Son dakika haberleri… Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi'nin 3. haftasında konuk ettiği İsveç temsilcisi Elfsborg karşısında ikinci yarıda 3 gol yese de sahadan 4-3 galip ayrılmayı başardı.
İstanbul'a birer galibiyet ve yenilgiyle gelen Elfsborg ise ikinci mağlubiyetini yaşayarak 3 puanda kaldı.
Zorlu geçen mücadeleyi, SABAH Spor yazarları da çarpıcı sözlerle değerlendirdi. İşte o yorumlar…
ÖMER ÜRÜNDÜL: SANCHEZ VE YUNUS MAÇIN EN İYİLERİYDİ
Dün gece futbol kalitesi vasatı aşmayan ama Sloven hakemin (Matej Jug) üst düzey temaslı futbola müsaade etmesiyle seyir zevki güzel bir 90 dakika izledik. Elfsborg, atletik ve çok koşan ama teknik kapasitesi zayıf ve takım savunması arızalı bir ekip. G.Saray, ilk yarıda göze hoş gelen bir oyunla etkili ataklar yaptı, pozisyonlarla 3 gol buldu. Bu arada rakibin de kalesinden başlayan uzun toplarla G.Saray'ı hücumda zorladığını gördük. İkinci devrenin başında Osimhen ile çok net bir gol kaçtı. Ondan sonra rakibin golü geldi. Ben günümüz futbolunda her zaman çift santrforlu oyun düzenine karşıyım. Okan Buruk, madem böyle düşünüyor saygı duymak lazım.
İş sıkıştığında da gerekli hamleyi yapmak gerekiyor. Fark ikiye indiğinde bence bir forveti ve Mertens'i çıkarıp işi garantiye almak gerekirdi. Çünkü Avrupa'nın en vasat takımları bile fizik olarak senden daha iyi durumda. Sonra bir penaltı golüyle fark 1'e indi. Kısa süre sonra da rakip çok net bir beraberlik fırsatını değerlendiremedi. Sonra iki değişiklik yaptı. İş hiç iyi gitmiyordu ama Yunus, müthiş inatçılığıyla iki kere kaybedilen pozisyonun devamında mükemmel bir gole imza attı ve takımını rahatlattı. Buna rağmen uzatmada G.Saray, 1 gol daha yedi. Son saniyede neredeyse hüsran yaratacak bir 4. golü Günay kurtardı. G.Saray, pozisyonlar verip 3 gol yemesine rağmen savunmada Sanchez'i beğendim ama bana göre maçın ismi Yunus Akgün'dü.
LEVENT TÜZEMEN: İLK YARI CENNET, İKİNCİ YARI CEHENNEM GİBİYDİ
TUSAŞ'a yapılan hain terör saldırısını lanetliyorum. Bu saldırıda şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralananlara da acil şifalar diliyorum. Maçı bu üzüntü içinde izledik. Galatasaraylı oyuncular, izleyenlere ilk yarı cenneti, ikinci yarı da cehennemi yaşattılar. Soyunma odasına 3-0'lık skorla girmek bence Galatasaray'ın ilk yarıda oynadığı kaliteli futbolun karşılığı değildi. İcardi, Osimhen, Yunus, Barış, Mertens müthiş pozisyonlar buldular ama Elfsborg kalecisi Pettersson'u geçemediler. İkinci yarı, Galatasaray'ın oyununa yine aynı virüs girdi. Futbolcular, "Biz bu maçı kazandık" havasına bürününce cehennem dakikaları başladı. İsveç ekibinin ilk golü göstere göstere geldi. İkinci golünde ise Barış Alper gibi profesyonel bir oyuncunun yaptığı hareket amatörce bile değildi.
Okan hoca, Osimhen'i İcardi ile birlikte oynatarak 3-4-1-2 sistemini denedi. İlk yarıda bu sistem çok başarılı oldu. Üç şahane gol gördük, en az üç-dört tane daha Galatasaray'ın yüzde yüz gol pozisyonlarını kaçırdığında tanık olduk. 3-4-1-2'yi oynarsın ama futbolcularını doğru seçmen gerekir. Savunma üçlüsünden biri sprinter olmalı. Okan hoca, bu sistemde ısrar edece kse üçlünün solunda Ismail Jakobs oynar. Çünkü Abdülkerim ağır kalıyor. Abdülkerim artık çalım atma sevdasından vazgeçmeli. Çünkü kaptırdığı toplar Galatasaray'a pozisyon oluyor ve İsveç ekibi de üçüncü golü bu sayede attı. Birçok pozisyonda da hatalarını Yunus kapattı. Tabela açısından Galatasaaray, farklı kazanması gereken bir karşılaşmayı ecel terleri dökerek aldı.
