Türkiye'de toplumsal barışı zedelemek isteyen birileri, şu anda en kullanışlı argüman olarak ülkemizde bulunan mülteci Suriyelileri görüyor. Türkiye'nin gündemini bu konuya kilitleyip önünü tıkamak istiyor.
Bu gelişmeleri değerlendiren Sosyolog Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, konu ile ilgili en çok merak edilen soruları cevapladı. İşte o sorular ve Prof. Dr. Adıgüzel'in konu ile ilgili yorumları...
SURİYELİLERE YÖNELİK GEÇEN HAFTA ÇIKAN OLAYLARIN NEDENİ NEYDİ?
Küçükçekmece'de bir çocuğa Suriyeli bir genç tarafından laf atıldığı bahanesiyle Suriyelilere yönelik şiddete varan tepkiler ve protestolar yapıldı. Alo 155'e yapılan ihbardan yarım saat sonra olayın taraflarını ve görgü tanıklarını dinleyen emniyet müdürlüğü ekipleri, olayın tamamen bir yanlış anlaşılmadan kaynaklandığı, ortada bir taciz olayı olmadığını, çocuğun ve ailesinin herhangi bir şikayette bulunmadığını ifade ettiler.
İstanbul Valiliği basın açıklamasıyla konuyu ayrıntılı biçimde izah etti. Ancak son olaylar gösterdi ki Türkiye'de toplumsal barışı zedelemek isteyen birileri var ve şu anda en kullanışlı argüman ise Suriyeliler.
SOSYAL MEDYADA BU OLAYLARI TAHRİK EDENLER KİMLER?
Sosyal medya bu nefret söylemin en büyük taşıyıcısı durumunda. İyi niyetli olmadıkları çok net olan bazı hesaplar özellikle Suriyeliler ile ilgili en küçük olumsuzluğu büyüterek, toplumsal bir linçe, kitlesel bir tepkiye dönüştürme gayretinde. Hatta bazı yerli hesapların kendilerini Suriyeli gibi göstererek Türkleri tahrik edecek paylaşımlar yaptığı tespit edilmişti.
Kısacası Suriyeliler üzerinden bir toplumsal gerginlik yaratma, bir çatışma ortamı oluşturma ve sokakları karıştırma amacında olanlar var. Gerçekten iyi niyetli olarak, milliyetçi duygularla tepki verdiğini düşünen bazı kişiler ise farkına varmadan bu Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürebiliyor.
SİZCE BU SORUNU TÜRKİYE'YE YETERİNCE ANLATABİLİYOR MUYUZ?
Toplumumuzun 'savaşın kısa süreceği ve Suriyelilerin ülkelerine geri dönecekleri' beklentisi azaldıkça, yeni kaygılar ön plana çıkmaya başladı. Daha önce ekonomik kaygılar dillendirilirken, artık sosyal ve demografik kaygılar dillendirilmeye başlandı.
Toplumun kaygılarını anlamak ve gidermek gerekiyor. Şunu da unutmayalım ki ülke olarak çok fazla bir seçeneğimiz de yok. Savaş devam ederken, insanları geri dönmeye zorlamak hukuki ve insani bir tavır olmaz.
Türkiye kendi güvenliğini sağlamak ve artan mülteci baskını azaltmak için kendi sınırı boyunca Suriye'deki gelişmelere müdahale etmek zorunda kaldı. Savaş maalesef devam ediyor ve Suriyelilerin bugünden yarına ülkelerine dönmeleri diye bir durum mümkün görünmüyor.
TÜRKİYE'DE KAYITLI VE KAYIT DIŞI NE KADAR SURİYELİ MÜLTECİ VAR?
Yüzde 75'i kadın ve çocuklar olmak üzere Türkiye'de geçici koruma statüsü altında 3 milyon 620 bin kişi var. Bunun dışında, ikamet izni ile kalan 100 bin ve T.C. vatandaşlığı almış 80 bin kişiyi de hesaba kattığımızda 3,8 milyon Suriyeli bulunduğunu söyleyebiliriz.
Kayıt dışı (düzensiz göçmen) sayısını tahmin etmek kolay değil ama yakalanan düzensiz göçmenler üzerinden bir tahminde bulunulabilir. İçişleri Bakanlığı verilerine göre 2018 yılında 100 bin Afganistanlı, 50 bin Pakistanlı düzensiz göçmen yakalanırken, 34 bin Suriyeli yakalandı.
Bu rakamlar hala kayıtdışı Suriyeliler olduğunu, ancak Afganistanlı göçmenlerin üçte biri, Pakistanlı göçmenlerin yaklaşık yarısı kadar olduğunu tahmin edebiliriz.
TÜRKİYE'DEN SURİYE'YE GERİ DÖNEN SURİYELİ MÜLTECİLER HAKKINDA BİR RAKAM VERİR MİSİNİZ?
Şimdiye kadar yaklaşık 330 bin Suriyeli Türkiye'nin güvenliğini sağladığı bölgelere geri döndü. Yani şimdiye kadar ancak yüzde 10'unun geri döndüğünü söyleyebiliriz. Zaten rejimin zulmünden kaçmış bu insanların tekrar rejim bölgesine gönderilmesi 'geri göndermeme' ilkesine aykırı olacaktır. Mevcut şartlarda Türkiye'deki Suriyelilerin kitlesel geri dönüşleri çok mümkün görünmüyor.
