Fenerbahçe, Trendyol Süper Lig'in 7. haftasında Hesap.com Antalyaspor'u 2-0 mağlup etti. SABAH Spor yazarları Ahmet Çakar Mustafa Çulcu, Ömer Üründül, Gürcan Bilgiç ve Bülent Timurlenk karşılaşmayı yorumladı.
MUSTAFA ÇULCU: "YILDIZ GİBİ PARLADI"
"Fenerbahçe'de Tedesco'nun 4. resmi maçı. 2 maç üst üste aynı savunma dörtlüsü ile çıkmaması, iki kanat forvet ve 10 numarada da aynı değişkenliğin olması dikkat çekici! Topa sahip olma üstünlüğü, rakip ceza alanında topla buluşma sayısı açık ara Fenerbahçe'de. Ancak forvet hattı darbesiz matkap gibi.
Sesi duyan sanır ki duvarı delik deşik ediyor, oysa duvarda çizik yok! Savunmayı kalabalık tutan, sabırla oyunu geride karşılayan Antalyaspor; öne çıkan Fenerbahçe savunmasının arkasına attığı topta yakaladığı pozisyon dışında sahada silik kaldı. Bu pozisyonda Ederson kalesinde resmen devleşti, Oosterwolde ile golü önlediler. Antalya geriye yaslandı, Fenerbahçe yüklendi. Duran top veya penaltı ile kilit açılacaktı ki, penaltı ile açıldı.
Tedesco; Talisca'ya çok tahammül etti. Tespitlerinde ve hamlelerinde geç kaldı. Vasat oyunda Fenerbahçe kazanmayı bildi. Ali Yılmaz ilk defa bir Fenerbahçe maçında düdük çaldı. Topu oyunda tutma isteği yüksek. Gösterdiği kartlar doğru. Oyun kontrolü çok iyi. Kararlılığı güven veriyor. 58'de Kerem'e çıkmayan sarı hakemin nazar boncuğu olsun. Tavsiyem; ilk yarı sonuna doğru Kerem, el hareketi ile hakeme futbol kültüründe "gider" yaptı.
AHMET ÇAKAR: "PAAL'IN HEDİYESİ"
"Fenerbahçe kötü oynadığı, futbol adına ortaya bir şey koyamadığı maçı kazandı. Çünkü kazanmak zorundaydılar. Kazanamadıkları takdirde, kaos daha da büyüyecek, belki de eylül ayının son günlerinde lig bitecekti. Önce şunu söyleyelim; Fenerbahçe'de övgüyü hak eden neredeyse hiçbir futbolcu yok. Ruhsuzlar… Yapışık oynamıyorlar… Çabuk olamıyorlar…. Dönen topları kazanamıyorlar…
Mesela ilk yarıda belki de maçın en önemli pozisyonunu Antalyaspor yakaladı ama yararlanamadı. Devre biterken bir kontratakta Ederson'un mutlak golü kurtarması belki de Fenerbahçe'deki büyük kaosun önüne geçti.
İkinci yarı yine Fenerbahçe kötü oynarken artık yavaş yavaş sona yaklaşılırken sahneye Antalyasporlu Kennety Paal çıktı. Manasız bir yerde, manasız bir yerde, manasız bir penaltı yaptırıp maçı Fenerbahçe'ye hediye ediverdi. Karşılaşma biterken de Szymanski ikinci golü atıp Fenerbahçe'nin günü kurtarmasını sağladı.
Maçın hakemi Ali Yılmaz vasat bir hakem. İyi bir hakem ama kalitesi sınırlı. Verdiği penaltıda kesin haklı. Ayak kafa seviyesine kalkıyor. Önce topa sonra da Nene'nin kafasına vuruyor. Mutlak penaltı. Ama bazı faulleri gereksiz çaldı. Bir iki sarı kartı da atlayıverdi."
ÖMER ÜRÜNDÜL: "TEDESCO'NUN SEÇİMLERİ YİNE HATALI"
"Yine garip bir ilk 11 karşımıza çıktı dün gece. Pres özellikleri yetersiz, devamlılıkları olmayan Talisca ve Asensio ikilisi orta sahada. Bu aslında rakibe "Geride iyi kapan, eğer organize çıkabilirsen çok pozisyon bulursun" mesajıydı. Antalyaspor; alanı iyi daralttı, Fenerbahçe'yi üretkenlik sıkıntısına soktu ama ilk yarıda sadece 1 net pozisyon bulabildi. Onu da Ederson kurtardı. Fenerbahçe hücum girişimlerinde sezonun başından bu yana olduğu gibi yine son derece yetersizdi. Takımı biraz rahatlatan, ikinci yarıda penaltıdan gelen skor avantajıydı. Maçın son dakikalarında belki sıkıntıya düşebilirlerdi ancak 90+2'deki ikinci gol işi bitirdi.
