Türkiye'de koronavirüsü salgınında önlemler daha da arttırıldı. Koronavirüs riskine karşı 65 yaş ve üstü ile kronik hastalığı olanlara sokağa çıkma yasağı da getirildi. Kulak, Burun, Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Aytuğ Altundağ ile koronavirüsü riskine karşı bireylerin alması gereken tedbirleri, virüs taşıyıcılarının farkında olmadan virüsü yaymasının önüne nasıl geçileceğini ve koronavirüsüne dair her şeyi SABAH'a anlattı. Altundağ, "Kronik rahatsızlığınız arttıysa koronavirüsü enfeksiyonu olasılığını atlamayın" dedi
Türkiye'de koronavirüsü salgınına karşı tedbirler alınmaya devam ediyor. Bu kapsamda 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanlara sokağa çıkma yasağı da getirildi. Ancak kimi yaşlılar ve gençler bazı kurallara uymuyor. Hem kendilerinin hem ailelerinin hem de çevrelerindeki akranlarının hayatını tehlikeye atıyor. Birde virüs taşıyıcıları var. Bu kişilerde koronavirüsü enfeksiyonundan kaynaklı Kovid19 hastalığı belirtileri görülmediği halde yayıcı konumda oluyor. Virüs taşıyıcıları ancak test sonucu belirlenebiliyor. Bu kişiler farkında olmadan başkalarına virüsü bulaştırabiliyor. Kronik hastalığı olanların hastalığını arttıran virüsün gripten ayırt edilmesi ise çok kolay değil.
Kulak, Burun, Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Aytuğ Altundağ ile koronavirüsü riskine karşı bireylerin alması gereken tedbirleri, virüs taşıyıcılarının farkında olmadan virüsü yaymasının önüne nasıl geçileceğini ve koronavirüsüne dair her ayrıntıyı konuştuk. Doç. Dr. Aytuğ Altundağ'ın koronavirüse ile ilgili ayrıntılıları bilgileri SABAH' anlattı.
-Koronavirüs zatürre, sıtma, verem başlangıcı belirtilerinin hızlı hâli gibi geliyor bana. Bu virüs nasıl bir virüs?
-Koronavirüs yol açtığı Kovid19 hastalığı sonrasında zatürre yapabiliyor; zatürre yani pnömoninin viral nedenlerinden bir tanesi. Sıtma ise çok farklı, parazit kaynaklı bir hastalık, çok büyük oranda dünyanın da sadece belirli bölgelerinde görülüyor ve Kovid19'a benzemiyor. Verem hastalığı ise bakteriyel bir hastalık ve daha çok kuru öksürük ve halsizlik yapan bir duruma yol açıyor. Nefes darlığı ileri dönemde oluyor. O yüzden koronavirüs bir solunum yolu hastalığı olarak bu yukarıdaki iki hastalıkla pek karışmıyor. Diğer üst solunum yolu enfeksiyonları olan grip ve nezle ile çok sık karıştırılıyor. Kuru öksürük, yüksek ateş ve nefes darlığı bulgularına yol açan bir virüs ek olarak son zamanlarda hastaların çoğunda ciddi Koku alma bozukluğu da saptandı bu da virüsün buruna çok yoğun yerleştiğinin göstergesi olarak kabul edilmekte. En çok görülen bulguya baktığımızda ise, bu virüsün yaptığı Kovid-19 hastalığında yüzde 80'nin üzerinde ateş semptomu var. Çok önemli bizim için. Grip, nezle ve farenjitle kesin ayrım yapmak zor. Bu ayrım ancak koronavirüs testiyle ortaya konabilir. O yüzden hastalıkla mücadelede test çok önemli.
GRİPLE AYIRT ETMEK ÇOK ZOR
-Grip salgınının çokça görüldüğü bir dönemdeyiz. Koronavirüs ile gribi nasıl ayırt edebiliriz?