SURİYELİ MÜLTECİLERİN SUÇ ORANLARI KONUSUNA BİR ARAŞTIRMA VAR MI ELİNİZDE?
Suça karışan yabancılar hemen sınırdışı edildiği için, olabildiğince polisle karşılaşmamaya, suç işlememeye dikkat ediyorlar. Suriyeliler da dahil olmak üzere Türkiye'deki yabancıların oranı yüzde 6 civarında. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'nün 2018 yılı adli istatistik verilerine göre Adliye'ye intikal etmiş soruşturmaların sadece yüzde 1,6'sı yabancılar ile ilgilidir. Yani yerli nüfusa göre yaklaşık 4 kat daha düşük bir suç oranı söz konusudur. Yabancıların karıştığı adli olayların önemli bir bölümünü de kendi aralarındaki uyuşmazlıklar oluşturmaktadır.
SURİYELİ MÜLTECİLERE MAAŞ, SINAVSIZ ÜNİVERSİTE, VERGİSİZ İŞYERİ GİBİ AYRICALIKLAR VERİLDİ Mİ?
Suriyeliler maaş verilmesi diye bir durum yok. BM ve AB fonları ile desteklenen ve Kızılaykart ile ödenen aylık 120 TL ödenen Sosyal Yardımı olarak bir para var. Bu yardım da herkese değil, evde bakmakla yükümlü olduğu 5 ve fazla kişi sayısı olması, 18 yaşından büyük (çalışma çağında) biri olmaması, üzerine menkul ve gayrimenkul olmaması, sigortalı biri olmaması gibi birçok şartı sağlayan, gerçekten ihtiyaç sahibi kişilere veriliyor.
İşyeri açanlar da ruhsatlandırılmakta ve vergilerini ödemektedir. Üniversiteye girişte de diğer yabancılar ile aynı şartlara tabiler. Her üniversitenin belirlediği bir yabancı kontenjanı var. Suriyeliler de diğer yabancılar gibi YÖS (Yabancı Öğrenci Sınavı) sonucu ile üniversitelere yerleşebiliyorlar.
SURİYE'YE KALICI BARIŞ GELİRSE TÜRKİYE'DEKİ SURİYELİ MÜLTECİLERİN KAÇI ÜLKESİNE GERİ DÖNER?
Suriyelilerin ise yaş ortalaması 22'dir. Yarısına yakını çocuktur. Bu insanlar ömürlerinin daha uzun kısmını Suriye'de değil, Türkiye'de geçirmiştir. 400 bin bebek dünyaya gelmiştir. 650 bin çocuk Türk okullarına devam etmektedir. 10 bine yakın şirket kurmuş, 100 bine yakın serbest meslek çalışanı, bir milyona yakın çoğunluğu kayıtdışı olmak üzere çalışan bulunmaktadır.
Türk ve Suriyeli gençler tanışıp evlenmekte ve yeni akrabalıklar kurulmaktadır. Bu nedenle rakam vermek biraz zor. Ancak tamamının geri dönmeyeceğini düşünüyorum. Suriye'de rejim değişir, anayasal düzen kurulur ve savaşın yaraları sarılırsa Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilerin önemli bir kısmının doğdukları topraklara döneceğini söyleyebiliriz.
DÜNYA, SURİYELİ MÜLTECİLER KONUSUNDA TÜRKİYE'YE YETERLİ DESTEĞİ VERİYOR MU?
Dünyanın, özellikle AB'nin Türkiye'ye yeterli desteği sağladığını söylemek mümkün değildir. AB'nin kendi sınırlarını düzensiz göçlere kapatmak dışında bir önceliği yoktur. Türkiye ile imzalanan geri kabul anlaşması ve vize serbestisinde hala taahhütler yerine getirilmiş değildir.
Türkiye'nin anlaşma gereği sınırları daha sıkı koruması sonucunda Akdeniz'den geçerek Türkiye ve Yunan adaları üzerinden AB ülkelerine geçişler bıçak gibi kesilmiştir. Türkiye sorumluluklarını yerine getirirken, AB taahhüt ettiği maddi desteğin bile halen ancak yarısını karşılamıştır. Vize serbestisinin ise ne zaman gerçekleşeceği hala meçhuldür.
AB Türkiye'nin doğu sınırlarını olabildiğince açık tutmasını beklerken, batı sınırlarını sıkı sıkıya kapatmasını, Türkiye'yi adeta düzensiz göçmenler için bir toplama merkezine dönüştürmek niyetindedir. Dünya'daki düzensiz göçlerin ve mülteciliğin kontrol altına alınabilmesi, kaynak ülkelerde daha insani ve barışçıl bir düzenin kurulmasına bağlıdır.
Bu da küresel bir inisiyatif gerektirmektedir. BM'in daha fazla sorumluluk üstlenmesi, bütün mülteci yükünü Türkiye gibi ülkelerin üzerine yıkmaması gerekir.