BM TOPLANTISINA BİLE GİTMİŞLER!
Oktar'ın bu ekiple toplantılar yaptığı ve sonrasındaki süreçte sanık Engin'in davetli olarak örgütten birkaç kişiyle İsrail'e gittiği bilgisini veren Eti, ifadesine şöyle devam etti: "Orada önce Sanhedrin ekibi aracılığıyla siyasette söz sahibi olan Likud Partisi Milletvekili Yehuda Glick ile tanıştırdılar. Yehuda Glick de siyasiler ile tanıştırdı. Sanhedrin ekibi ise dindar olan Shas Partisine yakındı. Likud Partisi İsrail'de o dönem ana muhalefet partisiydi. Shas Partisi ise her zaman yüzde 10 oy oranına sahip dindar bir partiydi."
Eti, Sanhedrin ekibinin daha sonra örgüt elemanlarını ABD'deki Ortodoks Yahudiler ile bağlantıya geçirdiğini ve bu sayede kendisinin ve Engin'in New York'taki Birleşmiş Milletler Merkezi'nde toplantılara katılma imkanı bulduğunu belirtti. Örgütün sözde Ankara sorumlusu olduğu bildirilen sanık Ayfer Gökmenli'nin bazı milletvekilleri, siyasiler ve yazarlarla Adnan Oktar'ın vekili olarak görüşmelere katılıp lobi faaliyetleri yürüttüğü bilgisi de iddianamede yer aldı. İddianamede, sanığın ayrıca şahsi evini örgüt evi olarak kullandırdığı ve eşinin ölümünden sonra mal varlığını örgüte devrederek örgütü fonlamayı amaçladığı tespitinde bulunuldu.
İddianamede, örgütten 2017'de ayrılan ancak soruşturmaya konu olaylarla ilgili dönemde örgütte yer aldığı gerekçesiyle soruşturulan Ceylan Özgül'e de "şüpheli" olarak yer verildi. Aynı örgütten ayrılan Ümit Kurucu ile evli olan Özgül'ün, soruşturma safhasında pişmanlığını dile getirip kendi iradesiyle teslim olması, örgüt içindeki kişiler ve örgüt yapılanmasıyla ilgili bilgiler vermesi, verdiği bilgilerin örgütteki konum ve faaliyetlerine uygun nitelikte faydalı bilgiler olması nedeniyle, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılması talep edildi. İddianamede, firari sanıklardan Emre Çalıkoğlu'nun ailesiyle yaşadığı için evinde kasa bulundurduğu, örgüte ait paraların bir kısmını bu kasada tuttuğu, maddi durumunun iyi olmasından dolayı örgütte güven sağladığı anlatıldı. Örgüt yöneticisi Adnan Oktar tarafından örgüte gelen paraları saklamakla görevlendirilen Çalıkoğlu'nun örgütte "İmam Kardeşler" olarak adlandırılan grupta yer aldığı kaydedilen iddianamede, sanığın, Oktar'ın talimatı doğrultusunda, askerlik yapmak istemeyen örgüt üyelerinin durumlarıyla alakalı çözüm bulunması konusuyla ilgilendiği aktarıldı.
ALDIĞI TAZMİNATI ÖRGÜTE AKTARMIŞ
İddianamede sanığın, Oktar'ın da aralarında bulunduğu bir grup örgüt üyesinin 1999'da gözaltına alındıklarında işkence gördükleri iddialarıyla ilgili dönemin emniyet görevlileri hakkında açılan dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) şikayette bulunduğu ve kazandığı tazminatı "infak" adı altında örgüte aktardığı kaydedildi. Tutuklu sanıklardan Erol Şimşek'in, kendisine yüklü miktarda miras kalan örgüt üyelerinin mal varlıklarının örgüte aktarılması noktasında faaliyet gösterdiği belirtilen iddianamede, sanığın özellikle Kazakistan'da olmak üzere yurt dışında örgüte finans sağlayan şirketler kurup, örgüt içi para transferini yönettiği ifade edildi. İddianamede "Adliye İmamı" olarak anılan sanıklardan Fatih Kılıç'ın, örgütün hukuki işlerini takip eden ve ana dosyada yargılanan Gülcan Karakaş'a ait avukatlık bürosunda faaliyet gösterdiği, ayrıca örgütle ilgili dosyalarda görevli yargı ve emniyet mensuplarını araştırmakla görevli olduğu, sanığın verdiği bilgiler itibarıyla etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması gerektiği bildirildi.
ASKERLİKTEN BÖYLE KAÇMIŞLAR!
Firari sanıklardan Harun Özyaşar'ın örgüt adına Rusya'da faaliyet gösterdiği kaydedilen iddianamede, örgüt içerisinde vakti gelmesine rağmen askere gitmek istemeyen kişilerin Rusya'ya gönderildiğinde sanığın şirketinde çalıştıklarına işaret edildi. Firari sanık Tufan Gürlek'in ise örgüt içerisinde "Yasin" olarak bilindiği ve "evrim" konferanslarında konuşmacı olarak bulunduğu iddianamede yer aldı. İddianamede, sanığın örgüt adına Cezayir'de faaliyet gösterdiği, vakti gelen ancak askere gitmek istemeyen örgüt üyelerinin Cezayir'e gönderildiklerinde bu sanığın şirketinde çalıştıkları belirtildi. Sanığın örgüte yönelik gerçekleştirilen operasyon tarihinden itibaren firari konumda olduğu ve Cezayir'de güncel faaliyetlerine devam ettiğinin değerlendirildiği kaydedildi.
İddianamede, firari sanık Hasan Basri Güner'in, örgüt üyelerine farklı basın yayın organlarında görev aldırarak, örgütten ayrılan ya da örgüte karşı olan kişilere karşı karalama faaliyetleri gerçekleştiren grup imamı olduğu bildirildi. Örgütün 1990'da giriştiği yapılanmada ilk imamlarından biri olan sanığın, örgüt faaliyetinden tutuklu kişilerin itirafçı olmalarını engelleme, dışarıdaki örgüt sempatizanlarının motivasyonunu koruma ve örgütün çözülmesini önleme çalışmaları yaptığı kaydedilen iddianamede, sanığın bir adreste örgüt ideolojisini aktarmak amacıyla dersler verdiği anlatıldı. İddianamede, Oktar ile özel diyalog kuran sanığın örgüte finans sağlaması için Oktar tarafından Çin'e gönderildiği, örgütsel talimat kapsamında kıyılan imam nikahlarını organize ettiği ve örgüte ait "Tedbir Evi"nin liderliğini yaptığı bilgisi verildi. Firari sanıklardan Hüseyin Cenk Yavaş'ın, Oktar'a düzenlenen ilk operasyon sonrası gazeteciler, politikacılar, yazarlar, bürokratlar, vakıf ve derneklerle görüşen ve kamuoyu oluşturmaya çalışan ekipte yer aldığı ve örgüt adına Dubai'de faaliyet gösterdiği iddianamede yer aldı. İddianamede, örgüt üyelerinden Oktar Babuna tarafından kanser hastalığı sebebiyle başlatılan ve sonraki dönemde amacı dışında kullanıldığı tespit edilen kan kampanyasında yurt dışına çıkarıldığı tespit edilen kanların sanığın refakatinde götürüldüğü belirtildi. Firari sanık İbrahim Özçelik'in örgüt adına lobi faaliyetleri kapsamında tarikat ve cemaatlerle görüşmeler yaptığı bilgisine yer verilen iddianamede, sanığın örgütte "Çelikçi İbrahim" olarak anıldığı aktarıldı.