-Grip dönemindeyiz ama yavaş yavaş bahar ayına geliyoruz. Grip azalmaya başlayacak. Hafif alerjik nezle, saman nezlesi ve alerjik durumlar çıkacak. Bu hastalıklarda burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırma, göz kaşıntısı gibi bulgular ön plandadır ve hiç ateş yoktur. Eğer astımla birlikteyse nefes darlığı vardır. Ancak griple ayırt edilmesi çok zor. Çünkü gripte de kuru öksürük, ateş, boğaz ağrısı olabilir. Virüs zatürreye dönmemişse nefes darlığı çok fazla olmaz. Buradan belki ayırt edilebilir. Ancak kesin tanı için koronavirüsü enfeksiyondan oluşan Kovid-19 testi yapmak gerekir.
-Bazı kişilerde virüsün bazı belirtileri var. "Ben gribim" deyip test yaptırmıyor. Hatta "Beni karantinaya alırlar" diye düşünüp testten kaçıyor. Testin ve erken tanının önemi nedir?
-İnsanların test yaptırmaktan kaçmalarında neden karantina korkusu olabilir. Ancak her belirtisi olmayan bireyin hastaneye gelmesine gerek yok. Burada semptom yani belirti çok önemli. Özellikle genç yaşta! İkinci problem test yaptırmayıp hastalığı hafif geçiriyorsa birey kendisini izole etmeli. Hastaneye gelmemek izole etmemenin koşulu olmaması gerekiyor. Birey kendisini evinde izole etsin semptomları evden takip etsin. "Ben hastalığı ayakta geçiriyorum" deyip gezmeye başladığında çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olur, insanlara bulaştırabilir.
Güney Korelilerin yapmış olduğu çalışmalarda bireyler gezerken aynı yere dokunan kişilerin sayısı dört bin. Her insanın aynısını yapacağı anlamına gelmiyor ama sosyal anlamda dışarıda etrafa dokunuyoruz. Bu nedenle "Ben gribim" deyip bazı bulguları varsa test yaptırmasalar bile Alo 184 Sağlık Bakanlığı Hattı'nı arayabilirler. İnternet üzerinden makine öğretmesi algoritmasıyla çalışan sistemler üzerine semptomlarını yapabilir ya da aile hekimleriyle telefondan görüşebiliyorlarsa görüşüp yönlendirmeleri takip edebilirler. Virüsü bulaştırma sadece sokaktaki insanlara değil, ailelerindeki büyüklerinde de olabilir. Böyle örnekler dünyada da ülkemizde de yaşanabiliyor. Dikkat etmek lazım!
SÜPER YAYICILAR: HİÇBİR BULGU GÖSTERMEYEN YA DA HAFİF GEÇİRENLER
-Koronavirüsü taşıyan kişilerden bazılarında virüsün belirtilerinin ortaya çıkmayabileceği belirtiliyor. Siz bunu nasıl açıklıyorsunuz?
-Koronavirüsü enfeksiyonu Kovid19 hastalığı yüzde 80 hafif seyrediyor, yüzde 20 ağır seyrediyor. Yüzde 3,5-4 oranında da ölüm var ve bu ölüm oranları da yaş durumuna ve ek hastalık olup olmamasına çok bağlı. Sizin bağışıklık siteminiz sağlamsa ve ek hastalığınız yoksa yaşınız da gençse Kovid19 hastalığını ayaktan hiçbir bulgu göstermeden ya da çok hafif semptomlarla da geçirebilirsiniz. Bu bağışıklık sisteminizin durumuyla alakalıdır. Hatta bu bireylerin bir kısmına süper yayıcılar deniliyor. Çünkü belirti göstermeyen insanların farkında olmadan, istemeyerek Kovid19 hastalığın geç tespit edildiği dönemlere kadar çevrelerine yaydığı söylenmekte. Avrupa'da da birçok politikacı ve üst düzey bürokratın da kalabalık kapalı toplantılarda asemptomik bireylerle olan tokalaşmalar neticesinde enfeksiyonları kaptığı ortaya kondu.
