Maarif Vekaleti (Eğitim işlerinden sorumlu nazırlık), Kurtuluş Savaşı'nın başladığı günlerde milli bir ruhun simgesini taşıyacak bir güfte yarışması düzenledi. Yarışmaya tam 724 farklı şiir katıldı.
Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, Kemalettin Kamu, İsak Ferrara ve Muhittin Baha Pars gibi milletçe tanınmış isimler bu yarışmada yerini aldı.
Fakat şu an söylediğimiz İstiklal Marşı'nın şairi Mehmet Akif Ersoy, "Milletin başarılarının parayla övülemez" diyerek yarışmaya katılmamıştı.
Tüm şiirlerin incelenmesine rağmen yarışmada istenilen gibi bir metin olmadığına karar verildi. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey'in 5 Şubat 1921'de Mehmet Akif Ersoy'a gönderdiği "davet mektubu" bugün söylediğimiz İstiklal Marşı'nın yazılmasını sağladı.
Mehmet Akif Ersoy, Ankara'daki Taceddin Dergâhı'ndaki odasında, Türk ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve bakanlığa teslim etti.
Kurtuluş Savaşı'na olan "kazanma inancı", Türk askerinin yürekliliğine güveni, Türk ulusunun bağımsızlığına olan düşkünlüğü, dinine ve yurduna olan bağlılığını kaleme aldığı bu eser, bugünkü İstiklal Marşımızı oluşturdu.
Mehmet Akif'in şiiri, öncelikle cephede askerler arasında okundu. Hatta öyle ki, Batı Cephesi Komutanlığı'na gönderilen şiir, askerin beğenisini kazanmış onlara Kurtuluş Savaşı'nda ilham olmuştu.
Meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafında okunan şiir, tüm meclisi de büyük heyecana sürüklemiş, Mehmet Akif Ersoy'un şiiri büyük alkışlarla İstiklal Marşı olarak kabul edilmişti.
Yarışmada kazandığı 500 Liralık ödülü Mehmet Akif Ersoy, yoksul kadın ve çocukların iş öğrendiği, yoksullukların bitmesi için kurulan Darülmesaiye bağışladı.
Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı'nın "Türk milletinin eseri" olduğunu söyleyerek, kendi şiirlerinin toplandığı "Safahat" adlı esere dahil etmedi.
Savaş süreci sebebiyle Mehmet Akif Ersoy'un şiiri, iki sene kadar ertelendi.1924 yılından 1930 yılına kadar Ali Rıfat Çağatay'ın bestesi çalındı. Fakat 1930'da Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün bestesi yürürlüğe girdi.