EMRE BOL - KADIKÖY DÜŞTÜ!
Fenerbahçe'nin en büyük problemi kapanan, hızlı çıkan takımlar karşısında çözüm üretememesi... Beşiktaş'ın bir, "Anadolu takımı" gibi oynadığı, sadece kontra ataklarla hücuma çıktığı karşılaşmada bir araba gol yemesinin tek izahı aslında bu.
Futbolda bildiğim bir şey varsa o da yıldızların değil, "koşanların" sonuç almasıdır. Beşiktaş kadro kalitesi Fenerbahçe'den düşük olmasına rağmen daha çok mücadele ederek istediğini almasını bildi. Takım kaliten, oyuncu kalibren istediğin kadar üstün olsun. Koşmadan, rakip kadar mücadele etmeden sonuç alman mümkün değil.
Beşiktaş'ın orta sahası inanın Fenerbahçe orta sahasından daha kaliteli değil. Ama koşan onlar, formalarını ıslatan onlar... Hakemin neredeyse mükemmel yönettiği karşılaşmada hak eden taraf Sergen Yalçın'ın öğrencileriydi.
"HEP TEREDDÜTLERİM VARDI NE YAZIK Kİ HAKLI ÇIKIYORUM"
Kulübenin güçlü olması maçı kazanacağın anlamına gelmiyor. Ancak doğru taktik seni ön plana çıkarır. Erol Bulut'un yıldızları sahaya sürmek dışında ikinci bir planı olduğunu zannetmiyorum. Lemos'la ilgili hep tereddütlerim vardı. Ne yazık ki haklı çıkıyorum. Şampiyonluğa oynayan bir takımın stoperi bu kadar dengesiz olamaz.
"SADECE KANAT OYUNUYLA BU LİGDE BAŞARILI OLMAN İMKANSIZ"
Kimse kusura bakmasın; Erol hoca bir türlü merkez hücumunu öğretemedi takıma... Sadece kanat oyunuyla bu ligde başarılı olman imkansız. Galatasaray ve Trabzonspor'dan sonra Beşiktaş'ta Kadıköy'ün serisini sona erdirdi. Daha neler yaşayacağız bakalım? Bir gün Kadıköy'ün, "herhangi bir stat" olarak anılmasından rahatsız olursunuz umarım.
ERMAN TOROĞLU - ANASININ AK SÜTÜ GİBİ
Fenerbahçe'nin sezon başında kurduğu geniş kadro oynadığı ilk maçlar, Beşiktaş'ın zorlukları, milli aralar nedeniyle bir hafta oynanan bir hafta oynanmayan maçlar... Çok şeyler oldu. F.Bahçe için hep iyi şeyler yazdık ama nereye kadar? F.Bahçe-Konya maçına kadar...
Bu maçta İsmail Kartal'la Konyaspor Fener'in maskesini düşürdü. Fenerbahçe'ye karşı nasıl oynanmalı dersini futbol kamuoyuna verdi. Sonra geldik Beşiktaş-Başakşehir maçına. Burda da Beşiktaş ağır favori Başakşehir'e ilk 45 dakika öyle bir oynadı kı müthiş. İkinci yarı Beşiktaş'ın temposu düştü maçı zar zor kazandı.
"LARIN CEPHEDEN KAÇAN ASKER GİBİYDİ"
Bu iki maçı izledikten sonra dünkü maçtan önce şu olur deme şansım kalmadı. Nitekim ilk yarı aynı Konyaspor gibi Beşiktaş da ayağa oynayarak müthiş futbol sergiledi. Sonra 10 kişi kaldı siyah-beyazlılar. Larin sarı kartı olmasına rağmen alakasız bir pozisyonda bir sarı daha görerek takımın yalnız bıraktı. Yani cepheden kaçan asker gibiydi.
Siyah-beyazlılar pes etmediler. baya da iyi işler yaptılar. Bence 90 dakika boyunca hakem maçı durdurmadan idare etmeye çalıştı hatalar da yaptı doğru ama maçın neticesine tesir edecek hareket maalesef ve maalesef yine büyük takım korkusuyla Mert Hakan'ı ikinci sarıdan atamadı. Burası maçın dönüm noktasıydı.