VİRÜS TAŞIYICILARI TEST SAYISINI ARTTIRARAK TESPİT EDİLEBİLİR
-Virüs taşıyıcıları, virüsü başka kişilere bulaştırdığına göre bu durumda nasıl bir tedbir alınmalı?
-Toplumda test sayısını mutlaka hızlı bir şekilde arttırmamız ve virüs taşıyıcısı tespit etmemiz lazım. Tespit ettikten sonra bu taşıyıcıların genel durumlarının iyiyse evlerinde izole edilmeli. Şikâyetleri ve bulguları olanlarda hastanede hafif, orta ve ağır denilen basamaklarla karantinaya almak ve tedavilerine başlamak gerekiyor. Hastanın nefes darlığının şiddetine, kanındaki bulgularına, akciğerlerinin durumuna ve ateşine bakmak gerekiyor.
KRONİK RAHATSIZLIĞINIZ ARTTIYSA KORONAVİRÜSÜ ENFEKSİYONU OLASILIĞINI ATLAMAYIN
-Koronavirüs bulaştıktan sonra kronik hastalarının hastalıklarını arttırıyor mu? Bunu nasıl ayırt edebilir hasta?
-Koronavirüs bulaştıktan sonra viral enfeksiyon kişinin bağışıklık sistemini zayıflatıyor ve ek hastalıkların şikayetleri de artıyor. Nefes darlığı yaşayan bir KOAH hastasının, virüsle birlikte akciğerdeki bulguları arttığında akciğeri daha da ağırlaşabiliyor. Bu nedenle kişinin semptomlarını çok iyi takip etmesi lazım. Kişi kronik rahatsızlığının arttığını düşünüyorsa enfeksiyon olasılığını atlamaması gerekiyor. Çünkü sekonder hastalığı olan ileri yaş bireylerde bu enfeksiyon çok ağır seyrediyor.
-Dünya genelinde ya da Avrupa'da koronavirüsten ölenlerin çoğunun hipertansiyon hastası olduğu söylendi. Bunun nedeni nedir?
-Koronavirüs enfeksiyonun akciğere girerken kullandığı bir protein sistemi var. Hipertansiyon hastalarında da ACE/2 protein düzeyi yüksek olduğu için virüsün tutunması ve buradan akciğer dokusuna girip akciğer çevresinde bir zatürre yapması çok sık karşımıza çıkıyor. Kovid19 enfeksiyonunda yüksek ölüm nedenlerinden birincisi de hipertansiyon ve koroner hastalıkların ek hastalık olarak bulunması. Bunun dışında diabet, morbid obezite, akciğer hastalıkları, kanser hastaları da risk altında.
AŞIRI DOZDA DEĞİL, KONTROLLÜ D VİTAMİNİ ALIN
-Koronavirüsü karşı direnç gösterebilmek için bağışıklık sisteminin ve vücudun güçlü olması gerektiği belirtiliyor. Bağışıklık sistemi ve vücudun kuvveti nasıl artırılabilir?
-Bağışıklık sistemi için çok fazla bilgi var. Bu bilgilerin içinde bilgi kirliliği bulunuyor. Birincisi bağışıklık sistemi önce hijyenden başlar. Kişinin kendi hijyen önlemlerini alması gerekir. Ağız, burun hijyeni yapması, bol bol sıvı içmesi ve boğazını nemlendirmesi gerekir. Hastaların kesinlikle sigara içmemesi gerekir. Sigara içenlerde koronavirüs enfeksiyonu çok daha ağır seyrediyor. Sigara içenlerin koronavirüs enfeksiyonuna yakalanması ve Kovid19 hastalığının şiddetli olma oranı çok daha yüksek.
