Fatih Sultan Mehmet Han komutasındaki ordu Konstantinopolis'i fethettiğinde yıl 29 Mayıs 1453 tarihini gösteriyordu. Fetih'ten sonra ilk Cuma namazı ise 1 Haziran 1453'te Ayasofya'da kılınacaktı. İstanbul'un fethinin 567. yılı nedeniyle Ayasofya'da Fetih Suresi okunacağı belirtildi. Peki Ayasofya'nın efsaneleri arasında neler var? Kültür A.Ş'den daha önce çıkan Ayasofya'nın Efsaneleri kitabında birçok ayrıntı mevcut. Ayasofya'nın tarihine, mimari özelliklerine ve efsanelerine yer verilen ayrıntılarda Bizans'tan Cumhuriyet'e kadar Ayasofya ile ilgili efsaneler var. İşte o efsanelerden birkaçı...
HER SAYILDIĞINDA BİR KAPI FAZLA
Ayasofya'nın toplam 361 kapısı var. Fakat bu kapılardan 101'i büyük ve tılsımlı olduğu söyleniyor. Çünkü ne zaman bu kapılar sayılsa fazladan bir kapı daha ortaya çıkıyormuş.
40 BİN YIL SONRA YERYÜZÜNE İNENECEĞİ ANLATILIYOR
Hıristiyan söylemine göre Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği haç ve Hz. İsa'yı çarmıha gerdiklerinde kullanılan çivileri Kudüs'ten getirtip Ayasofya'nın gizli bölümlerinden birinde saklattığı belirtiliyor. Kutsal Emanetleri, Ayasofya'ya saklamalarının sebebiyse Hz. İsa'nın 40 bin yıl sonra dünyada Ayasofya'ya ineceğine inanılması.
KIYAMETİN KOPACAĞU TARİH AYASOFYA'DA YAZILI MI?
Kıyametin kopacağına dair binanın güney yönündeki kapıdan girince, üçüncü sırada bulunan sütunun 'On sekizinde yevm-i Pazar, sene 1038' yazılı ve bu yazılanın Hz. Hızır'ın kıyametin kopacağı tarihi birebir kendisi yazdığı belirtiliyor.
ŞEYTAN CAMİ HAZIRLIĞINDA VESVESE VERDİ, AKŞEMSETTİN DUA ETTİ
Şeytan Ayasofya'da hapis deniliyor. Bunun içinde şöyle bir kıssa anlatıyor. Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul'un fethinin ardından Ayasofya'nın camiye çevrilmesini emredince Akşemsettin'i de Hazretleri bu işten sorumlu tutuyor. Cami hazırlığında çalışan işçiler Ayasofya'yı cuma namazına yetiştirmek için çabalarken şeytan işçilere her türlü vesveseyi verdiği belirtiliyor. Akşemsettin Hazretleri, bu durumu anlayınca secdeye kapanıp dua etmeye başlamış. Allah, duasını kabul edip şeytanı Ayasofya'daki bir mermere hapsettiği kitapta yazıyor.
HZ. HIZIR'IN AYASOFYA'YI KIBLE'YE ÇEVİRMESİ
Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul'u fethettikten sonra ilk cuma namazını Ayasofya'da kılacakmış. İmamlığa geçtiğinde ilk iki tekbirde namazı bozmuş, üçüncüde tekbir getirmiş ve ilk cuma namazını kıldırabilmiş. Bunun nedenini merak eden ahali sorunca Fatih Sultan Mehmet: "İstedim ki namaz sırasında bana ve bütün cemaate Kâbe görünsün! Bu niyetle birinci ve ikinci tekbirlerde Kâbe görünmeyince namazı bozdum, ancak üçüncü tekbirde gözlerimin önüne geldi" demiş. Cemaat bunun sebebini Akşemsettin'e sorduğunda o şunları söylemiş: "Hz. Hızır (a.s )saf tutmak için gelirken Terler Direğ'e parmağını soktu ve Ayasofya'nın yönünü kıbleye doğru çevirdi. Ondan sonra da namaza durdu. Böylece padişah üçüncü kez tekbir getirdikten sonra Kâbe'yi tam karşısında gördü."
