Gencer 30 Ağustos 2019 itibariyle tamı tamına 95 yaşına girdi. Neredeyse bir asırdır dünya sahnesinde kendisi... Kendi tespitine göre "Dünyada bu yaşta piyano çalıp şarkı söyleyen tek adam" kendisi. "Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye namzetim" diyor. Bugünlerde heyecanı büyük. Yıllardan beri sahneyi bırakmayan, hâlâ pek çok kulüpte sahne alan Gencer kendisini geniş kitlelerle buluşturan Ah Bir Varmış Bir Yokmuş'u stüdyoya girip yeniden yorumladı.
Fransızca orjinali, Türkçesi, remix'i, Serkan Çağrı'nın klarnetiyle hayat kattığı enstrümantal versiyonu derken, şarkının altı farklı yorumunun yer aldığı plağı yayınlandı. Eski dostu ve efsane Müzikotek şirketinin sahibi, müzisyen, aranjer Dağhan Baydur var işin mutfağında... Gencer'i projeye ikna eden de, oluşturan da o. Büyük ustayla yeni plak vesilesiyle geçmişte yolculuğa çıktık..
- İlham Bey Bak Bir Varmış Bir Yokmuş Türkçe pop müziğin ilk örneği. Hikayesini sizden dinleyelim mi?
- Ben o yıllarda radyoda çalıp söylüyordum. İngilizce, Fransızca, Almanca hatta Japonca. Pek çok dilde şarkı söylerim. O zaman belli formlar dışında Türkçe söylemek cesaret işi. Hele yeni bir şarkı Türkçeyse. 50'li, 60'lı yıllardan bahsediyoruz. Yanlış bir şey söylersiniz darbe olur! Fecri Ebcioğlu yakın dostumdu. Ona sürekli "Bana güzel bir Türkçe söz yaz. Yabancı bir şarkıya uyarlama yapalım" diyordum. Bir gün bir uçak yolcuğu sırasında, elindeki Yeni Harman sigarasının kağıdına şarkının sözlerini yazmış. Sonra ayağının tozuyla benim mekana, Çatı'ya geldi. Ben sahnede şarkı söylüyorum. "Oo efendim uzun zamandır yoktunuz" diye takıldım. Geldi yanıma sözleri verdi. Fransızca bir şarkının üzerine yazmıştı. Benim çaldığım bir şarkı. Ne bir prozodi hatası ne bir şey. Cuk oturdu sözler. O gece üç kere söyletti dinleyici şarkıyı. Sonra alelacele bir stüdyoya girdik şarkıyı kaydetmeye. Acayip salaş bir yer. Uçak geçiyor sigorta atıyor stüdyoda. Sonra hem ben daha tanınan bir şarkıcı oldum hem Türkçe pop müziğinin kapısı aralandı.
BU IŞI BIRAKIRSAM ÖLÜRÜM
- Sahneyi hiç bırakmadınız. Hâlâ pek çok mekanda çalıyorsunuz... 95 yaşınızda bu enerjinin sırrı nedir?
- Bu işin sırrı benim piyanoya, şarkı söylemeye, müziğe âşık olmam. Ben bu işi bırakırsam ölürüm. Son dönemde sahnedeyken iki kere fenalaştım. Küçük baygınlıklar. İkisinde de kendimi hastanedebuldum gözlerimi açtığımda. "Aman İlham Bey kalıp dinlemeniz lazım" dediler. Bir dakika durmadım.Doğru sahneye... Bir de çok düzenli spor yaparım. Her sabah yüzerim otel havuzunda.
AJDA PEKKAN BENİM YANIMDA YETİŞTİ
- Sizin işlettiğiniz Çatı Caz Kulüp pek çok popüler ismin müziğe giriş yapmasına vesile oldu... O günleri anlatır mısınız biraz?
- Ajda Pekkan ve Emel Sayın Çatı'dan yetişti. Daha önceleri müzik alanında isim yapan Ayten Alpman Çatı'da okudu. Bir nevi gayriresmi pop müzik konservatuvarı oldu orası. Ayten Alpman'la arkadaşlık yaptık, sonra evlendik. Onu da ben yetiştirdim. Hocası ve kocası oldum. Hocası iken her şey iyi ve güzeldi. Kocası olunca geçinemedik. İki çocuğumuz var, Allah rahmet eylesin. Cem Karaca'yı Çatı'ya babası getirmişti. Annesi Toto Karaca; "Al bunu adam et. Evde çok bağırıyor. Senin yanında bağırsın" dedi. Ben de aldım hemen sahneye çıkardım. Rahmetli söylerdi, "Bize mikrofon tutmasını İlham ağabey öğretti' diye. Hatta ölmeden üç ay önce bir televizyon programında beraberdik. Orada vasiyet etmişti: "İlham Abi, ben senden önce ölürsem, tabutum câmiye giderken ve camide namazım kılındıktan sonra tabutumu alkışlatma." Ben de ona aynı şeyi söyledim: "Ben senden önce ölürsem sen de beni alkışlatma." O benden önce öldü ve vasiyetini yerine getirdim. Alkışları engelledim.