Bir de Beşiktaş hücumunda sarı kart göstermek için hücumu kesti bence avantaj oynatmalıydı sonra gereğini yapmalıydı. Hadi orda aniden düdük çaldı diyelim ama Mert Hakan'ın pozisyonunda oyuncu bile atılacağını biliyordu atamadı. Bu dakikadan sonra zaten futbolcu senin korktuğunu anlayınca sahada gerildiler.
"CISSE'Yİ KENARA ALMAK ACEMİ BİR HOCA İŞİDİR"
Kenarda da hocalar gerildi. Bu maçın özeti şu: Eğer Beşiktaş bu Fener'i Kadıköy'de 11'e 11, 4-3 yenseydi çok özelliği olmazdı ama 10 kişiyle bu sonucu aldı mı bu işte çok şey söylenir; faturası da Erol Bulut'a çıkar. Böyle bir maçta Cisse'yi kenara almak acemi bir hoca işidir.
Futbolun içinde yıllarca oynayan insan böyle hata yapmamalı. Çok geniş kadro dedik. Ama bu kadroyu kullanmak için tecrübeli bir adam lazım dedik. Erol Alanya'da iyi işle yaptı ama bu geniş kadro çok teknik adam için ateşten gömlektir. Eğer dengeyi sağlayamazsan sahanın içinde Fenerli futbolcuların birbirlerini davranışlarını görmezlikten gelirsin.
"FENERBAHÇE'DE BAZI OYUNCULAR OYNANAN OYUNDAN RAHATSIZ"
Çok net gözüküyor Fenerbahçe'de bazı oyuncular oynanan oyundan ve mücadeleden rahatsız. Birkaç maç daha böyle gedirse su yüzüne çıkar. Sorumlusu Bulut'tur. Dün gece Beşiktaş anasının ak sütü gibi 3 puanı çatır çatır mücadele ederek kazandı. Eğer mağdur oynanacaksa ve yazılacaksa yorumlanacaksa bu Beşiktaş'tır derim.
TURGAY DEMİR - BÜYÜK OYNADILAR!
Beşiktaş büyük maçları, büyük oynuyor... Trabzonspor, Başakşehir ve Fenerbahçe... Kartal en iyi oyunlarını, hem de aynı taktikle bu rakiplerine karşı oynadı ve kazandı... Bu işin sırrı, Sergen Yalçın zekası... Üç rakibini de, kontrollü paslaşmalarla uyuttu ve bu maçlarda Beşiktaş yakaladığı pozisyonların neredeyse tamamını gol yaptı.. Dün de değişen bir şey yoktu...
Fenerbahçe açık ara favoriydi ama Beşiktaş harika oynadı, Aboubakar nefis goller attı... Ağır çekim oynayan Fenerbahçe ilk yarıda pek bir şey yapmadı ve Beşiktaş savunmasının hatasıyla bir gol buldu. Larin ikinci sarıdan atılınca maçın şekli değişir mi diye düşündüğümüz anda, zor maçların oyuncusu Necip tam beş yıl sonra gol attı, hem de kafa golü... Helal olsun.
Sergen Yalçın'ın sonraki hamlesi, Ademi'ye tedbir olarak savunmaya N'Sakala desteği verip Ghezzal'ı çıkarmaktı ki, bu tam olarak doğru bir değişiklikti. Fenerbahçe ağır aksak paslaşmalarla ikinci golünü atıp maça ortak olmaya çalışırken 10 kişilik Beşiktaş oyun disiplininden hiç kopmadı ve önde bulabileceği boş alanları kovaladı...
N'Koudou topla buluştuğunda Sergen hocanın planı bir kez daha tutmuş oldu ve sonradan giren N'Sakala attığı golle maçı bitirdi. Tugay Kaan Numanoğlu harika yönettiği maçın sonunda verdiği uydurma penaltıyla iyi yönetimine gölge düşürdü... Son dakikada kaleci Altay'ın ceza sahası dışında topu koluyla oynaması da kırmızı karttı. Son dakikalarda eyyam yaptı vesselam. Beşiktaş bu büyük galibiyetle lig yarışına da ağırlığını koymuş oldu... Artık korksunlar!
REHA KAPSAL - 3 ODA!
Derbilerin en büyük özelliği maçların saha içinde kazanılmasıdır ve de günlük dinamikleri mental, fiziksel, taktiksel olarak yerine getiren takımlar her zaman bu maçları kazanmıştır. Fenerbahçe'nin favori olduğu derbi başlangıcında sarı-lacivertliler saha içinde yürüyen, coşkusuz, nasıl olsa maçı bir gol atıp kazanırız modunda bir görüntü verdi.