Vitaminlere baktığımızda hastalanmadan önce ve hastalık sürecince C vitamini desteği almak faydalı. Çok fazla takviyenin bağışıklık sisteminde etkisi var. Ama bizim için şu anda hangi vitaminlerin koronavirüs enfeksiyonunda daha etkili olduğuna dair yayınlar ve veriler henüz az, bu bilgiler giderek artacaktır. Ayrıca "D vitamini düşükse mutlaka D vitamininizi yükseltin!" diyoruz. Çünkü araştırmalardan düşük D vitamininde pek çok diğer viral enfeksiyonlara yatkınlığı arttırdığını biliyoruz. Ancak bu bilgiden hareket edip kontrolsüz olarak yüksek miktarda ve dozda D vitamini kullanılmamalı. Aksi takdirde toksik dozlara ulaşıp kişiler başka sorunlar yaşayabilir.
Çünkü D vitamini C vitamininden farklı olarak depolanabilen bir vitamin. Aşırı dozda ve kontrolsüz kullanmamak gerekir. Ayrıca aşırı ilaç kullanımına bağlı yan etkilerden de kaçınmak gerekiyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında çinko ve betaglukanın etkili olduğuna dair bilgiler var, Kovid19'a özel olarak bunu söylemek için henüz erken. Bağışıklık sistemi desteği olarak iyi uyku çok önemli. Sağlıklı, düzenli uykunun yanı sıra mevsim meyveleri ve sebzeleriyle beslenmek çok önemlidir.
ŞEKERLİ GIDA TÜKETMEMEKTE FAYDA VAR
-Beslenmenin önemine özellikle vurgu yapılıyor. Sizin önerileriniz neler?
-Spesifik olarak bir şey söylemem stokçularının yanı sıra söylediğim şeyin karaborsa piyasasının oluşmasına neden olur. Buna dikkat etmek lazım. Ancak çok fazla şekerli gıda tüketmemekte fayda var.
-"Virüsü karşı temiz hava almaya çıktım" diyenlerin sayısı da oldukça fazla. Belgrad Ormanı'nda pikniğe gidenler de oldu. Güneş yararlı diyenler de var. Bunlar ne kadar doğru?
-Günlerce evin içerisinde durmak, insanlar için gerçekten zor. Birincisi mecburiyetten, görevi gereği ve ekonomik nedenlerle dışarı çıkanlar var. İkincisi ise panik atağı olan kişiler, kapalı alan fobileri olanlar. Bu kişiler, günlerce eve kapatıldığında psikiyatrik sıkıntılar yaşıyor. Çin'de bunun da örneği görülmüş. Çin'de koronavirüsünden ölümlerin dışında karantina koşullarından ve izolasyondan kaçmaya çalışırken binalardan düşen insanların ölümleri var. Bu yüzden dikkat etmeli. Yağmurlu, soğuk havada değil, güneşli havada günde yarım saat kadar dışarı çıkıp güneş almak iyi gelebilir. Hem D vitaminimize iyi gelecek hem de o an psikolojinizin rahatlamasını sağlayacak. Ama bu, kalabalık ortamda olacağız anlamına gelmiyor. Bir buçuk metrelik sosyal mesafeyi koruyarak, kalabalıktan uzak oksijeni bol yeşillik alanlarda, kapının önünde ya da sakin mekânlarda güneşlenmek tercih edilebilir. Arabalara binip uzak mekânlara gidip kalabalıklar içinde güneş almak değil.
SOSYAL MESAFEYE EVDE RİYAET EDİN, RİSK VARSA AYRI YATAKTA YATIN
-Evde aile fertleri birbirine nasıl davranması lazım ve hijyen konusunda yapılması gerekenler neler?
