ÖMER ÜRÜNDÜL - RÖVANŞ HİÇ KOLAY OLMAYACAK
Fenerbahçe, dün gece çok sıkıntılı bir ilk yarı oynadı. Önce Oosterwolde'ye çarpıp ağlara giden şanssız golle erken skor dezavantajına düştü. Sonra da devre sonuna kadar oyunu domine eden tehlikeli ataklar geliştiren Lille idi. Livakovic'in 3 önemli kurtarışını gördük. Tutuk bir oyun sergileyen Fenerbahçe ise Dzeko ile bulduğu tek net pozisyonda kaleciyi geçemedi.
İkinci yarıya Fenerbahçe atak başladı. İlk yarının aksine oyunu karşı alana yıktılar. İkinci yarının ilk 10 dakikasında Maximin'le 3 defa üst üste gole yaklaşıldı. Bu arada risk alındığından zaman zaman da rakibin kontratak girişimleri vardı. Bunlardan birinde yine Livakovic başarılıydı.
Sonra İrfan Can'ın mükemmel frikiğiyle skora denge geldi. Ama uzatma bölümünde yine birinciye benzer şanssız bir golle Lille avantajı kaptı. Genel gözlemlerime gelince, esas sıkıntının kaynağı dün gece ileri üçlüydü. Tadic, Dzeko ve Maximin fizik olarak yetersizdiler.
Ama bir parantez açayım, Maximin'in, güçlenince Fenerbahçe'ye önemli katkılar sağlayacağı görüşündeyim. Szymanski beklenen performansını bir türlü veremiyor.
Ağır yükü geri dörtlü ve İsmail çekti. Şöyle bir genel analiz yaparsak; Lille genç bir takım. Ama takım oyunu olarak Fenerbahçe'den daha iyi durumda. Fizik olarak da daha öndeler. Bu açıdan Kadıköy'deki rövanş çok zor olacak.
GÜRCAN BİLGİÇ - LIVAKOVIC'İN ELLERİ UMUT OLDU
Daha 12. dakikaydı, komik bir gol yedi Fenerbahçe. Bilardoda "bant" kullanırlar, Lille takımı da öyle yaptı. Ama Livakovic'in kurtardıkları öyle değildi. Takımı maçta da tuttu, umutları Kadıköy'e taşıyan oyuncu da oldu. Mourinho'nun imza atarken yaptığı teşhis doğruydu; "Biraz daha hızlı oynamamız lazım" dedi.
Sahadaki oyuncular, Maximin haricinde geçen sezonun kadrosu. Bırakın daha hızlıyı, daha yavaş bölümündeler. Konuşmak en kolayı ama sahaya baktığımızda "Mourinho geldi, böyle oldu" diyeceğimiz bir şey yok. Oyuncu seçimleri de ilginç. Yılların kurt hocası, Krunic ile maça başlayor. Daha bir hafta önce 45'te oyundan aldığı Krunic...
O çıktıktan sonra takımın oyunu temposu ne kadar değiştiği halde yine seçimini böyle yapıyor. İki düz "altı", İsmail ve Krunic ile oynadığın halde bu kadar net pozisyon verip, özellikle Ferdi'nin kanadından yapılan bindirmelere de ekstra yardım gelmemesi de ilginç.
Fred'in sakatlığı buna gerekçe ise, bıraksınlar bu işi yapmayı… Çağlar'ın performansı defansı, Ferdi'nin temposu orta sahayı, Maximin'in gayretleri forveti görünür yaptı. Oyun planı içinde Fenerbahçe için "iyiydi" diyeceğimiz bir şey yok. 70'te hamleler geldi.
İrfan Can tıpkı bir hafta öncesinde olduğu gib i oyuna pozitif kimliğini koydu, frikiği aldı, beraberlik golünü de attı. Peki ileriye sarkan güzel haberler yok mu? Mourinho daha oyuncuları da bilmiyor, kadronun neler yapacağını da. Bu tip eleme maçlarında minimum riske gidip, performanslara sırtını dayaması da bu yüzden. Yukarıda bahsettiklerimiz analiz edilecek, değişecek. Mourinho, bu yüzden özel biri…
BÜLENT TİMURLENK - KONTRPİYEDE KALMAK...
Lille, Jose Mourinho'nun "otobüsü çekeyim" diyebileceği kalibrede bir takım değil, dolayısıyla dün maçın ilk yarısında ön alanda pres yapmayan, derinde bekleyen Portekizli'nin taktiğine farklı bir açıdan bakmak lazım. Lugano eşleşmesinde kalesinde 4 gol gören ve tabelada iki maçta da 0-1 geriye düşen Fenerbahçe'yi bloklar arasını kısa tutup oynattı.
Fred'in yokluğunun bu takıma bir 8 numara daha ihtiyaç var dedirttiği ortada. Krunic'in iki stoperin önünde rakibe verdiği kolay şut imkânlarında Livakovic kalesinde sağlam durmasa ya da Dzeko arka arkaya iki poziyonu yakmasa, ilk 45'te birden fazla gol görebilirdik.
Ferdi'nin yenilen golde rakibi kolay kaçırdığı, kanatların işlemediği ilk 45'ten sonra Lille'in sahasında kabul ettiği ikinci yarıda oyunu alan Fenerbahçe, beraberliği Maximin'in iki pozisyonundan da bulabilirdi. Fransızlar 1-0'ı çok değerli bir skor olarak görmüşler ki ilk yarıdaki 9 hücumdan sonra ikinci yarıda tek ciddi tehlikeyle kaldılar.
Mourinho kulübeden getirdiği kaliteli isimleri 10 dakika daha erken sahaya sürebilirdi. İrfan Can'ın nefis vuruşu "Play off kapısı aralandı" dedirtti ama Zhegrova'nın ilk golde olduğu gibi defansa çarpıp filelere giden sayısı Kadıköy'de rövanş için Lugano maçındaki oyundan çok daha fazlası gerek dedirtti.