Fenerbahçe, Süper Lig'in 16. haftasında Konyaspor ile karşı karşıya geldi. Kadıköy'de oynanan maçı 4-0 kazanan sarı-lacivertliler, ligde yeniden ikinci sıraya yükseldi. Fenerbahçe'nin Konyaspor maçındaki zaferini SABAH Spor yazarları Mustafa Çulcu, Gürcan Bilgiç ve Ömer Üründül değerlendirdi.
GÜRCAN BİLGİÇ: TABELAYI SAVUNMAK
Avrupa'dan "şık" bir skorla gelmelerine rağmen, ligin kırılma haftasını yaşayacaktı Fenerbahçe. Galatasaray'ın maç fazlasıyla altı puan fark koyması bir yana, berabere biten Trabzonspor maçı da geceye anlamını kattı.
Tedesco maç öncesinde "Alev alev yanıyorlar" dedi oyuncuları için. Uzun zaman sonra takımına bu kadar güvenip, iddiasını ortaya koyan bir teknik adam ifadesi. İlk yarıdaki coşku da onu yanıltmadı. Konyaspor baskısını kırıp, çok oyuncu ile etkili şekilde gelmeye başladılar. Pozisyonlar kaçtı, fırsatlar harcandı, Talisca ustalığına, futbol şansını da ekleyip, skoru üçe getirdiler.
İkinci yarıda vitesi küçültüp, maçı tutmaya konsantre oldular. Değişiklikler de bunu destekledi. Başakşehir karşısında öne geçip, maçı tutamamış, "Bunu başarmamız gerekirdi" eleştirisini de yaptılar. Şimdi, perşembenin yorgunluğu üstüne tabelayı savunmayı seçtiler. Konya kısa üçgenler, özellikle merkezdeki kalabalığı sık sık deldi. Ederson sorumluluk aldı bu anlarda da. Bu maçların tekrarı olacağından kimsenin şüphesi de olmasın. Üç günde bir maç serisi içindeyseniz, ilk yarıda farkı bulduysanız, "ekonomik moda" geçmek anlam taşır. Keşke aynı tempoya veya baskıya devam edebilseler. Buna oyuncunun vücut dili karar verir. Duran yerine Talisca çıksa, belki de bulunan boş alanlarda daha etkili hücumlar da izleyebilirdik. Yine de 87'de gelen Asensio golü, Kadıköy müdavimlerinin evlerine daha keyifli götürdü. Yani; yarış devam…
ÖMER ÜRÜNDÜL: MONTELLA GİBİ DÜŞÜNMELİ
Fenerbahçe ilk yarıda organize bir futbol sergiledi. Bunun yanında da 3 gol atıp, 4 de net gol kaçırdı. Bu arada Kerem Aktürkoğlu ilk defa sahneye 40. dakikada çıktı. Duran da kazandırdığı ucuz penaltı dışında sahada yoktu. Peki bu şartlarda nasıl böyle bir etkinlik oldu? Çünkü Konyaspor, takım olarak sahada yoktu.
İkinci yarıda ise Fenerbahçe tamamen durdu. Bundan faydalanan Konyaspor da prestij mücadelesine geçti. Bazı tehlikeli pozisyon da buldular. Skriniar ve Ederson bayağı ter attılar. Maçın sonlarına doğru ise F.Bahçe 4. golü de bulup 3 puanı kazandı. Talisca'nın ikinci golü gerçekten mükemmeldi.
Gelelim genel gözlemlerime; Niye iki çok farklı devre sergilendi? Çünkü Asensio ile Talica birlikte uzun süre oynadıklarında yüksek tempolu ve etkili bir oyun oynamak mümkün değil. Bu dün gece de görüldü. Mert Müldür uzun zaman sonra forma buldu, yine görevini başarıyla yaptı. Çünkü istikrarlı bir oyuncudur. Tedesco niye Oğuz'a az şans veriyor anlamadım, onu mutlaka kazanması lazım. Fred'de gelişim açıkça gözüküyor, bu iyi haber. Duran'ın ise ne yaptığını ben anlayamıyorum. Bilhassa arkadaşlarıyla hiçbir bağlantısı yok. Üstelik yine bir sakatlık geçirdi. Benim Tedesco'ya bir tavsiyem var. İki santrfordan istediği verimi alamıyor. Bana göre Talisca'nın yapısı santrfora hiç uygun değil. Bir de Montella modelini denese. Milli Takım'da Kerem santrforu başarılı oynuyor, çok da iyi hücum pres yapıyor. Ayrıca Oğuz Aydın'la da Milli formada iyi bağlantı kurabiliyor.
MUSTAFA ÇULCU: VAR'A YASLANIYOR
Fenerbahçe'de ön bölgede Duran'ın arkasında Talisca, en iyi olduğu yerde başladı. Kanatlardan Asensio ve Kerem içeriye kat ederek kanat bekleri Mert ve Brown'a boşluklar yarattı ve öne çıkmalarını sağladılar. Böyle olunca da Fenerbahçe kalabalık oyuncu grubu ile hücum aksiyonları geliştirdi. Oyuncular muazzam istekliydi ve rakibi daha ilk yarıda sahadan sildiler. Konyaspor'un gücü belli, temassız oyunu tercih ettiler. Topu ön bölgede tutacak, aksiyon yaratacak oyuncusu yok. Talisca gerek hücumda gerekse savunmada müthiş oynadı. Asensio ve Fred performans olarak öne çıktı. Fenerbahçe ilk yarıda skoru elde edince ikinci yarı vites küçülttü.
Hakem Ozan Ergün maçın hemen başında kale atışında ceza alanı ön çizgisine basma konusunda Duran ile inatlaştı. Duran'ın son davranışı sınırları zorluyor, hakemin otoritesini sarsıyor, sarı vermeliydi. Ama hakem arkasını döndü ve gitti! 8'de Jo Jin-Ho'ya verilen sarının gecikmeli çıkması kafaları karıştırdı!
26'da topla oynayan Duran'a hamlede geç kalan Uğurcan'ın faulü net penaltı. Hakemin önü açık, görüyor ama veremiyor! Oysa çok kolay verebileceği bir penaltı. Bunda bile alışkanlık VAR'a yaslanıyor. VAR'dan penaltı geldi. Atış öncesi ekrana yansıyan hakemin kaleci Bahadır'a söylemleri ise çok manidar! Günümüz hakemliğinde maçlardan VAR'ı alın, kanatları kopmuş uçak gibi yere çakılırlar. Maçta hakemi zorlayacak oyun da pozisyon da yoktu. Bir majör karar vardı, o da VAR'dan geldi.