-Evde hijyenik koşullarının sağlanması önemli. Kişilerin hijyenle ilgili kullanacakları ev araçlarının mutlaka belli yerlerde ayrılarak kullanılması lazım. Fakat herkesin evinin koşulu izolasyona uygun olmayabilir. Bazı evlerde çok fazla tuvalet ve banyo varken, bazı evlerde bir tuvalet, bir banyo var. Bu nedenle kişinin hijyenine dikkat etmesi lazım. Diş fırçalarını yakın yerlere koymayıp uzaklaştırılmalı. Havlularda öyle. Çünkü koronavirüsü yüzeyde kalma süresi uzun olan bir virüs ve çok kolay bulaşabiliyor. Bu nedenle bu kadar hızlı yayıldı dünyada. Güneş altında yüzeyde canlı ve yoğun kalma süresi hızlıca kısalıyor ama kapalı olan ev ortamında yüzeyde kalma süresi daha uzun oluyor. Dünyada ve Türkiye'deki vakaların analizlerine bakıldığında yakın çevreye bulaştırma ve yakın çevreden enfeksiyonu alma çok sıklıkla karşımıza çıkan bir tablo.
Sosyal mesafeye evde de riayet etmeli. Yapılabilirse herkes ayrı yerlerdeki yataklarda bir süre uyutmak. Eşler de enfeksiyondan şüpheleniyorsa, risk varsa ya da virüs bulgusu belirlenmişse mutlaka ayrı yataklarda yatmaları mantıklı olacaktır. Sık sık da temizlik yapılmalı.
HAMİLELER SOSYAL MESAFEYE DİKKAT EDİN, EMZİREN ANNE MASKE TAKSIN
-Hamile olan ya da bebeğini emziren kadınlar büyük bir tedirginlik yaşıyor. Bu konuda neler dersiniz?
-Hamilelerin ve emziren annelerin çok fazla kaygı duymaması gerekiyor. Çocuklarda bu enfeksiyon çok hafif seyrediyor. O yüzden sizden emzirirken alacağı bağışıklık sistemini güçlendiren emilyoyla bebekleriniz bunu atlatacaktır. Endişelenmeyin! Hamilelerin hijyene, sosyal mesafeye ve etraflarındaki kişilerden kendilerini korumaları gerekir. Emziren anneler ise takabilirlerse maske takmaları lazım. Emzirme öncesi ve sonrası sık sık ellerini düzenli bir şekilde yıkamaları gerekir. İyi beslenmeleri, uyku desteklerini de ihmal etmemeleri lazım.
FENERBAHÇE BASKETBOL TAKIMI: TOPLU YAPILAN SPORLARDA, YÜKSEK EFOR GEREKTİREN İŞLERDE TEMASLA VİRÜS SALINIMIN RİSKİ FAZLA
-Fenerbahçe Basketbol Kulübü'nde de koronavirüse yakalananlar oldu. Sporcuların metabolizmaları sporcu olduklarından kaynaklı daha mı güçlü? Sporcularda koronavirüs semptomları daha mı az görülür? Yoksa sporcularda koronavirüsün etkileri aynı mı?
-Fenerbahçe Basketbol Kulübü'nde koronavirüsü vakaslarının olmasının nedeni toplu olarak antrenman yapmaları. Sporcular kapalı ortamda aynı havayı soluyor. Egzersiz esnasında solunum kapasitesi de arttığı için çok fazla damlacık ve partiküle maruz kalabiliyorlar. Basketbol kalabalık bir spor olduğu için rahat bulaşabiliyor. Valencia Futbol Kulübü'nde de oyuncuların neredeyse yüzde 35'inin korona testi pozitif olduğu açıklanmıştı. Kapalı, toplu yapılan sporlarda ve yüksek efor gerektiren işlerde temas ile virüs salınımın riski fazla. Yoksa egzersiz vücut direncini arttıran bir faktör… Hatta Dünya Sağlık Örgütü açıklamalarında, çok ağır olmayan otuz dakikalık egzersizi önerdi.
SU KESİNTİLERİNE DİKKAT ETMEK GEREK
-Türkiye'deki bazı şehirlerde suların kesildiğine dair haberler de geldi. Kısa süreli kesintinin ardından sular geri geldi. Eğer sular kesilirse o zaman bu virüse karşı nasıl bir korunma sağlanabilir?