GÖZYAŞININ TAŞTA OLDUĞU SÖYLENİYOR
Ayasofya'nın içindeki Ağlayan Sütun, Meryem Ana'nın evindeki bir sütunmuş. Bir gün Meryem Ana'ya, Hz. İsa'nın yakalandığını ve kendisine işkence edildiğini söylemişler. Hz. Meryem, onun işkence görmesine dayanamamış ve gözyaşlarına boğulmuş, gözyaşı damlalarından biri yaslandığı bu sütunu kezzap gibi eritmiş. Ayasofya yapılırken de kilisenin kutsanması için imparator bu sütunu Meryem Ana'nın evinden getirerek Ayasofya'ya diktirmiş. Bu nedenle taş kutsal olarak görülüyor. Herhangi bir dileği olanlar bu sütundaki Meryem Ana'nın gözyaşıyla oluşan deliğe parmaklarını sokup çeviriyor ve dilek diliyor.
BİR MELEĞİN KORUDUĞU BELİRTİLİYOR
Ayasofya cami olmadan önce inşaatında çalışan ustalar bir gün yemeğe giderken araç gereçlerini genç bir işçiye emanet ettiği belirtiliyor. Bu emanet etme sonrasında gencin karşısına birden bire bir kişi çıktığı söyleniyor. "İş çok uzun süre bırakıldı, artık ustaları çağırmalısın" dediği ve sonrasında "Araç ve gereçleri bırakıp gidemem" cevabını verdiği ifade ediliyor. Birden bire ortaya çıkan kişi ise "Sen gelene kadar onları korurum, buradan bir yere ayrılmam" diye cevap veriyor. İmparator çalışan bu delikanlıyı görünce bu konuyla alakalı sorular sorunca bu birden bire ortaya çıkan kişinin melek olduğuna inanıp delikanlıyı başka bir memlekete gönderiyor ki, kıyamete kadar melek Ayasofya'yı bekleyip korusun!
KUTSAL KÂSE'Yİ ALAN PAPAZ
İstanbul fethedildiği sırada Ayasofya'ya bir papaz vaaz vermekteymiş. Müslümanların eline Kutsal Kâse'nin geçmesini istemeyen papaz, kâseyi yanına almış bir kapıdan çıkmış. Müslümanlar da papazın oradan geçtiğini görmüş. Ancak papazın gözden kaybolduğu noktaya geldiklerinde dümdüz bir duvarla karşılaşmışlar. Efsaneye göre, Hıristiyanlar tarafından İstanbul geri alındığında kapı açılacak ve papaz çıkıp vaazına devam edecekmiş.
KAPIDAN ÇIKARILMASIN DİYE LEVHALAR BÜYÜK YAPILMIŞ
Ayasofya'nın kubbesine yazılı olan "Allah, göklerin ve yerin nurudur" ayeti ve Allah, Hz. Muhammed (s.a.v.) ve dört büyük halifenin isimleri de levhalara yazılarak asılmış. Ancak Cumhuriyet'in ilk yıllarında Ayasofya camiden müzeye çevrileceği zaman bu levhaları çıkarmak istemişler ama çok çabalamalarına rağmen çıkaramadıkları belirtiliyor. Kitapta yer alan bilgilere göre, Ayasofya'dan çıkarılamasın ve yapı yeniden kiliseye dönüştürülmesin diye bu levhalar giriş kapılarından daha büyük olarak yapılmış. Böylece levhalar dışarı çıkarılamayacakmış.
TAVADA BALIK TAŞ KESİLMİŞ
Ayasofya'da İmparator Kapısı'nın önünde bir balık figürü bulunuyor. Bu balık figürü içinde bir efsane mevcut. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u kuşattığı sırada Ayasofya'daki papazlar bu kapının yanında balık kızartıyormuş. Tavada kızaran balıklar, İstanbul'un fethedileceğini anlayınca isyan etmiş ve kızgın yağın içerisinden fırlayıp taş kesilmiş.