Genel görüşlerime gelince; Tedesco'nun Kasımpaşa, Dinamo Zagreb ve Antalya maçlarında takım tertipleri hatalı. Şunu belirtmek istiyorum; Torreira müthiş dinamizmi ve presiyle Galatasaray'ın orta saha için nasıl vazgeçilmez bir ismi ise İsmail Yüksek de Fenerbahçe için benzer özellikte çok önemli. Ama o da ne yazık ki, Fenerbahçe teknik direktörleri tarafından çok umursanmıyor.
Dün gece orta sahada tek savaşçıydı. İsmail'den sonra ön plana çıkanlar Semedo ve Nene'ydi. Kerem Aktürkoğlu'ndaki inanılmaz fiziki düşüş de gerçekten çok ilginç. Fenerbahçe'nin Perşembe gecesi Nice maçı var. Nice bu sene formsuz ama kadro planlamasında bu yanlışlar yapılırsa o maç da çok zora girer. Benden uyarması"
GÜRCAN BİLGİÇ: "SAMANDIRA'DA DALGALAR BÜYÜK"
Tedesco'nun bütün düğmelere aynı anda basmasıyla başladı maç. 5'e 5 kurguda, neredeyse orta sahasız çıktı sahaya ve bütün maçı istediği baskıyı yaparak, Antalyaspor'u kalesine bir-iki kere getirerek geçirdi. Ezber bozan anlayışın ana fikrinde, Talisca, Asensio gibi top getirilmesi gereken ekstra oyuncuların, aslında o topu getirmekle görevlendirilmeleri vardı. İşe yaradı mı; hayır…
Kadıköy'ün kendi büyüsünde sahadaki coşkuya söylenecek bir şey yok. İsmail Yüksek'in devleştiği "altı numara" performansıyla, rakibin geçiş yapmasına izin vermediler. En-Nesyri'nin bile orta sahaya yaklaşarak veya takım baskısına katılarak destek olmaya çalıştığı kora kor bir oyun da izledik. Emre Belözoğlu yetenekli kanatları iki kişilik bloklarla karşılayarak sessizleştirmek istedi.
Merkezde de kalabalık kaldılar, duvarlarını ördüler. Bu davetkâr oyunun kırılma noktası bir hata yapılmasıydı. Penaltı da böyle geldi. Talisca'nın topun başına gelmesi, Kerem'den rolü alması da gerçek bir cesaret örneği. Oosterwolde'nin gol çizgisi üzerinden kornere attığı pozisyon için dönüm noktası desek, yanılmayız.
Böylesine kısır ortamda geriye düşmek, sahada bir oyun peşinde olan ama bir planı olmayan Fenerbahçe için, tribünlerin de arkasından çekilmesine neden olabilirdi. Gökhan Gönül'ün denklemden çıktığı, Fred, Szymanski veya İrfan Can gibi ağır topların on bir hesabından düştüğü bir ortam var. Samandıra'da dalgalar büyük. Bu galibiyet, rüzgârı biraz hafifletir."
BÜLENT TİMURLENK: "YİNE RAHAT DEĞİL"
"Avrupa'da kötü başlamış, ligde 6 maçta 6 puan kaybetmişseniz, yeni başkanınız sizinle yüz yüze görüşmüşse, taraftarınızın önünde kazanmak, kazanırken da biraz olsun ışıltılı futbol oynamak zorundasınız. Tedesco'nun Fred'i bir kez daha kulübede bıraktığı ama İsmail'i oynatıp Asensio'yu biraz olsun rakip kaleye yaklaştırdığı oyunda Fenerbahçe neden üretemedi?
En-Nesyri, Dzeko gibi duvar olabilen bir santrfor değil, Talisca da topu alıp yüzünü kaleye dönmek dışında takım oyununda yok ve Kerem'e gerekli olan işte bu al-ver'i yapacak duvarlar. Abdülkadir erken sakatlanıp, geçişteki hızlı adamını kaybeden Antalya'nın iki deplasman galibiyetinde ikişer golü 4'er şuttan bulduğu kısırlığı, Kadıköy'de gol bulmasını elbette zorlaştıracaktı.
İkinci yarıda İsmail'in rakip sahada bütün ikinci topları alması oyunu ev sahibi için kolaylaştırırken statik oyun yine de net pozisyonu getirmedi. Nene, Fenerbahçe'nin hedeflerinin sağ açığı mıdır, tartışmalı ama penaltıyı kazandıran adamdı. Kısıtlı kadroya sahip Antalya'yı ayakta tutan adam Safuri idi ama o da bir yere kadar…
"Evinde son 3 maçta da son çeyreğe tek gol farkıyla giren, Alanya maçında bunun faturasını ödeyen Fenerbahçe bir kez daha taraftarına rahat maç izletmedi" cümlesine itiraz olan 90+2'de Szymanski idi. Bardağın dolu tarafında Avrupa mesaisi ve ligde iki beraberliğin ardından kazanan bir takım var. Maçın adamı İsmail Yüksek."