-Su kesilmesi tabii ki çok ciddi bir problem olur. Bu dönemde yerel yönetimlerin ve merkezi hükümetin dikkat etmesi gerekir. Hijyende su çok önemli, neden? Çünkü koronavirüsle mücadele sabunla birlikte 20 saniye boyunca el yıkamayla yapılıyor. Çünkü sabun koronavirüsün dışında olan lipit tabakayı çok rahat parçalıyor ve virüs etkisiz hale gelebiliyor. Su kesintilerine bu nedenle dikkat etmek ve vatandaşın bu konularda rahatlıkla hijyeni sağlamasına gayret etmek önemli.
65 YAŞ ÜSTÜ: HAYAT ARKADAŞINIZIN VE DOSTLARINIZIN SAĞLIĞI İÇİN DIŞARI ÇIKMAYIN!
-65 yaş ve üstü ile kronik hastalar için sokağa çıkma yasağı getirildi. Ancak 65 yaş ve üstü bu yasağa pek uymuyor. Aile büyüklerine uyarılarınız nedir?
-65 yaş ve üstü bireylere şunu öneriyorum. 65 yaş üstü bireylerde, özellikle 70 yaş üstü bireylerde ortalama yüzde sekiz civarında bir ölüm oranı var. 40 yaş altında binde 2 yani 70 yaş üstüyle 40 yaş altı arasında yaklaşık 16 kat fark var. 80 yaş üzerinde bu oran yüzde 15'lere çıkıyor. 40 yaş altındakilerde 30 yaş fark var. Şöyle bir durum düşünün: Gençlere göre 30 yaşa kadar ölüm riskiniz var. "Yaşayacağımızı yaşadık, ben çıkarım, alışkanlıklarımdan vazgeçmem!" diyemezsiniz. Çünkü sizinle aynı yaşta olan hayat arkadaşınıza bu enfeksiyonu bulaştırabilirsiniz veya sizinle aynı yaşta olan çok uzun süreli dostlarınıza bu enfeksiyonu bulaştırabilirsiniz. Çoğunun kalp hastalıkları, şeker hastalıkları gibi ikincil hatta üçüncül hastalıkları var. Yani koronavirüs enfeksiyonu olan Kovid 19'un en sevdiği hastalıklar. Çok rica ediyoruz. Büyüklerimizin, yaşlılarımızın bu dönemde dışarıya çıkmaması kendi sağlıkları ve akranlarının, hayat arkadaşlarının ve dostlarının sağlıkları için önemli. Yoksa çok üzücü tablolar karşımıza çıkabilir. Örneğin İtalya'da nüfusun yüzde 26'sının yaşlıydı ve bu nedenle koronavirüs yaşlı gruplar arasında hızla yayıldı. Maalesef dünyaca her gün çok ciddi ölüm haberleri alıyoruz İtalya'dan.
"GENÇLER, KENDİ AİLENİZE BULAŞTIRMAMAK İÇİN EVİNİZDE KALIN!"
-Özellikle gençler "Bize bulaşmaz!" düşüncesiyle hareket edip rahat davranıyor. Ama dediğiniz gibi virüsü taşıyıcı konumunda olabilirler. Neden böyle bir algı oluştu? Kaldı ki, evdeki aile büyüklerine bulaştırma olasılıkları çok fazla değil mi?
-Bu hastalık belli bir yaş grubunda yüksek etki yaptığı bilgisi çok paylaşılınca gençler rahatladı. "Bize bir şey olmuyormuş!" diyerek gezmeye verdiler kendilerini ve sosyal yaşamlarından ödün vermediler. Ama aile büyüklerinize bulaştırma riskiniz var. Dünyada kendi ailesine bulaştıran ve ciddi sorunların yaşandığı vakalar var. Gençlerden ricam, dışarı çıkmak ve sosyalleşmek istiyorsunuz, ama şu an duyarlılık göstererek evinde kalınız. Biraz daha sabır…
SALGININ NE KADAR SÜRECEĞİNİ ÖNGEREMİYORUZ
-Sizce koronavirüs salgını ne kadar daha sürecek?