BÜLENT TİMURLENK: DERBİDE ÜÇLÜ DEFANS OYNAMAMALI
Futbol izlemenin, konuşmanın ve yorumlamanın anlamını yitirdiği bir İstanbul akşamında yazıyorum bu satırları… Yüreğimize ve aklımıza düşen ağırlığın altında dün sahada görebildiklerim şunlardı: Osimhen ve İcardi'yi birlikte oynatma fikrinin üçlü defans denemesi getireceği ortadaydı. Bunu Avrupa'da beraberlikle bitmiş bir maçın ardından mutlak kazanılması gereken bir maçta sahneye koymak, rakibin adı Elfsborg olunca çok da riskli görünmüyordu. Buruk muhtemelen Jakobs'un sakatlığı ile birlikte üçlü denemesi için tereddüt etmedi. Oyun ezberi kuvvetli bir takım için bu radikal değişim elbette saha içinde karışıklıklara yol açar. Ancak dün G.Saray ilk 45 dakikada rakibin geçiş hücumlarına sağlam darbe vurup hücumda da coşkulu dakikalar geçirince üç farkı da kolay buldu.
İkinci yarı beklenti, averajın da çok mühim olduğu Avrupa Ligi'nde farkı büyütmek, bir taraftan da derbi öncesinde esas adamları kenara alıp dinlendirmekti. İkisi de olmadı. G.Saray bu sezon iki kez yaşadığı kâbusu üçüncü defa taraftarına yaşatacak bir ikinci yarı oynadı. Üçlü başladıysanız, üçlü mü bitirmek zorundasınız? Tek santrfora düşüp orta sahaya takviye yapamaz mısınız? Ya da rakip halı saha golü gibi gol attıktan sonra oyunu taraftar gibi izlemek zorunda mısınız? Maalesef Okan Buruk yine kenarda izleyen adamdı. Yunus, attığı güzel golle teknik kadroyu da kurtardı. Dünden ne öğrendik? G.Saray, Beşiktaş derbisinde üçlü defans oynamamalı. Kasımpaşa'dan sonra Elfsborg'un da RAMS Park'ta üç gol bulması sadece derbi için değil, iki kulvarda sezonun devamı için büyük soru işareti…
MUSTAFA ÇULCU: DARISI BİZİM HAKEMLERİMİZE
G.Saray oyunu öne yıkamadı, baskı kuramadı, önde oynayıp orada kaybedip orada kazanıp üretemedi. Daha çok kontratakla pozisyon buldu. Savunmada kalabalık olunduğu anlarda zaman zaman organize olmakta sıkıntılar yaşandı. Topu rakibe bırakıp kontratakla gelmesi beklenen atletik Elfsborg, beklentilerin aksine organize pas oyunu ile oynadı. Galatasaray'ın en zayıf karnı Yunus ile Abdülkerim arasını iyi kullandılar. Rakip kalecinin en büyük zaafı olan ilk topları sektirmesi, kontrolde sıkıntı yaşamasından G.Saray daha fazla faydalanmalıydı. Üretemediği, savunmada sıkıntıların yaşandığı anlarda oyuncu değişiklikleri bu kadar gecikmemeli.
Elfsborg oyundan hiç düşmedi. Özellikle son bölümde G.Saray'a sıkıntılı anlar yaşattı. Buna rağmen üç puanı alan G.Saray oldu. 17 yıllık FIFA deneyimine sahip 44 yaşındaki Sloven hakem Matej Jug, hakemliğinin son yılını yaşıyor. Sakin ve kararlı bir hakemlik yaptı. Futbolun doğasında olan basit temaslara izin verdi, oyuna tempo kattı. Oyunun kontrolü hep elindeydi. Problem çözen, olgun hakemliği ile kabul gördü.
16 faul ve 2 sarı kartla maçı tamamladı. 25'te G.Saray penaltı bekledi lakin top Holmen'in kapalı olan sağ koluna geldi. Penaltı olmaz. Devam kararı doğru. Maçın en majör kararı Elfsborg lehine verilen penaltıydı. Barış kendine alan yaratayım derken rakip Qasem ile girdiği mücadelede sağ kolunu fazla açtığı anda eli ile topla oynayınca doğru VAR müdahalesi ile penaltı geldi. Hakem pozisyonu ekranda izlerken etrafında kimsenin olmaması ve kararını kaptan İcardi'ye izah etmesi güncel uygulamaydı. Darısı bizim hakemlerimize...