişkimizin en düşük noktalarından biri olarak kabul edilebilir. Bu sadece beni üzmedi, kendi elleriyle direnen, demokrasi destanı yazarak darbecileri geri püskürten halkımızı da yaraladı. Darbelerin ne anlama geldiğini tarihi süreçte edindiği tecrübelerle bilen Yunanistan'ın böyle bir tavır sergilemesi derin bir hayal kırıklığı oldu. İlişkilerimizin en iyi seviyesi geçtiğimiz aralık ayında imzaladığımız Atina Deklarasyonu olabilir. Bu deklarasyon ilişkilerimizde yeni bir aşamanın başlangıcı oldu. Tabii biz bunu yeterli görmüyoruz ve daha iyi bir noktaya gelmek için çalışıyoruz. Bu deklarasyonun yeni Yunan-Türk ilişkilerinin temelini oluşturacağına inanıyor ve yeni seviyelere, rekorlara ulaşacağını umuyorum.
"NETANYAHU'NUN SOYKIRIMI HİTLER'İ KISKANDIRACAK DÜZEYDE"
Başkan Erdoğan'ın gündeminde 7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği katliam da vardı. Bölgede on binlerce sivilin katledildiğine vurgu yapan Başkan Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu'ya bir kez daha "Hitler" benzetmesi yaptı. İsrail'in insani yardım noktalarını dahi vurduğunu belirten Başkan Erdoğan, "Netanyahu soykırımcı yöntemleriyle Hitler'i kıskandıracak düzeye ulaştı. Ambulansları hedef alan, gıda dağıtım noktalarını vuran, yardım konvoylarına ateş açan İsrail'den bahsediyoruz. Gazze'de yaşam hakkı başta olmak üzere onlarca insanın hak ve özgürlüğü ihlal ediliyor. Onların haklarını savunuyoruz. Barışı savunuyoruz. İsrail ise Birleşmiş Milletler kararlarını, uluslararası hukuku ve insan haklarını pervasızca ihlal etmeye devam ediyor. Bir düşünün, biri evinize gelip 'burası artık benim, gidin' dese tavrınız ne olurdu? Doğal olarak sizden evinizi savunmanız ve haksızlığa direnmeniz beklenirdi. İsrail bunu sadece Gazze'de değil, tüm Filistin topraklarında yaptı." sözleriyle duruma tepki gösterdi.
İŞTE BAŞKAN ERDOĞAN'DAN DÜNYAYA GAZZE MESAJI
İsrail'in aylardır Gazze halkına yaşattıklarına bakınca, İsrail'in hastaneleri bombalamasını, çocukları öldürmesini, sivillere zulmetmesini, çeşitli bahanelerle masum insanları açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa mahkûm etmesini meşru görmek mümkün; Hitler geçmişte ne yaptı? Toplama kamplarında insanlara baskı yaptı ve onları öldürdü. Gazze sadece 7 Ekim'den sonra değil, yıllar önce de açık hava hapishanesine dönüşmemiş miydi? Oradaki insanlar, adeta bir toplama kampı gibi, yıllarca sınırlı kaynaklara mahkûm değil miydi?