Ancak havaları şu; "Biz unumuzu eledik, eleğimizi astık." Böyle bir takıma karşı F.Bahçe'nin çok daha farklı, baskılı, istekli, verkaç yaparak, şut atarak kazanması gerekirdi. İki tane şahsi beceri şutuyla gol buldular.
Son dakikalara girerken bir penaltı pozisyonu oldu. Hakem göremedi, VAR gördü verdirdi. Kart olur muydu? Kırmızı olmazdı, kaleci açıyı kapattığı için bariz gol şansı olmazdı. Djiku'ya sarı kartı kesin vermesi gerekirdi, vermedi. Çünkü eğer arkadan o darbeyi yemeseydi Sivaslı oyuncu, daha iyi vuruş yapardı ve zaten kaleciye de takılmazdı. Çünkü kaleci ayağını kaldırmıyor. Birinci pozisyondan sonra dağılan hücumcunun kaleciyle münasebeti ise farklı bir boyut.
İsmail Kartal ve futbolcuları dün akşam hiçbir bahaneye sığınamazlar. Hakem maçın sonuna 10 dakika uzatma verdikten sonra 4 buçuk dakika daha ekledi ama Fenerbahçe bunlardan faydalanamadı. Artık şunu söylemek lazım. Lig şampiyonluğu bence batıya kaydı. Galatasaray bu saatten sonra bu şampiyonluğu vermez.
Çünkü iki takımın futbolcu isteklerine, teknik adamlarına, oyun heveslerine, tempolarına bakıyorum, hepsinde Galatasaray daha önde. Büyük sürpriz olmazsa bu 4 puanlık fark, Galatasaray'ı şampiyon yapar. 90+12'de oyuncu değiştiriyorsun, sahada alınmayacak tek adamı, İrfan Can Kahveci'yi alıyorsun dışarıya, hücumcu alıyorsun içeriye! Ya zaten maç bitmiş, defanstan birini çıkarsana! İnanılır gibi değil!
GÜRCAN BİLGİÇ - BAŞTAN SONA; PANİK
Geçen sezon da benzer maçlar yaşandı. Takımın üstüne sonuç baskısı geldiğinde kontrol de kayboluyordu. Öne geçtikleri maçlarda skoru tutamayıp, puan kaybettiler. Olympiakos karşılaşmasında da benzer "panik" vardı oyuncuların üstünde. Acele ettiler, doğru karar veremediler, pas şiddetini ayarlayamadılar ve top kayıplarıyla işlerini zora soktular.