-Koronavirüsü salgının ne kadar süreceğine kesin bir öngörü yapmak zor. Çin'in iki buçuk ayda bu salgını tamamen kontrol altına aldığını ve bitirdiğini biliyoruz. Ha keza Singapur, Japonya, Güney Kore gibi ülkelerde de bu salgın kontrol altına alındı. Şu an herhangi bir tehlike arz etmiyor. Ve bu salgının Avrupa ayağına yani İtalya'ya sıçraması ve İran'a sıçrayıp Müslüman coğrafyaya yayılım yapması ciddi bir problem oldu. Şu an salgının ana merkezi Avrupa. Amerika'yı da dikkatle izliyoruz. Amerika'da da hızlı vaka artışı var. Amerika'da dünyada en fazla vaka görülen ülkeler arasına girdi. Bu virüsün yazın davranış şekli konusunda tam net bilgimiz yok. Haziran, Ağustos ya da Eylül'de biter diyemiyoruz. Ama yazın azalırsa daha hızlı kontrol altına alınacaktır. Bu şu anda öngörülemiyor.
85 İLAÇ TEDAVİDE KULLANILMAK ÜZERE ARAŞTIRILIYOR
-Tedavisi için birçok ülke çalışma yaptığını söylüyor. Hemen hemen her gün "İlacı bulundu!" gibi açıklamaları duyuyoruz. Sizce tedavisi ne zaman ortaya çıkacak?
-Tedavi için ilaçlar deneniyor. Eski salgınlarda denenen ilaçlar var. Domuz gribi salgınında kullanılan ilaçlar , aids tedavisi ilaçları, sıtma ve ebola tedavisinde kullanılan ilaçlar bu salgında da kullanılıyor. Japonya'da mevsimsel grip tedavisinde kullanılan ilacın Çin'deki hastalarda yoğun olarak kullanıldığını biliyoruz. Genellikle hastalara antiviral tedavi uygulanıyor. Viral enfeksiyonun ilerleyen dönemde zatürrenin tedavisi için verilen antibakteriyel tedavi ve hastalıkta ortaya çıkan ateşi kontrol altına almak için verilen ateş düşürücüler ve destek tedavilerle bu tedavi yürütülüyor. Eğer hasta oksijen düzeyinde bir düşme yaşamaya başlamışsa önce burundan oksijen daha sonrada bir solunum cihazına bağlanarak solunum tedavisine geçiliyor. Diğer salgınlardan daha hızlı aşı bulunacaktır ama kısa sürede aşı bulunması zor. Fakat daha hızlı dönemde aşı yapılacağı belli çalışmalar hızlandı çünkü. Yaklaşık 85 ilacın tedavide kullanılmak üzere çeşitli aşamadaki, araştırma seviyelerinde olduğunu biliyoruz. Türkiye'deki koronavirüs salgını da Çin ve diğer ülkelerde olduğu gibi kontrol altına alınacaktır.
KORONAVİRÜS TESTİNİ ERKEN DÖNEMDE ARTIRMAMIZ GEREK
-Türkiye'nin aldığı önlemler için neler dersiniz? Sağlık sistemimiz koronavirüs salgınına karşı ne durumda sizce?