Fenerbahçe'nin maça başlayan görüntüsünde dakikalar geçtikçe oyunu yakalamaya çalışan bir durum vardı. Ama bunda da motivasyon eksikliğiyle mücadeleye güvenen yetersizliği dikkat çekti. Erol Bulut'un ligin başından bu yana kadar iyi sonuçlar alsa da doğaçlama oyununu bir türlü terk edemeyen, performans istikrarını sağlayamayan ve bunun nasıl sağlanacağıyla ilgili oyun planı netleşmeyen saha içi organizasyonu sorunluydu. Nerede, ne zaman, hangi formasyonla oynayacağı netlik kazanmış değil.
"BİR AN ÖNCE KURTULMASI GEREKİR"
Oyun içindeki futbolcuların rolleri ne? Futbolcular nerede, ne zaman, nasıl bu takıma monte edilip oyunda sürekliliği sağlayacak? Bunlar F.Bahçe'nin başarısızlığındaki en başlıca nedenler. Erol Bulut'un, çok forvetle oynamayı oyuna hükmetmek olarak algılamasından da bir an önce kurtulması gerekir.
Diğer yandan Beşiktaş, Sergen hocanın hazırladığı taktikle, -eksiklere rağmen- ortak akılla mücadeleyi ve en önemlisi F.Bahçe gibi maçın yürüyerek kazanılmadığını bilen bir görüntüdeydi. Koşarak bütün sınırlarını zorlayan, takımdaşlığın bütün gereklerini yerine getiren, disiplini, kazanma arzusu en yüksek seviyede olan, işbirlikçi bir görüntü veren, savaşan, maçı kazanmayı isteyen ve sonuna kadar hak eden Beşiktaş takımı vardı.
Büyük maçlarda ve derbilerin kazanılmasında '3 oda' çok önemlidir. Yönetim odası, savaş odası (antrenör odası) ve krampon odası (soyunma odası). Bu 3 odada teknik, taktik, fiziksel ve mental olarak Beşiktaş çok iyi hazırlanmış. Bunun karşılığında da yalnız rakibinden 3 puan almadı. Aynı zamanda da sezon sonuna kadar şampiyonluk yarışının içinde olacağının da bu galibiyetle mesajını vermiş oldu.
SİNAN VARDAR - ALINLARINDAN ÖPÜYORUM
Nefes kesen bir derbi izledik. Eminim ki; bu maç da unutulmayacak derbiler arasına girdi. Beşiktaş, F.Bahçe'yi Kadıköy'de yenerken kötü başladığı sezonun 10. haftasında zirveye çok önemli bir adım attı. 6 eksikli Kartal, dün büyüklüğünü bir kez daha gösterdi ve şampiyonluk yarışında 'Ben de varım' dedi. Sergen Yalçın futbolda yeteneğini akılla birleştiren ender futbolculardan biriydi.
Dün teknik direktörken de bu özelliğini gösterdi. Siyah-beyazlılar dün transfer şampiyonu ezeli rakibinin ağır savunmasından müthiş yararlandı. Taktik; rakibe topu vermek, ani ataklarla rakibin hantallığından yararlanmaktı. Kartal ilk 20 dakikada 2 farklı üstünlüğü yakalarken, her futbolcu sahada savaşıyordu. Siyah-Beyazlı formayla mücadele eden her futbolcu müthiş oynadı. Sahada Beşiktaşlı her futbolcuyu alınlarından öpüyorum. 50. dakikada oyundan atılan Larin'i bile...
"ŞAPKAMI ÇIKARIYORUM SANA"
Beşiktaş'ın en büyük artısı kondisyonuydu. 10 kişi kalan bir takımın maçın 87. dakikasında 5 kişiyle kontratağa çıkması ve gol bulması Beşiktaşlılar'ı mest etti. Necip'e ayrı bir parantez açmak istiyorum. Necip, son haftalardaki harika futbolunu nefis bir golle taçlandırdı. Sakatlanmasına rağmen seke seke oynamak istemesi onun çok önemli farkıydı. Şapkamı çıkarıyorum sana; Beşiktaş'ın evladı Necip...