-Türkiye'deki koronavirüs salgını da Çin ve diğer ülkelerde olduğu gibi kontrol altına alınacaktır bu yüzden panik olmamamız önemli. Türkiye bence dünyada en geç bu salgını yaşayan ülkelerdendi. Bu da önlemlerin iyi olduğunun göstergesi. O yüzden de iyi durumdaydı. Fakat son Avrupa ve İran salgını çift taraflı olarak Türkiye'nin hem Doğu'dan hem de Batı'dan salgın nedeniyle sıkıştırılmasına neden oldu. Sonra da vaka sayıları hızla artmaya başladı. Vaka sayılarının hızla arttığı dönemde koronavirüs testini erken dönemde arttırmamız gerekirdi. Hızlı testlerin bir an önce başlaması gerekiyor. Bu bizim başarımızı çok etkileyecektir. Çünkü bu salgında dünyadaki tüm deneyimler şunu gösteriyor: İyi baskılama yaparsanız, toplumsal izolasyonu iyi arttırırsanız, sosyal mesafeyi korursanız, hijyenik uygulamalarla toplumu iyi eğitirseniz ve çok ama çok test yapıp pozitif vakaları erken dönemde tespit ederseniz başarınız artar. Ayrıca genç yaşta süper taşıyıcı olacak vakaların da hızla tespit edilip sahadan izolasyonunu sağlarsanız, hızlı tedavi edip bağışıklık sistemini sağlamlaştırıp topluma kazandırabilirseniz, o zaman daha da başarılı olacağınız aşikâr. Bu aşamaları yaparken de iyi bir yoğun bakım sistemine, iyi bir tıbbi cihaz bilgisi ve birikimine sahip olmanız gerekiyor. Ben vaka başvuru hızının iyi kontrol edilmesi durumunda ki şu ana kadar iyi götürülüyor bu süreç, sağlık sistemimizin zorlanma yaşamadan salgının üstesinden geleceğini düşünüyorum. Özveriyle çalışan sağlık emekçilerimize burada tekrar çok teşekkür etmemiz gerek.
-Türkiye'deki sağlık alanına baktığınızda, ülkemiz koronavirüs tedavisini bulma noktasında öncü olabilir mi?
-Koronavirüs tedavisi noktasında yeni bir ilaç konusunda Türkiye'deki çalışmaların ne düzeyde olduğunu bilmiyorum. Uzun yıllar hep savunduk, Türkiye'nin bir ulusal, milli ve yerli aşı politikası geliştirmesi ve yerli aşının yapılması için sistemin sürekli çalıştırılması gerekiyor. Bunun dışında yerli ilaçlarımız için de yoğun emek vermeliyiz. Bu salgın ümit ederiz ki, bizlere gerekli dersleri sunar, hastalara uygulayacağımız mevcut ilaçların protokollerine belki kendimize özgü tedaviler ve farklılıklar katarak bir şeyler oluşturabiliriz. Bununla ilgili mutlaka vaka sayıları arttıkça ve hastanelerin vaka tecrübesi arttıkça ek uygulamalar da olacaktır. Bu soru için kesin konuşmamız erken olur diye düşünüyorum.
BİRBİRİMİZE OMUZ VEREREK SÜRECİ YÜRÜTMEMİZ GEREK
"Onların bu süreçte her tür isteğini hızlı bir şekilde karşılamamız lazım. Doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar, hastaneleri dezenfekte eden temizlik görevlileri, hastanelerin güvenlik görevlileri ve yine hastanelerin doktorlara dışarıdan destek veren eczacılar… Polisler, askerler, yerel yönetimlerde çalışan belediyede çalışanları bu topyekûn savaşa destek veren diğer meslek grupları ve bu esnada halkın gıda lojistiğini gıda ihtiyacını sağlayan marketler, bakkallar… Ve bu salgınla mücadelenin her aşamasında görev alan tüm meslek gruplarının çok önemli rolleri var. O yüzden sağlık sistemini bir bütün olarak değerlendirmek lazım. Sadece yatak sayısı, bakım cihazlarının bulunması ve sağlık personelinin sayısı değil, tüm bileşenlerin birbirleriyle koordineli ve verimli çalışması bu başarıyı etkileyecektir. Bu dönemde topyekûn güçlü bir motivasyon ile hareket etmemiz gerekiyor. Dayanışma içerisinde birbirimize omuz vererek bu süreci yürütmemiz gerek. Karşımızda net bir düşman var ancak gözle göremediğimiz bir düşmanla bir savaş veriyoruz."